Öldüğünü Biliyorum

417 44 25
                                    


Tony'nin Bakış Açısı

Tam olarak Peter'ın yaşadığı binanın önündeydik. Fazla kalabalık olmanın bir manası olmadığı için sadece ben ve Natasha gelmiştik.

"O pislik herif içeride olabilir tamam mı? Sana bir şey olmaz ama yine de dikkatli ol Nat." Nat başını sallayarak onaylamıştı beni.

İçeriye girdiğimizde ses yoktu. Nat arka odalara bakarken ben de salona doğru gidiyordum.

Salonda bir şey göremeyince mutfağa yönelecektim ki Natasha'nın seslenmesiyle durdum.

"Tony! Bunu görmek isteyebilirsin!"

Sesinin sakinliğinden dolayı yavaşça arkadaki odalara doğru adımladım. Nat'in olduğu odaya girdiğimde şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı.

Burası Peter'ın odasıydı ve odanın tam ortasında bir yapay zeka duruyordu. 13 yaşında kimin aklı yapay zeka yapmaya yetebilirdi?

Şu an kapatıldığı için bizimle konuşmuyordu. Yapay zekayı incelemeyi bitirip odanın diğer taraflarını incelemeye başladım. Bunu çocukla daha sonra konuşabilirdim.

Duvardaki kan lekelerini görmemle istemsiz bir şekilde elim yumruk şeklini almıştı. Sinirlenmemek elde değildi.

Bir raf vardı ve üzerinde Bruce'un bilim kitapları vardı. Yalnızca Bruce'un değil birçok kişinin bilimle ilgili dergileri, makaleleri, söyleşileri vardı. Ve birazda çizgi roman.

"Mutfağa bakalım." Kafamı sallayarak Nat'in peşinden gittim. Kapının eşiğinde duran kızıl kadınla onu ittirdim. "Hadi Nat."

Yerde kanlar içinde bir kadın görmemle gözlerim açıldı. Bunun ihtimalini elbette biliyorduk ama yine de onun Peter'ın halası olduğunu bilmek... içimi yakıyordu.

"Ambulansı aramamız gerekiyor." Nat hiçbir şey demedi yalnızca ambulansı aradı ve adresi verdi.

———————

"Ben söyleyemeyeceğim sanırım." Tüm ekipten onaylamaz nidalar çıktı.

"Tony çocuk hepimizden çok sana güveniyor sen konuşursan eminim daha rahat hissedecektir.

Biraz daha boş boş yeri seyrettikten sonra oflayarak Peter'ın odasına gittim. Kapıya iki kez vurdum ve cevap beklemeden içeri girdim. Peter yatağında oturmuş bir şeyler okuyordu. "Hey evlat."

"Merhaba Bay Stark." Ne dersem diyeyim bana "Bay Stark" demekten vazgeçmiyordu. Ben de ona nasıl rahat ediyorsa öyle konuşmasını söylemiştim. Anlaşılan böyle seslenirken rahattı.

"Seninle bir şey konuşacağım. Halanla ilgili."

"Öldüğünü biliyorum." Gözlerim gözlerine değdi. Nereden biliyordu?

"Evlat... üzgünüm."

"Üzülmeyin artık alıştım. Sevdiğim kişiler sürekli -eliyle yukarıyı gösterdi- oraya gidiyorlar. Belki de orası bu dünyadan çok daha güzeldir. May o adamdan kurtulduğu için mutluyum. Keşke böyle gitmeseydi ama... gitti işte." Çocuğun olgunluğu karşısında şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. Ekipten bile böyle bir tepki alamayacağım kişiler varken... Bu olgunluğa nasıl ulaşmıştı?

Yatağa giderek çocuğun yanına oturdum şimdi ikimizde sessizce yatak başlığına yaslanıyorduk.

"Bir şey sorabilir miyim Bay Stark?"
Hızlıca çocuğa döndüm.

"Elbette Peter. Ne istiyorsan sorabilirsin."

"Ben... ne olacağım? Yani, nereye gideceğim?"

İşin zor kısmı da burasıydı.

——————

Abi o kadar seviyorum ki irondad spiderson'u geçen bir kurgu okudum 2 gündür onu düşünüyorum

Peter'a da çok üzülüyorum. Çocuk annesini, babasını, amcasını, halasını, Tony'yi, arkadaşı ve sevgilisini kaybetti.

Hiçbir spiderman bu kadar acı çekmemişti. En azından halasını kaybedecek kadar.

run peter! | irondad & spidersonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin