Uyandığımda evin alt katından sesler geldiğini fark ettim. Gönlümün beklentisi Ege Han'ın sabah erkenden kalkıp bana kahvaltı hazırlaması, sonra da pıtı pıtı buraya kadar getirmesi olsa da düşler ve gerçekler ayrı ayrı yaşardı. Çünkü bunun olma ihtimali Sabri'nin autu değil kaleyi tutturmasıyla aynı olasılıktaydı. Yani hiç. Yani sıfır .Yani zerre ihtimali olmayacak bir durum.
Zaten, Semih'in borazan sesini duymamla düşüncemde haklı olduğum kanıtlanmış oldu.
Ardından diğerlerinin de konuşmalarını duydum. İçime güçlü bir nefes çektim. Tartıştıklarına göre dün gece yediğimiz hurmalar bu sabah bizi bir güzel tırmalayacaktı.
Dünden kalan bilgiler yarım yamalak zihnime dolarken kendime bir kez daha küfrettim. Hatırladıklarım bile yüzümü kızartmaya yetmişti. Kim bilir aklımda olmayanlar nasıl beter şeylerdi. Ama olanla ölünmezdi.
Aşağı inmeye karar verdiğimde kapının yanındaki aynadan kendi aksimi görmemle feleğim şaştı. İlkin yüzümü gördüm. Kayan rujum ,akan makyajımla artık aynadakine yüz demeye benim yüzüm yoktu. Sonra bakışlarım yavaş yavaş bedenime kaydı. Dakika bir gol ikiydi.
Hayır çok şükür ki bedenim de yüzüm gibi kaymamıştı..
Ama akşamki kıyafetlerim üzerimde değildi. Diz kapaklarıma kadar uzanan kocaman bir sweat üzerimdeki tek şeydi. Eğer ruhani varlıklar gece gelip üzerimi değiştirmediyse beni soyup-giydiren kişi Ege Han'dı ki ben ,ikincinin olmasını yeğlerdim. Onca derdimin arasında bir de in cin'le mi uğraşacaktım. Tövbe tövbe..
Yine de bu duruma sessiz kalacak değildim. Sen misin benim kıyafetlerimi değiştiren Ege Han Korel. Başına kakmayan menajerliğinden kovulsun.
Semih kovmazsın dimi lan beni??
Şu halde aşağıya inemeyeceğime göre en azından bir elimi yüzümü yıkamak için odanın içindeki banyoya doğru ilerledim. Sabunla yüzümü yıkar çıkardım. Adam olana çok bile derken düşmanla göz göze geldim
Bir adet yarısı kullanılmış makyaj temizleme suyu..
Ege Han'ın makyaj yaptığını sanmıyordum. Umuyorum ki yapmıyordu. Yapsa şu an daha az sinirlenirdim galiba. Kimindi bu? Hayır ne işi vardı bu evde?
Yakın zamanda annesi gelmiş olabilir miydi?
Leyla teyze ellisinden sonra makyaja başladıysa olabilirdi tabii(!)
Üzülme Dicle belki marka sponsor olmuştur.
Evet evet milletin sporcusuna krampon, hiç olmadı şampuan markası sponsor oluyordu. Bizimkine makyaj markası..
O kadar övdük lan seni diğerleri gibi değilsin diye.
Futbolcu değil misiniz hepiniz aynısınız..
Bu durumu daha sonra düşünüp kahrolacağımı aklıma not ederek yüzümü yıkadım.
Odaya geri döndüğümde beyaz komodinin üzerinde duran çerçeveyi gördüm. İçindeki fotoğrafta Ege Han ve ailesi vardı. Yani annesi ve babası. Ege Han tek çocuktu ama her zaman bir kardeşi olsun isterdi. Eminim ki abilik ona çok yakışırdı. Çerçeveyi elime aldığımda ve daha yakından bakma fırsatı bulduğumda yüzümde gülümsemeye neden olan o detayı gördüm . Arkada küçük bir kız çocuğu vardı. Sadece sırtı gözüküyordu. Üstünde de bembeyaz beli fiyonklu bir elbise vardı. Önündeki su birikintisine ayağını basmak üzereydi. Ege Han'ın ailesi kameraya bakarken o endişeyle küçük kız çocuğuna bakıyordu suya basmasın, ayağı ıslanmasın diye. O kız bendim ve o gün Ege Han'ın doğum günüydü. O zamanlar onun için fazlasıyla değerliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN GOL
General FictionVarlığıyla Ege Han'ın 9 yaşındaki masum kalbini ölesiye hızlandıran bu kız yokluğuyla da o kalbi durduracaktı. Ege Han, ilk tutkusu olan Dicle Deniz'i kaybedecek, son tutkusu olan futbola tutunacaktı. Çok çabalayacaktı ve o Beşiktaş formasını hak ed...