Yanağımda soğukluk hissedince irkilerek dikleştim. Panikle elimdeki kitabı sıkarken derin bir nefes aldım.
"Çok mu yoruldun?"
Yanlışlıkla kitabın üzerinde uyuya kalmıştım. Eliyle yanağımı okşadı.
"Her yerin mürekkep olmuş."
"Çok üzgünüm efendim."
Gözümü ovuştururken kendimi toparlamaya çalıştım.
"Saat geç oluyor."
"Kaç oldu ki?"
"2."
Gözlerimi büyüterek yutkundum.
"2 mi? Mutfağı toplamalıydım. Bu gece nöbet Pharmess Hanımda olmalıydı. Kesin olmadığımı fark ed-"
"Beraber girersek durumu anlayacaktır."
Sandalyeden kalkarken yere düşürdüğüm şala uzandım.
"Damian girişlerimiz farklı. Bununla uğraşmana gerek yok. Nasıl uyuyakaldıysam? Tamamen aptallık."
"Şşşttt. Nefes alacak mısın Aiden?"
"Ah, üzgünüm."
Şalı düzeltip kitapta kaldığım cümleyi bulmayı çalıştım.
"Okumuştun değil mi?"
"İkinciye okuyordum."
"Kaç sayfa çevirdin?"
Notlarımı kurcaladım.
"14."
"Yeterli. Yarın tatil veriyorum. Biraz dinlen."
"Bu hafta sonuna bir kitap yetiştirmemiz gerekmiyor muydu?"
"Ben bir tane çevirdim."
Masasının üstündeki yığılı kağıtları işaret etti. Kaşlarımı kaldırdım.
"Tanrı'm, daha geçen gün birkaç sayfa vardı. Ne kadar hızlısın."
Boğazını temizledi.
"Bu ara uyumakta zorluk çekiyordum. Bu yüzden uğraşacak çok vaktim vardı."
O söyleyene kadar gözlerinin altındaki çöküntülere fazla dikkat etmemiştim. Ayrıca loş ışıkta fazla belli olmasa da kanlanmıştı.Dudaklarımı ıslattım.
"Uyku için çay iyi gelebilir. Aşçınıza tarif vermemi ister misiniz?"
Kafasını belli belirsiz salladı.
"Vaktin olursa bir akşam derse gelirken yapsan?"
"Elbette."
Eteklerimi düzeltirken korsemin iplerinin gevşediğini fark ettim. İplerimi düzeltirken gömleğime bulaşmış mürekkeplere üzüntüyle baktım. Daha dün yıkamıştım.Damian masaları topladıktan sonra ceketini bana uzattı.
"Bunu omzuna al."
"Gerek yok prensim. Lütfen zahmet etmeyin."
Kapının kilidini açtıktan sonra hızla çıktım. Hava buz gibi olmuştu. Çimenler ıslanmıştı ama yağmur yağmıyordu.
"Beni bekle."
Ceplerini kontrol ettikten sonra kulübenin kapısını çekip kilitledi. Arkamdan gelip elini sırtıma koydu.
"Kitabınızı tutabilirim prensim."
"Saç telinden alabilir miyim?"
Sorduğu soruyla birlikte ona döndüm.
"Deney için mi?"
Kafasını salladı. Saçlarıma ufak bir bakış attım. Aşırı karmaşıklardı. Parmaklarımı karmaşık kıvırcık saçlarımın arasından geçirdim. Fazlasıyla saçım dökülürken ona uzattım.
"Daha fazlası gerekiyorsa kopara-"
"Hayır. Bu kadar yeterli olacaktır."
Saçlarımı bir yumak haline getirerek cebine koydu.
"Her gün bu kadar saçın dökülüyor mu?"
"Çok daha fazlası."
Beni mutfağa yönlendirdi. O sırada sarayda garip bir hareketlilik olduğunu hissettim.Mutfaktan saçlarını düzelterek çıkan Minela hızla bana doğru koşturdu. Yanımdaki prensi fark edince duraksadı. Selam verdi.
"İstediğiniz bir şey var mı prensim?"
"Hayır. Doğrulabilirsin."
Minela panikle ellerimi tuttu.
"Sana bir şey söylemeliyim."
"Benim yanımda söyle."
Damian'ın bakışları nedense çok sertleşmişti. Sarayda fazla karşılaşmadığımız için bu haliyle çok karşı karşıya gelmiyordum."Nöbetçi değişti Aiden. Madam Griselda geldi."
Dudağımı sertçe dişledim.
"Ben öldüm değil mi?"
"Çamaşır astığını söyledim."
"Minela sen mütişsin. Çamaşırlar nerede?"
Yerdeki üç sepet çarşafı işaret etti. Sepetlere yönelecekken Damian bileğimi kavradı.
"Mutfağa beraber gireceğiz."
"Efendim görev yerim değişmiş. Çamaşır asmalıyım."
Yalvarırcasına yüzüne bakarken mutfaktan kırılma sesleri geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damian'ın Büyülü Kitapları
RomanceKolumu sertçe sıktığında Damian'a döndüm. "Sadece alıp döneceğim." Yutkundu. Eve baktı. Dikleşti. "Hızlı ol." "Olacağım." Kolumu tutmayı gevşettikten sonra hızla ayağımı duvara koydum. "Seni kaldıracağım." Ellerimi omuzlarına koyup yükseldim. Bel...