Hayat iki ucu tehlikeli bir değneği parmak uçlarında tutarak, üstünde yürüdüğün, altında cehennemin, karşısına geçtiğinde cennetin bulunduğu bir ipti.
Biz bu hayat ipini, Agâh ile aramızda sımsıkı bağlamıştık. Öyle ki üst üste atılan ilmikler kör düğüme sebep olduğu vakit, aslında bizim için çıkılmaza adım atmak vaktiydi. Sarmaşıklarla değilde iplerle birbirimize dolanmış, çıkamayacağımızı bildiğimizdeyse o ipi önce o sonraysa ben boynumuza geçirmiştik.
O ip artık hayatın değil, boynumuza geçirilen urganın ipiydi. Bir kavak ağacına bağlı olan ip de ayaklarımızı sandalyeden çektiğimiz gibi asılmamıza destekçi olacaktı.
Asıldığında ölürdün.
Biz asıldık ama ölmedik.
Çünkü bizim ipimiz bir halattan değil, pamuk ipliğindendi.
O ipliğe bağlı olan tek şey canımız değil, güvenimizdi de.
Aşka olan korkusundan, güvene olan korkusundan önümüze sayısız engel çıkacaktı lakin biz o her engele inat birbirimize sıkı sıkı sarılacak, bir olacak, pir doğacak, sonsuz olacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum Değiliz
RomansaBir asker, bir öğretmen. Tesadüfi bir karşılaşma. Yolları birbirine denk düşen bu iki insanın yüreği de denk düşecek mi? Gönülleri birbirlerine bağlanıp, mutlu olabilecekler mi? Her şeyden önemlisi sevecekler mi? * "Öğret o zaman!" dedi. Yerimde ti...