İyi okumalar..
Gerçeklik ile hayal arasında sıkışıp kalmış olan zihnim yüzünden başımı hafifçe yana çevirdim. Öylesine rahatsız ama bir o kadar da ihtiyacım olan bi' uykudaydım ki. Tam olarak nerede olduğumu, kiminle olduğumu, nasıl olduğumu seçemiyordum.
Uykudan uyanmıştım ancak gözlerim, göz kapaklarım birbirlerine mıhlandıkları için açılmadığından sebep görme işlevinde bulunamıyordu.
İstemsizce yüzümü buruşturduğumda sert ve hızlı bir kapı açılma sesi duydum. Yaşadığım irkilme ile gözlerim ağırca aralandı.
Arabadaydım. Gün çok az da olsa ağarmış, biraz olsun ışık vurmuştu yer yüzüne. Filmli camlara rağmen de yüzüme vurmuştu. Sağ tarafıma çarpan soğuk ile başımı oraya çevirdim. Agâh bulunduğum yerin kapısını açmış, eli hâlâ oradayken bana bakıyordu.
O an bakışlarım etrafta döndü. Evimin bulunduğu sokaktaydık. Yani gelmiştik.
Yavaşça başımı aşağıya indirdiğimde ayağımın ağrısını yeni farkedebildim. Oraya doğru tutulmuş sırtım ile eğildim. Bileğimin üstündeki poşet dolusu kar erimiş, sular ayağımın üzerini ıslatmıştı. Kollarımı hareket ettirmekte zorlandım. Yine de poşeti elime aldım ve kenara bıraktım. "Of," diyerek hafif hafif çorap üstünden ayağıma dokunmaya başladım. Pek fazla şişik durmuyordu ancak çok ağrıyordu. Üzerine bastığım gibi daha fena hâle getireceğimi biliyordum.
Ayakkabımın bağcıklarını iyice genişlettim. Ayağımı içine zar zor sokup Agâh'a döndüm. Hâlâ aynı şekilde bana bakıyordu.
Kenardaki çantamı alıp koluma astım ve arabanın kenarlarından destek alarak yavaşça sol ayağımla yere bastım. Sağ ayağımında parmak uçlarımla yere basmasını sağlayıp ağrıdan dolayı buruşmuş yüzümü Agâh'a çevirdim.
Kapıyı kapatıp o da bana baktı.
"İyi günler sana," dedim. Bakışlarımı ondan çekip yola döndüm. Arabanın önünden dolaşıp seke seke, topallaya topallaya etrafa baktım. Yolda herhangi bir trafiğin olmadığını görmemle de zorlansam da ilerledim.
Koluma girip buraya kadar getirir sanmıştım ancak kapımı bile inip gitmem için açmış adamdan bunu beklemem çok yanlıştı.Hâlâ orada olup olmadığına bakmak adına başımı çevirip o tarafa baktım. Arabasına binmişti. Camını indirmiş bana bakıyordu.
Daha fazla ilgisini üstüme çekmek istemeden önüme döndüm ve lojmanın güvenliğinin olduğu kısma geldim. Kapıda ki Adem Abi beni görünce zaten kaşlarını çattı ve kulubeden çıkıp kapıyı açarak yanıma geldi. "Öğretmen Hanım." dedi. Sesi şaşkınlık barındırıyordu. "Ne oldu sana böyle? Niye sekiyorsun?" dedi. Bakışları ayağımda dolaşınca dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Bileğimi burktum Adem Abi." dedim. Yürümekte zorluk çektiğimi görmesi ile koluma doladı kolunu. Ona gülümseyip, tek ayakla yürümeye çalıştım. Yardımı sayesinde de kapıdan içeriye girebildik.
"Yüzbaşı'nın arabasından indin ama?" dedi. Sesi sorgular nitelikteydi. Bulunduğumuz yer zaten küçükken herkes herkes hakkında bilgi sahibiydi ve elbetteki benimde onun arabasından inmiş olmam yadsınacak bir durumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum Değiliz
RomanceBir asker, bir öğretmen. Tesadüfi bir karşılaşma. Yolları birbirine denk düşen bu iki insanın yüreği de denk düşecek mi? Gönülleri birbirlerine bağlanıp, mutlu olabilecekler mi? Her şeyden önemlisi sevecekler mi? * "Öğret o zaman!" dedi. Yerimde ti...