Merhaba... aradan geçen çok çok...cooookkk uzun sürenin sonunda final bölümüyle gelmiş bulunmaktayım. Aslında hikayeyi bitirirken rahatlayacağımı düşünüyordum. Çünkü buraya giremesem de sürekli aklımdaydı, sıkıntı veriyordu bu hikayeye bölüm yazamamak ama şimdi bölüm tamamlanınca kendimi duygusal hissettim 😭
Öhöm neyse bölüm sonunda vedalaşırız iyi okumalar.. Hala okuyan kaldıysa tabi :")
...
Havanın güzel olmasıyla geniş terasta oturan beden, iç çekerek sonbaharın toprak kokusunu içine çekti. Terasa getirtmelerini istediği geniş beşikteki bebeklerine bakıp onları hafif hafif sallarken yüzünde güzel bir tebessüm vardı. Huzurlu ve mutlu hissediyordu. Özellikle dikişleri iyileştiği ve yardım almadan yataktan rahatlıkla çıkabildiği için mutluydu.
"Jeongguk."
Eşinin seslenmesini duymasıyla başını terasın kapısına doğru çevirdi. "Buradayım, terasa gel." Ardından terasa çıkıp onları görmesiyle gülümseyen bedene karşılık verdi. "Ne yapıyorsunuz bakalım burada?" Esmer beden sakin adımlarla gelip eşinin yanına oturdu.
"Hava güzel olunca terasa çıkalım dedik." Yanağına yaslanan avuç içine kafasını çevirip dudaklarını bastırdı. "Hem dikişlerim de iyileşti, kendi başıma bir şeyler yapmayı özlemişim."
"Hazır dikişlerin iyileşmişken verdiğin sözü mü tutsan acaba?" Yanağında ki elin sahibinin derin sesini duyunca yutkundu ve bilmemezlikten gelerek "Ne sözü?" Diye sordu. Masum bakışlarıyla eşinin gözlerine bakarken yanakları allaşmış ve dudakları büzülmüştü.
Esmer beden eşinin kulağına yaklaşarak "Altımda kıvranmak istediğini söylüyordun bebeğim." Dedi ardından güzel kokunun kaynağı olan boynuna dudaklarını bastırarak içini çekti. Ciğerlerinin kutsandığını hissediyordu.
Jeongguk titrek bir nefes aldı. Uzun zamandır o anlamda dokunulmayan teni bu ufak öpücükle şimdiden etkilenmişti. Tüylerinin diken diken olduğunu hissediyordu. "Peki ya çocuklar? Onlar varken yapamayız."
"Merak etme, bu akşamlık valideme bırakırız o bakar." Beyaz tende dudaklarını gezdirerek fısıldarken şimdiden sarhoş olmuş gibi hissediyordu. Son olarak ıslak bir öpücük kondurup zorlukla ayrıldı. Damağında eşinin tadı kalmıştı. Dudaklarını yalayıp tadı tekrar hissetmeye çalışırken eşinin tereddütte kalan ifadesini seyrediyordu. "Güzelim annem onlara iyi bakacaktır endişe etmene gerek yok. Hem benim gibi biriyle başa çıkabilmişse torunlarına hayli hayli bakabilir."
Jeongguk eşinin son söylediğine gülerken kafasını salladı. Aslında endişesi Kraliçe Kim'in çocuklarına bakamayacak olması değil onlarsız bir gün geçirmekti. Varlıklarına o kadar alışmıştı ki kısa bir süre bile ayrı kalsa özlüyor, kokularını solumak istiyordu. "Tamam o halde."
***
Taehyung iki kolunda battaniyelerine sarılı yatan küçük bedenleri taşırken arkasından iki hizmetli geniş beşiği taşıyordu. İstikameti koridorun sonunda ki annesinin odasıydı. Ona haber vermemişti ama sorun edeceğini sanmıyordu. Kraliçe Kim torunlarına bir hayli düşkündü.Sonunda vardığı kapıyla birlikte ellerini hareket ettiremediği için kapıda ki muhafıza işaret verdi. Muhafız saygıyla eğilip kapıyı tıklatınca içeriden Kraliçe Kim'in naif sesi duyuldu. "Gel."
Kapılar açılınca Taehyung yavaşça içeri girdi. Çocukları kucağında olduğu için temkinli davranıyordu. Kraliçe Kim oğlunu ve torunlarını görmesiyle heyecanla oturduğu yerden kalktı. "Hoş geldiniz oğlum. Ben de torunlarımı özlemiştim, odaya gelmeyi düşünüyordum." Odasına yerleştirilen beşiğe bakarken tekrar oğluna döndü. "Bir sorun mu var tatlım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince | Taekook
Fanfiction°Mpreg° Kim Hanedanlığı'nın prensi kendisine verilen hiçbir hediyeyi kabul etmez. Onu görene kadar...