Selamm
Sonunda bölümü tamamlayabildim içim rahatladı yemin ediyorum jdjdjdjdj
İyi okumalar...
___
Sabah gözlerimi açtığımda arkamdan karnıma sarılı kollarla halsizce gülümsedim. Ellerim esmer tenini okşarken enseme konan öpücüğü hissettim. "Uyandın mı?" Diye sordu o uykudan yeni uyandığında çıkan hırıltılı ve boğuk sesiyle. "Hmm." Diye mırıldandım yanağımı yastığın kumaşına sürterken. "Uyandım."
Burnundan gülerek verdiği nefesi hissettim tekrar ensemde. Gıdıklandığım için boynumu arkaya atarken burnunu kolaylıkla boynumda sürterek adem elmama kadar geldi. Derin bir iç çekerken "Çok güzel kokuyorsun." Diye fısıldadı anı bozmaktan korkarmış gibi.
"Ne kokuyorum peki?" Diye sordum alt dudağımı büzerek. Düşünür gibi bir ses çıkardı. "Cennet? Evet, cennet gibi."
"Cennetin kokusunu nereden biliyorsun peki?" Sesim bu sefer mızmız bir tonda çıkmıştı. "Senin kokunu soluyunca öğrendim bende." Dedi, kafasını kaldırıp burnunu burnuma sürttü. Alnını alnıma yaslarken dudaklarında huzurlu bir gülümseme vardı.
Tamamen ona dönünce kafasını geri kendi yastığına yaslayıp yüzüme bakmaya başladı. Ama öyle boş değildi bakışları. Sanki dünyada ki en güzel şeye bakıyormuş gibiydi. Yüzünde ki huzurlu gülümseme yerini korurken örtüyü biraz daha yukarı çektim. Vücudum dünden sonra hala çıplaktı. Örtüyü çekip üzerimi kapattığımı görünce sesli bir şekilde gülüp yanağıma elini yasladı. "Hala utanıyor musun sevgilim?" Dedi gülüşü dudaklarından bir an bile ayrılmazken. "Karnında ikimizin çocuklarını taşıyorsun bir de. O kadar şey yaşadık ve sen hala utanıyorsun, bebek gibisin." Doğrulup yanağımı canımı acıtmayacak şekilde ısırınca "Taehyung." Diye mızmızlandım.
Dişleri yanaklarımdan ayrılınca elimle yanağımı ovup dudaklarımı büzdüm. "İşte böyle yemek istiyorum seni." Dedi yanağımı göstererek.
"Hiç de izin vermem yemene." Ellerimden bir tanesiyle elini tutup örtünün altından karnıma götürdüm. "Hem kıyamazsın onlara da." Diyerek alnıma dağılan saçlarımın ardından gözlerine bakındım. Derin bir nefes vererek gülümsedi. Eli karnımı okşarken dudaklarıma eğilip yoğun ve duygulu bir öpücük kondurdu. Islak bir sesle ayrılmasıyla hızlanan kalp atışlarımla yatakta doğrulan bedene baktım. Üst vücudu çıplak olsa da altında saten bir gecelik vardı. "Hadi kalkalım, güzel bir kahvaltı edelim." Dedi kıyafetlerini giyinmeye başlarken.
Doğrulup utanmayı bir kenara bırakarak çıplak bir şekilde yataktan çıkıp ahşap işlemeli dolaptan rahat kıyafetler çıkarıp yatağın üzerine attım. Bakışlarının üzerimde gezindiğini hissederken içliği ve diğer kıyafetleri üzerime geçirdim.
Giyindiğim vakit bana odaklı bakışlarına karşılık vererek kaşlarımı kaldırdım. "Ne oldu, neden öyle bakıyorsun?" Diye sordum. İç çekti. Birkaç adımda yanıma ulaştı ve ellerini belime yasladı. "Niye bakamaz mıyım?" Dedi yeşil gözleri kısılarak. "Benim değil misin?" Kendine çektiği bedenimle birlikte göğüslerimiz birbirine yaslandı. "Bu güzel adam sadece bana ait benim de ona ait olduğum gibi." Diye fısıldadı dudaklarıma. Tam yakınlaşan dudaklarımız birleşecekken çalan kapıyla bakışlarımız oraya çevrildi.
"Majesteleri, kahvaltınız geldi!"
"Gir!" Dedi Taehyung tek eli hala belime sarılıyken. Kapı açıldı ve iki kişi taşıdığı geniş yer masasını yere koyup eğilerek odadan çıktı. Başlarında bekleyen Hoseok'da bana sinsi bir bakış atarak kapıyı kapattı. Gözlerimi devirdim istemsizce. Dün belli ki Taehyung'u haber vererek odaya gönderen oydu. Anlamıştı bir şeyler yaşadığımızı ki sinsi bakışlar atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince | Taekook
Fanfiction°Mpreg° Kim Hanedanlığı'nın prensi kendisine verilen hiçbir hediyeyi kabul etmez. Onu görene kadar...