"Neden kaçmak istiyorsun Tunga'dan? O adam senin görevin ve ben senin ilk defa görevinden kaçmak istediğini görüyorum Yüzbaşı." dedi merak dolu bir sesle. Hiçbir şey söylemeden önümde duran uçsuz bucaksız, zifiri karanlık ormana baktım. Zaten ne söy...
Giriş bölümüyle yeni maceramıza başlayalım efendim. Aslında biz uzun süredir buradaydık. Tek fark artık yeraltında değil, yeryüzündeyiz...
Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı; Little Dark Age
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BÖRTE
Planım işliyordu.
Tam tahmin ettiğim gibi salona en son giren o olmuştu. Bakışlarında diğerlerinin aksine merak ve şüphe değil, ilgi ve ikilem vardı. Bulunduğu yerden öyle heybetli duruyordu ki attığı her adımda, her bir hareketinde yer titreyecekmiş gibi hissettiriyordu fakat aklımı kurcalayan tam olarak bunlar değildi.
Siması çok tanıdıktı, fazla tanıdık.
Korkutucu bir his ile adamı incelemeye başladım. Koyu kahve gözleri, yeni çıkmaya başlamış sakalları ve aynı renkteki kısa saçlarıyla nefes kesici duruyordu. Nasıl herkesi şaşırttıysam oda beni şaşırtmıştı fakat bunu dışarıya yansıtmadım. Aynı dik duruş ve aynı bakışla bakmaya devam ettim.
Onun gözleri ise kendini ele verdi. Bakışlarında içimdeki karmaşanın yansımasını gördüm. Aramızda koca bir salon boşluk vardı ve ben buna rağmen içinden geçenleri görmüştüm.
Beni gördüğüne şaşırmamıştı.
Hayır, beni Börte olarak gördüğüne şaşırmıştı. Beni bekliyor gibiydi fakat bu bekleyiş Börtenin gelişi değil gibiydi.
Bu duraksamaya bir son vererek ilk adımı attı ve bana gelmeye başladı. Durmadım, ne yapıyorum ben demedim. Sadece hislerimin beni yönetmesine izin verdim ve bir adımda ben attım. Sonra bir adım daha ve bir tane daha...
Adım attığımız her anda bütün başlar eğiliyor, eller öne bağlanıyordu. Burada büyük bir otoritesi olduğu her halinden belliydi ve onun otoritesi, bana olan saygısı burada bulunan herkesin bana biat etmesini sağlayacaktı.
Son bir adım daha attı ve tam ortada durdu.
İki adım daha attım ve tam ortada durdum.
Karşı karşıya geldiğimizde aramızdaki boy farkı gülünç derecede fazlaydı. Topuklu ayakkabılarla dahi başım, omzuna zar zor yetişiyordu. Aslında kısa boylu bir kadın değildim, karşımdaki adamın boyu fazla uzundu.
Elini uzattığında bakışlarım nihayet ondan ayrıldı ve ellerine kaydı. Ardından kulaklarımı kalın ve tok bir ses doldurdu.
''Ben Tunga. Az önce girmeye çalıştığın birliğin lideri ve asıl sahibiyim.'' dediğinde dudaklarım memnuniyetle, usulca yukarı kıvrıldı ama içimdeki kuşku gittikçe artıyordu çünkü yüzü kadar sesi de fazla tanıdıktı.
Bakışlarımı tekrar ona kaldırdığımda fazlasıyla memnun bir ifadeyle tepkimi bekliyordu. Elimi yavaşça elinin içine bıraktığımda gözleri titrer gibi olmuştu fakat göz kırptığım anda o titreşim çoktan kaybolmuştu. Öyle bişey olduğundan dahi emin değildim.
''Ben Börte. Az önce sahibi ve lideri olduğun birliğe girmek için reddedilemez bir teklifte bulunan o kadınım.''
Bu oyunun piyonuda, şahıda, matıda, oyun tahtasıda ben olacaktım. Börte savaş prensipleri 1;
KENDİNE VE ZEKANA GÜVEN AMA DÜŞMANIN ZEKASINA DAHA ÇOK GÜVEN.
Oyun asıl şimdi başlıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✯
Gelecek bölümde görüşmek üzere... Tiktok; asyagizayy Instangram; asyaacicii