"Neden kaçmak istiyorsun Tunga'dan? O adam senin görevin ve ben senin ilk defa görevinden kaçmak istediğini görüyorum Yüzbaşı." dedi merak dolu bir sesle. Hiçbir şey söylemeden önümde duran uçsuz bucaksız, zifiri karanlık ormana baktım. Zaten ne söy...
Oy sayılarımız düşük lütfen okuyup oy vermeyenlerde oy versin 🥲
Bu arada sizlere yeni bir duyurum var :)
AHŞENA ÇIĞLIKLARI adlı kurgum giriş bölümüyle yayında sayfamdan bakabilirsiniz. Tam anlamıyla Karadeniz kurgusu olacak. Bölümler ne sıklıkla gelir bilmiyorum fakat yaklaşık 2 hafta sonra hem BÖRTE hemde AHŞENA ÇIĞLIKLARI için bol bol bölüm gelmeye başlayacak. İki kurgumda da bölüm biriktirmeye çalışıyorum.
Bir Trabzonlu olarak bu kurguyu yazmaktan çok zevk alacağıma eminim. Umarım aynı zevki sizde alırsınızz 🤭🩶
Fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakayım :)
Keyifli okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Öfke ve durdurulamaz bir yangın.
Eve girip bilgisayarın başına oturduğum saatten beri tek hissettiğim duygu bunlardı. Önümde bütün birlik üyelerinin bilgileri ve fotoğrafları duruyordu.
Bir kişinin hariç.
Evime notu bırakan, birliğin lideri Tunga. Birlik üyelerinden yola çıkarak bir ipucu aramıştım fakat sırtı dönük bir fotoğraf dışında hiçbirşey yoktu. Bakışlarım masanın üzerindeki bulduğum fotoğrafa döndü. Geniş bir sırt, dik omuzlar ve önünde saygıyla eğilen başlar...
Şüphesiz bu fotoğrafın içindeki adam Tunga’ydı. Karşımda düşündüğümden daha tehlikeli ve daha kurnaz bir adam vardı. Hamlelerimi doğru ve tahmin edilemez bir şekilde yapmalıydım.
Bir hışımla içeri giren Bahtiyar ile bakışlarım fotoğraftan ayrıldı. Bütün tim bırakılan nottan sonra alarma geçmiş, evin etrafını dip bucak kontrol etmişlerdi.
"Timin geri kalanı evin etrafına tuzak kuruyor. Sen birşey bulabildin mi?" dedi ve hemen karşımdaki sandalyeye oturdu. Notu okur okumaz bir plan yapmak için bulduğum ilk odaya dalmıştım. Şans eseri çalışma odasını bulmuştum.
"Adamın sırtının gözüktüğü fotoğraf dışında hiçbirşey yok. Adının hakkını veriyor. Yeraltıyla bütünleşmiş sanki. Şu fotoğrafı bulabilmek için bakmadığımmobese kaydı kalmadı. Bütün birlik üyelerinin yüzü kabak gibi ortada ama onun tek bir fotoğrafı bile yok bundan başka." diyerek fotoğrafı Bahtiyar’a uzattım. Fotoğrafı incelerken gözleri kısıldı.
"Bu adam sanki birine benziyor." Dudaklarım kıvrılırken başımı salladım. "Evet, Cellat’a." der demez bakışları fotoğraftan bana döndü. "Cellat ve Tunga arasında bir bağlantı var ama ne olduğunu çözemedim." dediğimde gözleri kısıldı.
