6.Karan

110 10 6
                                    

Karan'dan;

Kumral saçlı çocuk.

Son birkaç gündür tek düşündüğüm şey buydu.

Açıkçası neden onu düşündüğümü bile bilmiyordum. İlk geldiğinde ona yaptıklarım için pişmandım. Nolursa olsun onun canını yakmıştım ve bunu hiç hak etmemişti.

"Uyudu mu?"

Ateşi çıktığı için ona duş aldırmıştım. Yatağa yatırır yaptırmaz uyumuştu. Yatağının başucunda onu izliyordum. Yanakları kıpkırmızı olmuştu, dudakları iyice pembeleşmişti. Küçük bir çocuk gibi göründü bir an gözümde.

"Uyudu."diye mırıldandım Selim'e. Elimi kaldırıp sanki yaralı bir kuşa dokunuyormuş gibi dokundum alnına. Biraz daha düşmüştü ateşi. Rahatlayarak bir nefes verdim. Ona bir şey olacak diye ödüm kopmuştu.

"Karan abi,"diye mırıldandı Selim. "Yanlış anlama ama, sen bu çocuğu seviyor musun?"

Yutkunarak Selim'e döndüm. O kadar zor bir soruydu ki...

"Bilmiyorum. Ona bir şey olacak diye ödüm kopuyor ama bu hissettiğim şey sevgi mi bilmiyorum Selim. Ben daha önce hiç birini sevmedim."

"Seni korkutmak istemem abi ama bence çok bağlanma. Gardiyana sordum, çok büyük ihtimal idam edilir dedi."

Bunun düşüncesi bile korkmama yetiyordu. Onu kaybetme düşüncesi kalbimin sıkışmasına neden oluyordu.

"Kes sesini."dedim dişlerimin arasından. "Öyle bir şey olmayacak, izin vermem."

Korkmuş olmalı ki sustu. Bir süre oyalanıp yatağına gitti. Gözlerim tekrar Deli'yi buldu. Ona bir isim bulmuştum, Aren. Parlayan kum tanesi anlamına geliyordu fakat şimdilik bunu bilmesine gerek yoktu. Ona içimden Aren diye hitap edecektim.

Annesiyle arası iyi değildi, biliyordum. Belki de isminin olmaması konusunda şaka yapmıyordu.

Dudaklarını oynattığını gördüm. Merakla üzerine doğru eğildim ve kulak kabarttım.

"Anne, neden beni sevmiyorsun?" dedi titreyen sesiyle. Yavaşça yutkundum. "Ben sana ne yaptım?"

Rüya görüyordu. Doğruldum ve çatık kaşlarımla alnına dokundum. Sıcaktı. Kahretsin, yine ateşi çıkmıştı.

"Aren,"diye fısıldadım. "Uyan."

Uyanmadı.

İçimi kaplayan korku giderek büyüyordu. Omuzlarını yumuşakça tuttum ve hafifçe sarstım. Kendine gelmiyordu.

"Selim, ateşi yine yükseldi!"dedim endişeyle.

Selim koşarak geldi. Aren'in alnına dokundu, dokunduğu gibi geri çekti. Korkuyla Aren'i kaldırdım ve yavaşça kucağıma aldım.

"Bu böyle olmayacak, revire gitmemiz lazım!"

"Abi bir sakin ol. Yatır çocuğu yerine, soğuk suyla bez getireyim. Düşer hemen ateşi."

Emin olamasam da başımı salladım ve Aren'i yeniden yatağa bıraktım. Küçük bir kuş gibi titriyordu. İçim acıdı.

Selim bir tasa koyduğu suyla ve bezle geri döndü. Bezi ıslatarak Aren'in alnına koydu.

Bezi birkaç kez değiştirdi. Aren'in inlemeleri kesilmişti ve yüzüne renk gelmişti. Yanağına dokundum. Az da olsa düşmeye başlamıştı ateşi.

En sonunda tamamen düştü. Rahat bir nefes aldım. Ne ara bu kadar hasta olmuştu?

Ertesi gün avlu günüydü. Onu benimle bir dışarı çıkmaya ikna ettim. O önde ben arkada gitmeye başladık. Her an düşecek korkusuyla temkinli ve ağır ağır yürüyordum. Bir an dengesini kaybetti ve düşecek gibi oldu. Hızla öne atılıp bedenini bedenime yasladım. Kollarımı beline sardım ve hızlı hızlı nefes alıp veren Aren'e baktım.

Kalbimin MahkumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin