Amelia
Kazağın kollarını avuç içlerime kadar çekmiş, çenemi de yumruk yaptığım elime yaslamış bir şekilde tekli koltukta oturuyordum. Bitmiş tatlı tabağım altıma topladığım bacaklarımın üzerinde dengede duruyordu ama kıpırdanıp önümdeki sehpaya koyasım yoktu. Karnım doymuştu, içerisi sıcaktı, mayışmıştım ve uykuya direniyordum.
Harry benim kadar dayanamamıştı. Hakkı da vardı gerçi, bütün gün koşturmuştu, eve gelince de bana hiçbir şey yaptırmamışlardı. Ne zaman ısrarla masaya götürmek için bir tabak ya da başka bir şey alsam, mutfak kapısından çıkar çıkmaz Harry elimden kapıyor ve bana oturmamı söylüyordu. Bu yorgunluğun üzerine yemekten sonra koltuğun köşesinde oturan babasına sokulmuş, başını omuzuna yaslayıp göğsüne sarılmış bir şekilde uyuyakalmıştı. Çok huzurlu ve güzel görünüyordu.
Yemekler çok güzeldi, bir sürü şey hazırlamışlardı ve hepsinden yemeye çalışırken biraz fazla kaçırmıştım. Herkes yemeğini bitirmiş ancak masadan kalkmamışken Patricia sesli bir şekilde boğazını temizlemiş ve tüm ilgiyi üzerine toplamıştı. Masanın üzerinde tırnaklarının dibindeki etlerle oynarken suratlarımıza kaçamak bakışlar atıyor ve bir şey söylemeye hazırlanıyor gibi duruyordu. Marco elini tutup hafifçe sıktığında gülümseyerek ona bakmıştı, gücünü kazanmış gibi tekrar yüzlerimize bakıp nihayet ağzındaki baklayı çıkartmıştı. Masanın üzerine bombayı bırakmış da diyebilirdik gerçi, güzel bir bombaydı.
"Ben hamileyim."
Ben önce ne yapacağımı ya da diyeceğimi bilememiştim. Göz göze geldiğimizde gülümseyerek tebrik etmiştim ama benim dışımdaki herkes çok şaşkındı. Bunun beklenmedik bir hamilelik olduğunu düşündüm.
Harry bakışları masaya odaklanmış şekilde "Demek yemek bu yüzdendi, çıkarını anlamadım ama." diye söylenince Patricia top haline getirdiği peçetesini sahte bir sinirle ona attı. Harry de buna karşılık sandalyesini geriye itip ayaklandı ve karşımda oturan arkadaşının yanına ilerleyip yanağını başına yasladı. Kollarını omuzlarına sardığı sırada bizim duyamadığımız bir şeyler söyledi kulağına.
Ondan sonra Ethan ve Owen da şaşkınlıklarını atıp tebrik ettiler, ne zamandır bildiklerini sordular. Henüz çok yeniydi. Harry annesi ve babasına söyleyip söylemediğini sordu. Cevap hayır olmuştu, ben neden önce kendi ailesine değil de Harry'lere söylediğini merak edemeden Patricia konuştu. Bir süredir çocuk istiyorlardı ama annesi buraya geri dönmeden çocuk yapmamaları konusunda ısrarcı olmuştu. Bu konuda defalarca tartışmışlar Marco'nun dediğine göre. O torununun burada doğup büyümesini istiyordu, ancak Patricia ve Marco'nun hayatı oradaydı.
Sürekli gelip gidecekleri bir plan kurmuşlardı, Marco'ya büyükannesinden kalan bir miras vardı ve onu burada yatırım yapmaya kullanıp, bir ayaklarının burada olmasını istiyorlardı. Böylece iki tarafı da memnun etmek mümkündü, fakat buna da sıcak bakmamışlardı. Bu yüzden kendi ailesi olmamıştı ilk söyledikleri. Tepkilerinden, bunun olumsuz olmasından korkmuştu ve birileriyle paylaşmak istiyordu.
Harry, Ethan, Owen her ne olursa olsun Kristen'ın, Patricia'nın annesinin adıydı, duyduğu an her şeyi unutup sevinçten havalara uçacağını söylemişler ve onu desteklemişlerdi. O yine de hazır olana kadar bunu onlara söylememekte ısrarcıydı, kimse de üstüne gitmemişti. Masayı toparladıktan sonra, yine bana pek bir şey yaptırmamışlardı. Bu sefer tatlıya geçilince keşke yemeği fazla kaçırmasaydım diye düşünmeden edememiştim. İsimlerini hatırlamasam da iki farklı tatlı vardı, birini pofuduk, yumuşacık bir hamuru ortasından kesip içine krema ve meyvelerle doldurarak yapmışlardı, bunlarda bir tane alıp Harry ile yarı yarıya bölüşmüştüm, diğeri ise dondurma ve sorbe arası, soğuk, fıstıklı bir tatlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flowers in the Window | H.S
Fanfiction"Bence artık gitmelisin." Usulca başımı salladım. Onu daha fazla sinirlendirmek istemiyordum. Yeterince yorucu bir gün olmuştu, şimdi konuşmaya, en azından buna çalışmaya, devam edersek birbirimizi daha çok kıracaktık. "Tamam." Sessizce mırıldandım...