Harry
Bardakları, şişeleri ve tabağı mutfağa taşıdıktan sonra bahçeye döndüm Amelia'yı almak için. Tepesinde dikildiğimde sırt üstü yuvarlanıp gülerek bana baktı.
Ellerini, tutup onu kaldırmam için yukarı uzattı, ben de istediğini yaptım. Ayaklarının üzerinde durunca bir an sendeledi, refleks olarak bir elimi beline yerleştirdim ve bu ona dünyanın en komik şeyi gibi gelmiş olmalı ki bir kez daha yüksek sesle güldü.
Yavaş adımlarla içeri geçerken sessizdik. Bahçe kapısını arkamızdan kapatıp iyice kilitledim ve anahtarı arkasında bıraktım. Kısa koridoru aşıp ön tarafa geçtiğimizde Amelia "Harry, ben galiba-" demesine kalmadan eğilip dükkanın ortasına kustu.
Refleks olarak yaptığım ilk şey saçlarını tutmaktı, o midesindekileri boşaltırken sessizce bekledim. Telefonum çalmaya başlayınca boştaki elimle cebimden çıkartıp arayana baktım ve Ethan olduğunu görünce cevapladım.
"Efendim Ethan?"
"Nerede kaldın?" Amelia öğürüp biraz daha kustuğunda "Seni bu gece beklememem mi gerekiyor?" diye devam ettirdi sorusunu. Sesinde eğlenen bir ton vardı.
"İğrençleşme, Amelia sarhoş oldu şimdi de kusuyor."
"Öncelikle Amelia bu saatte neden hâlâ seninle? Kızı neden sarhoş ettin ve neredesiniz yardımıma ihtiyacınız var mı?"
"Seninle uğraşamayacağım şimdi Ethan, kapatıyorum." dediğim sırada Amelia iki büklüm halinden kurtulup "Selam Ethan!" diye bağırdı elimdeki telefona doğru. Aramayı sonlandırıp ters ters Amelia'ya baktım ancak o gülümsüyordu.
"Sana su getireyim." Telefonum tekrar çalmaya başladığında ofladım, bu sefer görüntülü arıyordu.
"Ethan mı? Ben konuşurum, versene!" Amelia elini uzatınca itiraz etmeden aramayı cevaplayıp telefonu eline verdim. "Ethan, nasılsın?" dediği sırada dikkatle adımlarını ilerletip tezgahın oraya geldiğimizde omuzlarından ittirdim ve oturmasını sağladım.
"Sen burada otur, Ethan ile konuş."
Başını aşağı yukarı sallayıp "Tamam." dedi. Ethan onun nasılsın sorusuna cevap verirken önce mutfağa gidip bir bardak su aldım ve Amelia'ya götürdüm. Bütün suyu içmesine yardım ederken ekrandan Ethan'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum.
Sonra lavaboya gidip vileda kovasını suyla doldurdum ve Amelia'nın kustuğu yeri temizledim. Zaten düzgün bir şey yemediği için sadece içtiği limonatayı kusmuştu. O oturup Ethan'a "Abin gerçekten çok güzel kurabiye yapıyor, kesin başka şeyler de yapabiliyordur sen bilirsin? Takım halinde çalışıp ona sevdiğimiz yemekleri yaptırmalıyız." diye söylenip plan yaparken ve Ethan da ona kahkahalarla gülerken temizlemeyi bitirdim.
Masadaki bez çantasına eşyalarını dikkatle yerleştirip omuzuma astıktan sonra Amelia'nın yanına ilerleyip oturduğu yerden kaldırıp telefonu elinden aldım. O koluma girip yanağını da omuzuma yaslarken Ethan "Yardım istemediğine emin misin?" diye soruyordu.
"Eminim, sen beni beklem-"
"Beklemem beklemem, keyfine bak sen. Hatta Amelia'da kal istersen?"
"Olur!" Amelia heyecanla konuştu. "Pijama partisi yaparız, Ethan sen de gel! Mısır patlatıp film izleriz."
"Saçlarınızı örerim ben de, ne güzel olur değil mi?" dedim sesimdeki alayla ama Amelia bunu elbette anlamadı.
"Evet! Ethan'ın saçı da örülür," Elini saçıma getirip biraz karıştırdı. "Seninki örülmez ama üzülme, sana da kelebekli toka takarız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flowers in the Window | H.S
Fiksi Penggemar"Bence artık gitmelisin." Usulca başımı salladım. Onu daha fazla sinirlendirmek istemiyordum. Yeterince yorucu bir gün olmuştu, şimdi konuşmaya, en azından buna çalışmaya, devam edersek birbirimizi daha çok kıracaktık. "Tamam." Sessizce mırıldandım...