Bölümü okurken sizden ufak bir ricam var, lütfen ilk kısımı medyaya eklediğim şarkıyla okur musunuz?
Gözükmeyenler için; Şarkı: Dance For Me Wallis
Keyifli okumalar 🤍
Ablam gittiğinde saat altıya geliyordu, çok yorgundum. Bugün işten izin almıştım ama peki ya yarın, öbürsü gün. Kendime gelmeliyim. Yarın erken kalkmak istiyordum, zaten şimdi uyanık kalsam bile yapacak hiçbir şeyim yoktu. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım.
Etrafta yeşil ağaçlar, arkamda bembeyaz bir villa. Ben veranda da kekleri dilimlerken küçük bir kız ve Rüya birlikte oyun oynuyor. Kafamı sağa çevirdiğimde ablamı gördüm kucağında bembeyaz pembe yanaklı bir erkek bebek. Ablamın yanında ayakta duran eniştem elindeki oyuncaklarla o küçük erkek çocuğunu güldürüyordu.
Sonra birden Rüyayla birlikte oynayan kız bana doğru koşmaya başladı 'Anne pastaları ne zaman yiyeceğiz?' Benim bir kızım mı vardı? 'Birazdan' dedim sadece, sonra arkamdan bir çift kol sarıldı bana 'Sevgilim' diyerek boynumu öptü. Karnımı okşadı, 'Diğer bebeğim nasılmış bakalım?' dedi gülümseyerek. Başımı aşağı doğru eğdiğimde kocaman bir karınla karşılaştım. Ben, hamile miydim?
Bahçe kapısı açıldı, içeri Begüm ve Selim girdi. En yakın arkadaşlarımız. Selimin kucağında bir kız çocuğu Begümün elinde hediye paketleri. Nerdeydim ben? Biz burda ne yapıyorduk?
Hızlıca beyaz villanın içine girip banyoya bakınmaya başladım. Aynada kendime baktım, kısacık kullandığım saçlarım uzamış omuzlarımdan aşağı geliyordu. Üzerimde beyaz bir elbise vardı, aslında herkes beyaz giyiyordu. Peki neden? Sonra sevdiğim adam girdi banyoya 'Civcivim iyi misin? Betin benzin atmış, miden mi bulanıyor yoksa?' diye sordu, elini elime uzattı tutmak için geriye çekildim. Bu hareketime şaşırmıştı, 'Meleğim iyi misin? Ne oluyor?'
'Sen ölüsün. Sen öldün. Bizim bir kızımız yok. Ablamın bir oğlu yok. Sen öldüğünden beri ben ne begümü ne selimi gördüm ikiside yurt dışında çalışıyor. herkesten uzaklaştım ablamın tek çocuğu var o da rüya! nerdeyim ben neden buradasınız ölmedin mi sen? ölmediysen niye bana gelmedin? niye beni de kendinle birlikte götürdün? KONUŞSANA!
'Ölmedim ben, Seni balayı için seçtiğimiz kasabada bekliyorum.' dedi ve yok oldu.
Banyodan koşarak çıktım. Veranda da kimse yoktu. Yemyeşil ağaçlar solmuş her şeyin rengi gitmişti. Beyaz villaya geri girdim. Her yer toz pislik içindeydi üstümdeki beyaz elbise simsiyah olmuştu. Olduğum yere uzandım, ellerimi karnımda birleştirdim, karnımdaki bebekte yok olmuştu. Ağlamaya başladım. Nefes almaya çalışıyordum ama olmuyordu sanki biri beni elleriyle boğuyordu.
Aynı gün sabah 05.45
Hızlıca yataktan kalktım, artık yatakta durmak bile bana işkence gibi geliyordu. Birazcık da olsa kendimi iyi hissetmek için makyaj masasının önüne oturdum. Kendimce yeterli gelen bir makyaj yaptıktan sonra saçlarımı arkadan kelebek tokamla tutturup kıyafet dolabımın karşısına geçtim.
Üzerime yarım kollu beyaz fırfırlı bir elbise giyip yağmurlu havalar olduğu için ayağıma da bot tercih ettim. Saat hala çok erken olduğu için bir termosa kahve doldurup sahile inip biraz deniz havası almaya karar verdim. Mesai saati başlar başlamaz şirkete gidip önemli bir işimi halletmem gerekiyordu.
Sahile inip biraz yürüyüş yaptıktan sonra arabada her zaman sakladığım bisküvilerden birini alıp kahvemle birlikte 'kahvaltı' yaptım.
Şimdi o burada olsa, "Böyle kahvaltı mı olur çiçeğim? Gel beraber şu bizim sevdiğimiz yere gidelim." derdi. Daha fazla hüzünlenmeden kalkmam gerekiyordu yoksa oturup hüngür hüngür ağlardım. Ama güçlü durmalıydım, hedefimin peşinden gidecektim.
Şirkete geçer geçmez ilk ve en önemli işimi halletmekle başladım.
"Mehmet biraz konuşalım mı?"
"Olur, gel odama."
İtalya...Gördüğüm rüyanın etkisinden hala çıkamıyordum. İtalya projesine gitmek aklımın ucundan geçmezken şimdi Mehmet'le gidişimi konuşacaktım. Evet biliyorum. O...öldü. Hatta ben günlerce mezarının başında sabahladım. Ama bir umut içimde bitmeyen, gitmeyen. Gidip kendim görmek istiyordum nedense.
"Mehmet beni bir şekilde İtalya'ya gönder gözünü seveyim." Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra bana döndü, "Belli oldu senin karın ağrın, otur lütfen." Hemen masanın önüne yerleştirilmiş koltuğa oturdum. "Neden gitmek istiyorsun İpek? Açık ol. Ben senin, sen benim ciğerimi bilirsin."
Haklıydı. Üniversiteden beri tanırdım Mehmeti, arkadaştan öte dost olmuş. Şans eseri aynı şirkette işe girmiştik. "Bak Mehmet, dün bir rüya gördüm. Çok uzun süre sonra. O, ben, ablam, eniştem, ya Begüm ve Selim bile oradaydı. Hamileydim üstüne üstlük üç yaşlarına yakın bir kızım vardı. Bak yazdım deftere." defteri onna uzattım. Rüyayı okuduktan sonra bana döndü, "Bak bir tanem biliyorum. Zor şeyler yaşıyorsun. Sana inanıyorum da zaten,hadi diyelim şirketle gittin. Kafan dağınık olucak işleri nasıl halledeceksin? Ben sana bir izin çıkarsam olmaz mı?"
"Göze batmak istemiyorum, ayrıca sırf 'Mehmet beyin arkadaşı diye nasıl kaptı izini.' desinlerde istemem anlıyor musun?"
"Anlamaz mıyım İpek, ama haline bak, tek gecede çöktün. Kafan kim bilir nasıl olacak oraya gittiğinde."
"Peki, madem illa çalışma diyorsun, şöyle yapsak..."
Şirketten çıkıp arabama bindim, Mehmetle şu şekilde anlaşmıştık. Beni sanki iş gezisine giden ekibe katılmış gibi göstericeklerdi ama aslında izin yapacaktım. Eve varır varmaz kendime hızlıca kabin boy bir valiz yaptım. Biletimi de şirket almıştı mecburen. Son dakika ortaya çıktığı için resmen iki ayağım bir pabuca girmiş her yere koşarak gidiyordum.
Havaalanına kendi arabamla gidemezdim. Mecburen taksi çağırıp havaalanına doğru yola çıktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Instagram: velmasgarden Spoiler, Bölüm Post'u, Bölüm Tarih Bilgisi ve daha fazlası Instagramda