Yine bu saçma binada uyandım. Artık zaman kavramı bizim için yok gibiydi. Hangi günde ya da hangi yıldayız bilmiyorum. Sadece güneş ışıklarından sabah ve akşam olduğunu anlayabiliyorduk. Dün David ile kimya labaratuarıda konuşmaya karar veriştik. Resimdeki adamdı. Ama anlamadığım bu oyuna bu kadar kişiyi öylece seçmediği. Hepimizin bir ortak noktası olmalıydı. Koridora çktığımda birine çarptım. Ve cırtlak bir çığlık çıktı. Evet , bu 'prenses' Alex.
"Ne yapıyorsun? Tırnağımı kırdın!"
dedi. Biz buradan nasıl kurtulavağız diye düşünürken kızın tek derdi , tırnağı.
"Alex , biz buradan çıkmanın yollarını arıyoruz sen tırnağım diyorsun. Ama bu kadar yeter. Ailelerimiz kim bilir ne kadar endişelendiler. Sen buradan çıkmak istemiyor musun!?"
dedim. Kafasını yere eğdi ve histerik bir kahkaha attı.
"Biliyor musun? Ben buradan çıkmak istemiyorum."
dediğinde ne yapacağımı bilemedim. Tam ağzımı açıp 'neden?' diye soracağım sırada cevabı verdi.
"Çünkü , hergün içkili eve gelen ve beni ya da Ed'i döven bir babam. Akşama kadar işinde olan , bizi umursamayan bir annem var. "
Gözleri dolmaya başlamıştı. Benim aklıma hiç böyle olacağı gelmemşti. Dışarıdan bakıldığında Ed ve Alex mutlu bir aile fotoğrafı çiziyorlardı. Tabi bunu benim söylemem biraz tuhaf. Annem veya babam ile tam bir aile olamamıştık hiç. İşlerinden başlarını kaldırıp , bir kızları olduğunu hatırlarlarsa belki..... neyse böyle bir şey imkansızdır.Ben dalmışken Alex omuzuma çarparak geçip gitti.
Kimya labaratuarına geldiğimde David'in elinde bir kavanoz vardı.Kavanozun içinde de toz vardı.
"Ne yapıyorsun ?"
dedim. Bana baktı ve sırıttı. Sonra elini cebine attı. Cebinden bir ses kayıt cihazı çıktı.
"Bu ne ?"
diye sordum. Bana baktı ve bilmiyorum anlamında omuz silkip dudaklarını büktü. Ses kayıt cihazını masaya koydu.
"Buraya gelmek için yola çıkmıştım. Koridordan geçerken 'bip' seslei duydum. Sesler duvarın içinden geliyordu. Sesleri takip ettim. Kaynağını bulduğumda zaten dökülmek üzereydi bende tek yumruk ile duvarda delik açtım. İçeride bir kutu buldum içinden bu toz şişesi..." dedi ve eline toz şişesini alıp salladı. "ve bu kayıt cihazı çıktı." Ses kaydını başlatmak için bir düğmeye bastı. Önce cızırtılar gelsede sonradan bir adam sesi duyuldu.
"Hazır mıyız? peki. Eğer bunu biri dinliyorsanız A. j geri döndü.Sarah , David , Samantha , Alex , Frank , Rick , Edward , Ed , Trish Ted ve Sed.Umarım bunu içinizden biri dinliyordur. Ben Jack Kalvis...."
Dediğinde David'in "baba " dediğini duydum. Gözlerine baktığımda ifadesizliği devam ediyordu.
" Ben de Sally Doper." Anne. "Bunu dinliyorsanız o binadan çıkmanın tek yolu bu o yüzden iyi dinlemeniz gerek. Kimya odasında kilitli bir çekmece olması lazım. " dediğinde sözü David'in babası aldı.
" David, eğer dinliyorsan sana küçükken verdiğim kolyeyi hatırla. Sana hiç çıkarma demiştim. O kolyeyi çıkar ve kilidin üstüne tut." Dediğinde David hemen kolyeyi çıkardı ve her çekmecenin kilidine tuttu. 2. Kilitte açıldı. İçinden bir labtop çıktı. Labtobu alıp masaya getirdi. "Laptobu açın ve içinde hazır bir virüs var. Virüsü bütün sistee yaymanız gerekiyor." Dedi annem. Şifresi vardı. Bir bu eksikti. " Sarah şifre senin ikinci adın." Deppy yazdığımızda virüs yayılmaya başladı. "Virüs yayıldığında kameralar çalışmıyacak. A.j'in kaldığı odayı bulmanız gerekiyor. David nerede olduğunu biliyor."dedi annem ve sonra uzaktan 'geliyor' diye bir ses duydum. " Başarılar çocuklar"dedi jack ve kayıt bitti. Bilgisayara baktığımızda virüsün yayıldığını gördük. David'e baktım. O da bama bakıyordu. " Nerede olduğunu biliyor musun? " Diye sordum. Gözlerini kapattı. Sanırım hatırlamaya çalışıyordu. "Ben 6 yaşındayken kaza geçirdim. 5 yaşımı hatırlamıyorum. " dedi. " Ama burası bana tanıdık geliyordu...."dedi ve durdu sonra gözleri büyüdü. Ayağa kalktı ve kimya labaratuarıdan koşarak çıktı. Ben de onu takıp etmeye başladım. Girişe geldiğinde kapının yanındaki duvara elini sürdü . Küçük bir el ve büyük bir el resmi çıktı. " Evet , burayı hatırlıyorum. Babam beni hep buraya getirirdi. Odanın nerede olduğunu biliyorum."dedi .Alex'in kapısının önüne geldiğimizde Alex ve Ed'i buraya gelirken gördüm.
" Hey ne yapıyorsunuz?" Diye sordu. "Buradan kirtulmanın bir yolunu bulduk. Yardımınıza ihtiyacımız var." Dedi David.
Alex'in gözlerinde ki hüzün çok açıktı. Odaya girdiğimizde David yatağı kaldırıp yana fırlattı. Yatağın altında demir bir kapak vardı. Kapağı kaldırdı ve içeri atladı. " Hadi" diye bağırdı.Tek yek hepimiz atladıktan sonra okul koridoru gibi bir yer ile karşılaştık. Bir sürü oda vardı. Ve bunlar sanırım sınıflardı. Odalarda bir sürü sıralar ve tahta vardı. David koridorun sonundaki odaya doğru gitmeye başladı. Biz de onu takip ediyorduk. Ama benim dikkatimi en çok çeken şey hiçbirşeyin kirlenmemesi ve tozlanmaması idi. " Neden hiçbir yerde toz yok ?" Diye sordu Ed. "Bilmiyorum." Dedi David. Sonunda odaya ulaştığımızda kapının kolunu tutup aşağıya çekti ve kapı.... açıldı. İçeri girdiğimizde hepimiz şaşkınlık ile etrafa baktık. Hepimizin fotoğrafları duvarda asılı duruyordu. " Hey burada telefon var" dedi Ed. " Evet ama kimi arayacağız" diye sordu Alex. " Polisi tabi ki" dedi Ed. " Nerede olduğumuzu bilmiyoruz aptal."dedi Alex.
" Ben biliyorum."dedi David. Odadaki tüm yüzler ona döndü. " Nasıl ?" Dedi Alex. David telefonu aldı ve tuşlamaya başladı. O sırada dışarıdan tıkırtılar gelmeye başladı. David polise sonunda ulaştı ve yerimizi söyledi. O sırada kilitlediğimiz kapı kırılarak açıldı. İçeriye gözlerinden ateş saçan ve elinde silah olan A.j girdi. " Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz. Bu kadar yeter sizin anne ve babalarınız benim hayatımı mahfetti şimdi bende onların hayatını mahfedeceğim."dedi ve silahı bana doğrulttu. " Önce senden başlayalım." Dedi gözlerimi kapadım ve silah sesini bekledim. Beklediğimsilah sesi geldi ama acı hissetmiyordum. Gözlerimi açtığımda David'in önüme geçtiğini gördüm. David yere düştüğünde ellerimi başının iki yanına koydum. "David. David bende kal bak, hadi." Ağlıyordum. " Sarah..."dediğinde ona baktım. Ama hiç beklemediğim bir anda ikinci bir silah sesi duydum. Kimin vurulduğunu görmek için etrafıma baktığımda A.j'in yerde yattığını gördüm. Kimin vurduğuna baktığımda daha önce görmediğim bir adam arkasında polis , annem ve tanımadığım birkaç kişi daha vardı. Adam bana doğru koştu ve yere çöktü. " David , oğlum."
Ne? Bu adam David'in babası mıydı? Ama o ölmemiş miydi.? David'in gözleri yarı açık yarı kapalıydı. " Baba " diye fısıldadı. Kapıda annem bizi görmesi ile koşarak yanımıza geldi ve koşarak bana sarıldı. İkimizde ağlıyorduk. " "Güzel kızım" diye sarıldı. David'i hatırladığımda hemen ona döndüm. " H-hastahaneyi ar-aradınız mı? " Diye sordum. Jack kafasını evet anlamında salladı. " Sarah..." diye fısıldadı David. "Buradayım. Tamam , iyi olucaksın."dedim. "Sarah.. sana bir şey söylemek istiyorum."dedi ve gözlerini kapattı. Korkuy ile bağırdım. "David . Hayır" sonra gözlerini yavaşça açtığında rahatladım. " Seni seviyorum"dedi ve tekrar gözlerini kapattı. "David , david hayır. David!" Ağlamam daha çok şiddetlendi. " David bende seni seviyorum" dedim fısıltıyla ve dudaklarına küçük bir buse kondurdum.
7 yıl sonra
"Oğlum artık aç şu ağzını hadi." Dedi. Onları seyrederken kıkırdadım. " Ne gülüyorsun? Çok mu komik ?" Diye sordu. Bu sorusu üzerine evet anlamında başımı salladım. "Kolaysa sen yedir yemiyor. "Dedi. O an oğlumuz Neil tabağına vurdu ve bütün yemekler havaya uçtu. " David ! Bir yediremedin çocuğu."
O pis binadan kurtulduktan sonra David'i acil ameliyata aldılar. 1 yıldır o binada olduğumuzu öğrendik. David birkaç gün yoğun bakımda kaldı. Doktor biraz daha geç getirseydik öleceğini söyledi. A.j'i akıl hastahanesine yatırdılar. Ruh hastası herif. David sonunda babasını buldu. Alex ve ben tıp Fakültesinden mezun oldu ve Ed sonunda Alex'e açıla bildi. Gelen hafta düğünleri olucak. Çıktıktan 4 yıl sonra David bana evlenme teklifi etti ve 1 yıl sonra da oğlumuz Neil doğdu.
" Anne yine nereye dalmış bakalım oğlum." Dedi David , kucağında Neil ile yanıma gelirken. " Hiç sadece düşünüyorum. Neler yaşadık biz." Dedim. "Biliyor musun ? Ben A.j 'e bizi kaçırdığı için hiç kızmıyorum." Dediğinde şaşırdım. O adam bizim arkadaşlarımızı öldürdü. " Neden" diye sordum merakla. " Çünkü eğer o mesajı bize atmasa ve bizi toplamasa senin ile tanışamayacaktım. " Dediğinde gülümsedim. David dudaklarıma doğru eğilmeye başladığında Neil'in ağlaması ile durdu. Kahkaha atmaya başladığımda David de gülümsedi.
Yaşadığımız şeyler kolay değildi. Ama geçmişte yaşarsak geleceğe bakamayız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zor Oyun
Mystery / ThrillerSarah ve 8 arkadaşı zor bir oyunun içine düşerler. Bu oyundan bir kişi sağ çıkabilecek. Herkesin bir şansı var. Öldür, kazan. Öl kaybet. Biri öldükten sonra katili bulmak için 5 günleri var. Katil bulunursa ölür. Eğer yanlış kişi ise herkes ölür. O...