17/GÖLGENİN ARASINDA

178 11 5
                                    

Oy vermeyi,unutmayınız.

Bu arada başrol erkek Acar.

🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹

O an hava, benim için yeniden kararmıştı. Cihan arabaya kadar, bileğimden tüm gücüyle çekiştirerek, arabaya doğru gidiyordu.O kadar güçlüydü ki,onu durdurmak mümkün değildi. Arabanın kapısını,yine sertçe açtı. Aniden bileğimi bırakıp,bana doğru kaşlarını çattıp baktı.

"Koşmakta iyisin. Ama benden kaçamasın. Ya Sena'yı bana vericekler. Ya da seni unutacaklar. Başka çareleri yok. Seni bir an olsun gözümün önünde görmezsem, Eliz öldü bil kendini."

Donuk gözlerle ona doğru baktım. Evet kafamın içinde kaçmak vardı. Oda bana kafayı yemiş gibi baktı, aniden kapıyı yine kıracakmış gibi kapatı.

Saat tam 9 du. İç çekerek, pencereden baktım. O an çoçukluğum geldi aklıma. Küçük olduğum zamalarda da çok çaresizdim, ve şu anda da çaresizim.

Burnuma sigara kokusu geldi. Cihan'na baktığımda. Bir elinde sigara,diğer eliyle direksiyon. Şu sigara da ne vardı? Adamın gözlerinin içi kızarmıştı. Atlas la Cihan da bir şeyler var aslında. Hap olayı falan, ilginç. Başlar da pek takmadım fakat. Yeni şüphelenmeye başladım.

Cihan doğru yüzümü buruşturup baktım. Araba bir anda durdu, düşücektim ki omuzundan tutu.

Yüzüme doğru yaklaştı,gözleriyle süzdü.

"Bizim konağa gidiceğiz,ama! Bir an olsun yanımdan ayrılmak yok. Sadece kadınlar tarafında kalacaksın. Benim arkadaşım olarak geleceksin. Fazla çıtını çıkarma."
Evet dediği gibi kocaman bir konağın önünde durduk.

İki tane kocaman,ahşap kapı açıldı.
Şu dizlerdeki gibi çok odalı. Sarı ,turuncu,kahve tonlarını arındıran renkler vardı. Her tarafta siyah takım elbiseli adamlar vardı.

İki kadın, Cihan'nın yanına geldiler.

Saçı uzun dalgalı, siyah saçlı, kumral tenli, yüzü hafif etli , saçının yarısı siyah bir bez parçasıyla kaptmıştı. Yani eşarba benzer.20 yaşlarındaydı tahminen "Hoş geldin ağam." Dedi naif bir sesle.

Diğeri ise 23,25 yaşlarda. Onunda saçı siyahtı. Yüzü hifi lekeli bir kadındı.
Oda "Hoş geldin ağam"Dedi.

İkisi bana doğru ters ters baktılar.

"Herkes nerde?"Dedi Cihan kızlara sertçe bakarak. Adam sürekli bir gerkilik halindeydi.

Yanlız bu kızlar... Bu kızlar onun nesi geliyordu ki? Şok olmuşcasına Cihan'a doğru baktım.

"ikisi de senin eşini mi?"Dedim fıslıyıyla. Madem ikisi eşiyse. Neden Sena'yı istiyordu?

Bana doğru döndü. İlkkez birinden bu kadar gerilimiştim.

"Bir sıkıntımı var? Eliz yıldırım?"

Yalandan sırıtarak.

"Yok tabkide."Dedim duraksadım tam Cihan önden gideceken. "Var aslında,madem iki tane eşin var ise neden Sena'yı istiyorsun? Neden bu iki kızın haytını hiçe saydın. Neden üç kişiyin hayatını karatıyorsun?"Dedim ona doğru tiksinerek baktım.

Arkasını dönüp bana doğru baktı. Yani yüz ifadesini size anlatacağım elbette ama acilen koşmak gibi bir şeye ihtiyacım var. Öyle bir bakıyordu ki şok olmuş ve sinirin karşık versiyonu bana baktı.

Kızlar hala yanımızdaydı. Cihan'nın sinirlediğini gördüler. İkiside yavaşça ortamdan uzaklaştılar.

"Sen ne diyorsun hı?! Bana ne onların haylatalarından. Kim yerde sürünüyorsa, sürünsün. Şimdi önden yürü, konuşma yoksa, Sena değilde kendi hayatını karanlık görürsün."

Yutkunup yürüdüm. Kadınlarla dolu bir oda vardı girdim. Ne yapcağımı bende pek bilmiyordum.

Herkes ayağa kalktı.

"Hoş geldin,kızım."dedi yaşlı bir kadın, ardından hepsi dedi.

"Hoş buldum."Dedim gülümseyerek.

Aralarına oturdum.

"Merhaba ben Rojin. Cihan'nın,kardeşiyim."dedi benim yaşımda bir kız.

"Merhaba ben de, Eliz."dedim gülümseyerek.

"İlk kez konağa geliyorsun demi?"

Anlamsız gözlerle, ona baktım.
"Evet ilk kez, geliyorum."dedim sırıtarak.

"Kıyefetlerin,çok güzel."dedi bana hayran gözlerle baktı.

"Teşekkürler."çok tatlı bir kızdı. Umarım kötü biri falan değildir. Şimdiye kadar karşıma kim çıktıysa, arkamdan kuyu kazma peşindeydi.

"Sana odanı göstermemi. İster misin Eliz?"dedi Rojin.

Başımı salladım onaylar bir şekilde. Ama Rojin sanki arkamad biri varmış gibi baktı. Arkamı döndüğümde. Cihan vardı. Yüzüm aniden düştü.

"Ben gösterim, Rojin sen git,annemlere yardım et."Dedi kalt bir sesle.

Kız gülümseyerek, bana bakıp gitti.

"Yürü."

Önün de yürüdüm. Konak o kadar güzeldi ki, tıpkı tarihi eser gibi. İhtişam saçıyordu bilidiğin. Odaya vardığımzda kapıyı açtım. Oda ,iki oda büyüklüğündeydi. Yatak,yatak çarşafıları bordo rengindeydi, yerde bordo ,desenli el yapımı halı, gardolap vardı.

"Yatağın,üzerin de giyecek bir şeyler var. Ben seni dışarıda bekliyorum."dedi Cihan.

Beni neden bekliyor ki bu şimdi? Ses çıkramadım. Cihan dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Yatağın üzerindeki kıyefeti aldım. Düz beyaz, zarif,pamuklu elbise gecelik. Uzun kollu. Kollarının bilek, kısmı lastikliydi. Göğüs kısmı iplik vardı. İpliği bağladım. Saçlarımı açıp elimi yüzümü yıkadım. Ama kapı çok gürültülü bir şekilde çalıyordu. Hızlıca kapıyı açtım.

Cihan sinirle bana bakıp beni süzdü.

"Eliz neden kapı açılmıyor. Gece bir haberin varmı?" dedi gergin bir sesle.

Tam konuşacaktım ki, elindeki ipi gördüm. Gergin bir yüz ifadesiyle ona baktım.

"O ip, neden?"dedim fıslıyıyla.

Önce ipe, sonrada bana boş gözlerle baktı.

Ses çıkarmadan odaya girdi. Ben bir adam geriye gittim. Siyah bir koltuğa oturdu.
"Merek ettme beline bağlıycam o kadar..."dedi sinirle.

Merak edicek bir şey yokmuş ya.

"İyi de neden kapıyı kilitlemek hiç mi aklına gelmedi?"

Bana baktı.

"Gel buraya."

İç çekerek, istemeye istemeye gittim yanına. Belime etrafına ipi doladı. Sertçe bağladı,o kadar sıkı bağladı ki karnım morarmış gibi hissettim. Çenem mordu,ayağım yaralıydı. Şimdi de belim ve karnımı mor olucak. Sinirle ona baktım.

"Bu çok sıkı,nefes alamıyorum."dedim acıyla.

İpi daha da sıktı. İpin diğer kısmını da kendi eline bağladı.

"Geç bakalım."dedi ışıkları kapatı. Kendisi koltukta uyudu. Ben ise yatakta. Belim çok kötü ağrıyordu. Çok sıkı bağlamıştı.

TENHA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin