Zehra o gün işe geç gelmişti. Soruşturmakla sorumlu olduğu milyoner çiftin cinayeti günlerdir aklından çıkmıyordu. Birisi ustalıkla onların güvenliğinden kaçmış, evlerine girmiş, gece onları öldürmüş, hatta alınlarına mektup bile kazımıştı. Ve tüm bunlara rağmen hiçbir ipucu bırakmamıştı. Zehra'nın ve ekibinin elinde çalışacak hiçbir şey yoktu.
Yine de o gün işte garip bir şeyler oluyordu. Zehra gelir gelmez, tüm karakolun Hande adında birinin olası dönüşü hakkında dedikodu yapmakla meşgul olduğunu fark etti. Burada başkomiser olarak çalışmaya başlayalı dört ay olmuştu ve bu ismi daha önce duymuş olabilirdi ama tam olarak çıkaramıyordu. Kendi ofisinden çıkıp ekibinin, Elif ve İlkin komiserin odasına girdi. İçeride sadece Elif'i buldu.
"Başkomiserim?" diyerek ayağa kalktı Elif.
"Günaydın. Yeni bir gelişme var mı?"
"Maalesef yok."
Tam o sırada İlkin odaya tökezleyerek girdi, nefesi kısa ve kesik kesik geliyordu. Buraya koşarak geldiği belliydi. "Doğru söylüyormuşlar! Gelmiş! Kendi gözlerimle gördüm şimdi Hande'yi!" diye bağırdı. Ama cümlesini bitirdiğinde Zehra'yı görünce hemen sesini kısaltıp dik durdu. "Başkomiserim. Eda amirim sizi odasında beklediğini söylememi istedi."
Zehra başını salladı ve odadan çıktı. Kimdi şu herkesin bahsettiği Hande? Ve neden herkes onun geri dönme ihtimalinden heyecan duyuyordu? Tam odadan çıkarken Eda'nın yanında bir kızla ofisine doğru yürüdüğünü fark etti.
Kızın yüzünü göremedi ama uzun boylu, sırtından aşağı dökülen kahverengi saçlı bir kızdı. Zehra sadece onun Eda'ya "teklifinizi neden kabul etmem gerektiğini bana bir kez daha hatırlatsanıza?" dediğini, Eda'nınsa cevabında ona "reddetmek için ne gibi sebebin var?" dediğini duydu. Daha sonra ikisi de Eda'nın odasına geçtiler.
Zehra başını çevirdiğinde etrafta herkesin Hande'nin peşinden baktığını fark etti. Bu kızın varlığı mıknatıs gibiydi, sanki her kes onun her hareketini hayranlıkla izliyordu.
Zehra bir dakika bekledikten sonra Eda'nın odasına doğru gitti. Kapıyı iki kez çaldı ve Eda'nın içeri girmek için izin vermesini bekledikten sonra odaya girdi.
Hande'yi görünce şaşırdı. Kız güzeldi, bu inkar edilemezdi ama kendisi aşırı rahat bir şekilde sandalyede arkasına yaslanmış, bacaklarını masanın üzerine dayamış bulunuyordu. Emniyet amirinin odasında bunu yapacak kadar düzgün duruş veya adaba aldırış etmeyen biri olduğu belliydi. İşin en ilginç tarafı Eda'nın bu tavırlara bir şey söylememesiydi.
Ama Zehra daha düşüncelerini toparlayamadan Hande ona bakıp muzipçe sırıtarak, "Şununla mı çalışacağım?" diye sordu.
"Şu değil bir kere Hande. Karşında başkomiser Zehra Güneş duruyor," dedi Eda sertce.
Eda'nın öfkesinden etkilenmeyen Hande Zehra'yı gözleriyle inceleyerek biraz daha sırıttı ve, "Güzelmiş," dedi. Daha sonra hemen Eda'ya dönerek, "Teklifinizi kabul etmek için tek bir şartım var," dedi.
"Demin söyledin ayrı bir odaya ihtiyacın var diye ve ben hayır dedim."
"Hayır onu unutun arabamda da çalışırım ben."
"Ne o zaman şartın?"
"Eski bir Yunan geleneğine göre başkomiser cinayeti çözen ilk kişiye bir gününü vermek zorunda kalırdı. Bu geleneğin bu cinayet için yeniden canlandırılmasını istiyorum."
Zehra'nın siniri bir anda tavan yaptı. Bu kadar saygısız birinin burada ne işi vardı? "Pardon?!" diyerek Hande'ye yaklaşırken kanının kaynadığını hissetti, yüzleşmeye hazırdı. Ama Eda bunu fark ederek hemen ortamı yumuşatmaya ve bir çatışmayı önlemeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Liste | GxG | HanZeh
FanfictionBiri kurallara bağlı kalan Zehra, diğeriyse kuralları ihlal eden Hande - iki dedektif cinayeti çözmek için birlikte çalışmak zorunda kalırsa... Hande x Zehra & İlkin x Elif