IX. SAVAŞIN SESİ

91 11 13
                                    

Ateş Krallığına geri döndüğümüzde, Daren beni yine kendi odasına yönlendirmişti.
Ama bu sefer yüzünde daha önce hiç görmediğim bir duygu vardı: Endişe.
Odasının kapısını hızla açtı ve beni belimden kavrayıp yatağa oturttu.
"Kendim yürüyebi-" Aniden alnıma dayanmış avcu afallamama sebep oldu.
"Cayır cayır yanıyorsun." dedi eli hızla korsemin iplerine giderken.
"İnsanın karşısında Şeytan olunca pek bir şansı kalmıyor hani." dedim işaret parmağımla beyin bedava! dercesine alnıma hafifçe vururken.
Dudaklarını alnıma bastırdığında öylece kalakaldım. "Fırsatçı karga!"
diye bağırdım elleri korsemin iplerini tamamıyla açmak üzereyken. "Ses tellerin kopacak, Gece." dedi sakince.
"Sıradaki senin kafan olduğu sürece sorun değil."
Bana o karga kahkahalarından birini bahşetti, ardından yüzü hızla yeniden ciddileşti.
"Seni soğuk bir duşa sokmamız gerek."
"Gerekiyor? Kim söylüyor bunu? Zatıaliniz mabadından uyduruyor olmasın." dedim alayla. İçine derin bir nefes çekti. "Gece."
Cevap vermedim çünkü dilimi hareket ettirmeden ismini söylemek için çabalıyordum. Elleri tüm vücudumu tarayıp ufak bel çantamdaki şişeyi çıkardı. Üzerinde yazanları okuduktan sonra tek kaşını kaldırarak kızgın bir ebeveyn gibi bana döndü. "Bunu nereden ne ara aldın?"
"Sina'nın peşinden gitmeden hemen önce." Gözlerimi kıstım. "Dans etmeden önce."
Kendimi yatağa attım ve yorganın içinde top oldum. "Hepsini içtiğine inanamıyorum! Sarhoşsun sen." Orta parmağı ile iki kaşının ortasını ovmaya başladı.
Ne vardı yolda birazcık içtiysem? Hepsini bitirmemiştim ya! Tamam... Bitirmiş olabilirdim. Ama en azından tek şişeydi.
"Daaaaren." dediğimde yatakta yanıma oturdu, yatağın hafifçe çöktüğünü ve o yanıma uzandığında geri düzeldiğini gördüm.
"Eeeefendim?" dedi esnemeden hemen önce. "Hani Sina Hava Lordu ya." Tavana bakarak gözlerini kırpıştırdı. "Evet?"
"Yani gökkuşağı Sina'nın kusmuğu mu oluyor şimdi?" Başını yastığına gömdü. "Sarhoşken mi yoksa sen senken mi daha yorucusun karar veremiyorum, Gece."
Ayağımla onu dürtükledim. "Burası çok soğuk." Aniden bir şey hatırlamış gibi ayağa kalktı. "Hiçbir yere kaybolma."
"Istediğimi yaparım." diye homurdandım yatakta bir sağa bir sola dönerken.
Geri geldiğinde elinde bir buz tutuyordu. Buzu komodinin üzerine bıraktı ve yanıma oturdu. Elleri ipleri tamamen çözülmüş korsemde gezindi.
"Ateşin var."
"Bu bir iltifat mı?"
Korsemi yavaşça üzerimden çıkarırken gözlerini gözlerimden ayırmadı. "Ah başımın belası ah."
"Dedi beni şenliğe sürükleyen lord bozuntusu."
Dudakları hafifçe yukarı kıvrılırken, gözleri hâlâ benimkilerdeydi.
"Sen değil miydin bu 'lord bozuntusunu' şah damarına cam saplayarak öldürmeye çalışan o yüce akıl." dedi alayla. "En azından benim odamda işkence aletleri yok." dedim ayağımla kelepçeleri işaret ederek.
Başını uyusal bir kedi gibi sağa yatırdı. "Sence onlar işkence için mi, Gece?"
Kendimi yalan söylemeye zorladım. "Evet..."
"O hâlde tatlı bir işkence diyelim."
Korseyi ayak ucuna koyarak üst vücudumu gözler önüne serdi. Ne var ki, gözleri sadece gözlerimdeydi.
Elleri hafifçe eteğime doğru inerken, tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Bana dokundukça ateşim daha da artıyormuş gibi hissediyordum.
Tamamen çıplak kaldığımda üzerime ince bir battaniye örttü. Üşümek bir kenara, donuyordum.
Alnımdaki perçemimi geriye attıktan sonra buzu yavaşça alnıma yerleştirdi. O kadar soğuktu ki, dudaklarımdan ufak bir inilti kaçtı.
"Şşş..." dedi bir eli bedenime sarılmış halde beni sabit tutarken. Gözleri düşünceliydi.
"Uyandığında daha iyi olacaksın."
Gözlerimi mayışmış bir hâlde kırpıştırdım. "Sen olacak mısın?"
Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. "Ne?"
"Uyandığımda diyorum." diye mırıldandım. "Sen olacak mısın?"
"Evet."
Birkaç dakika sessizliğin ardından "Daren." dedim.
"Hmm?"
"Ben yarına hiçbir şey hatırlamayacağım." diye fısıldadım örtüyü bedenimden sıyırıp bedenimi onunkinin üzerine bırakırken. "Pişmanlık da dahil..."
Dikkatle beni izliyordu.
Gözlerinin boynumdan aşağıya kaydığını görebiliyordum.
"O hâlde..."
"Gece." dedi zorlukla yutkunurken.
"Daren." diye karşılık verdim ona fısıldayarak. Işaret parmağımın tersi ile hafifçe yanağını okşamaya başladım. "O hâlde bana ne kadar iyi bir yatak arkadaşı olduğunu göstermek ister misin?" diye mırıldandığımda nefesinin kesildiğini hissettim. Gerçi bunun nedeni ona bastırmaya başladığım çıplak bedenim de olabilirdi.
"Hayır." dedi hiç düşünmeden. Şaşkınlıkla kalakaldım. "Hayır?"
"Hayır." Reddedilmenin ağırlığı kalbime otururken bakışlarım yere kaydı.
"Sen benimle olmayı bir pişmanlık olarak görmemeye başlayana kadar, hayır."

KANLI KUKLA (HGOİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin