Burnuma dolan güzel koku ile gülümsemiş ve derince nefes almıştım. Bütün vücudum ağrıyordu fakat biraz olsun rahatlamış da hissediyordum. Sıcacık yatağımdaydım ve yastığıma biraz daha sarılarak uyanmaya çalıştım. Huzurlu hissediyordum.
Taki gözlerimi araladığım anda sıkıca sarıldığım şeyin yastık değil Jungkook olduğunu görene kadar. Biraz geri çekilmeye çalışsam da bir koluyla belimi sıkıca sarmıştı, bu nedenle olduğum yerde sıkışıp kalmıştım. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Özellikle dudaklarımız...
Karşımda mışıl mışıl uyuyordu.
Şu an onun dibinde sıkışıp kalsam bile nedensiz bir sebepten fazlasıyla güvende hissediyordum. Sanki onun kollarında olduğum sürece başıma hiçbir şey gelmeyecek gibiydi.
Muhtemelen bunun sebebi onun alfası ve benim omegam arasında ki bağdan kaynaklıydı.
Omegam, alfasına çok güveniyordu fakat ben Jungkook'a güvenmiyordum. Yine de bu kadar yakın olmamızı fırsata çevirerek uzun uzun yüzünü incelemiştim, daha önce hiç bu kadar yakından inceleme fırsatım olmamıştı çünkü.
Bir erkeğe göre epey uzun kirpikleri vardı, dudakları dünki öpüşmemizden kaynaklı olarak şişmişti, saçları alnına doğru düşmüştü. Fakat dikkatimi daha önce yüzünde olduğunu fark etmediğim bir şey çekti. Sağ yanağında çizgi şeklinde bir yara izi vardı, Elimi kaldırarak yara izinin üstünü hafifçe okşadım. Baya eski bir yara izine benziyordu, zaten yakından bakılmadığı sürece görülmeyecek kadar küçüktü ama ben yine yaranın üstü dahil olmak üzere yanağını okşamaya devam ettim.
Gerçekten bana ne oluyor bilmiyordum, neden böyle davrandığımı bilmiyordum. Fakat dün söylediği kelimeler aklıma geldikçe de kalbim hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyordu.
"Dudaklarıma değen dudaklar için affet omega. Bundan sonra tenim tenine, ruhum ruhuna aittir. Taehyung'u affet. Bizi affet."
Sikeyim. Düşünmemem gereken şeyleri düşünüyordum. Elimi yanağından çekerek biraz geri gitmeye çalıştığımda belimdeki elin ben bir anda daha da yakına çekmesi ile gözlerim büyümüş ve onun bal rengi gözleri ile karşı karşıya kalmıştım.
Alfasına teslim olduğunda kan kırmızısı olan gözleri normal halinde bal rengi oluyordu. Hatta güneşin de biraz yüzüne vurması ile yeşil ve kahve karışımı bir renge benziyordu.
"Elini neden çektin?"
Her bir fısıltısında dudakları dudaklarıma değiyordu. Hala uykulu ve ne yaptığını bilmez gibiydi sanki.
"Jungkook. Dokunma bana, kalkmak istiyorum."
Dediğim şey ile kollarını benden hızla çekmiş ve bana arkasını dönerek uyumaya devam etmişti. Ben ise yataktan kalkarak tam gidecektim ki aniden başımın dönmesi ile almımı tutarak hızla geri oturmuştum.
"Dün çok güç kaybettin, toparlanman zor olacaktır." dediğinde ise gözlerimi kırpıştırarak ona bakmıştım. "Başım ağrıyor."
Dediğim şeyi duyduktan sonra o da ayağa kalkmış ve yanıma gelmişti "Benimde ağrıyor. Ama katlanabilirim." sonrada elini kaldırarak tam bana dokunacaktı ki eli havada kalarak bana baktı "Dokunabilir miyim?"
Sorduğu ile nedensizce gülümsemek istedim.
Her ne kadar beni sevmese dahi...
Sınırlarıma saygı duyuyordu ve ona dokunma dedikten sonra dokunmak için izin alması çok hoşuma gitmişti. Bu yüzden başımı onaylar anlamda sallayarak bana dokunmasına izin vermiştim. O ise kaldırdığı elini enseme koyarak, ensemdeki saçları okşamış, ardından da beni ensemden çekerek başımı boynuna gömmemi sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
under the moonlight | taekook
FanfictionHayatta başına her şey gelebilir, düşmanınla ruh eşi çıkmak gibi...