O gece, güne dönüşmekten uzağa, alacakaranlığa dönüştü. Çocuk kaldı siyahta, güneş de parladı tam yanında.Pişmanlığın koyu, kasvetli moruna bürünüyor her bir duvar, baktıkça çocuk etrafa. Gözleri görmek istemediği her bir uzvuyla bağlı. Lanet okumak geçiyor içinden. Ne bitmez bedenmiş bu, bırakıp kaçamıyor, sevse sevemiyor, sevdiği adam da beğenmiyor. Kesse ölmüyor, dövse acıtmıyor, kızsa yok olmuyor.
Sorun bedende mi?
Utancın kızgın sarısı her bir yerini kaplıyor. Önceki gece büründüğü kılığın, yaptıklarının iğrenç ağız tadı ile uyuyamamak kalmış geceleyin elinde.
Tüm gece kafasında o eski püskü piyanonun drama ait sesi ile en kalın notalarda parmakların dansına gözyaşı olmadan katlanmak ızdıraptan farksız olmalı.
Bu utancın melodisi.
Dram ince notalarda, solistin haykırışlarına yüz tutmuş.
Güneşin yüzüne vurdurmadan geçmediği ışıkları, gözlerini kamaştırırken başını çeviriyor. Esmerlikle kavrulmuş bir tenin omzu sanki bir heykeltraşın en mükemmel eseri gibi gözüküyor gözüne. Yontulmuş bir deriyi çok kez gördü kendi bedeninde, ama yarasız, izsiz bu ustalığa hiç şahit olmadı. Yüzüstü, kolunu başının altına almış bir şekilde yatıyor oğlan.
Onun yanında yatabilecek kadar yüzsüz olmaya teşebbüs göstermiş olmaktan utanıyor bu sefer.
Dün gece yaptıklarından sonra hemde.
Ne adi, ne utanmaz bir aşüfte bu böyle? Kendini kaldırmaya bile yeltenmiyor hem de. Öylece izliyor yanındaki nefes sesini. Bir de huzur veriyormuş sesi, utanmaz.
Bir elini yavaşça kaldırıyor, orta parmağı bir kadının zarafeti ile esmer bedenin omzuna değiyor. Yüzü kızarmadan, kirpiklerinin altından utanmayarak okşuyor onu.
Sanki dudaklarını okşuyor, en romantik şekilde ancak bu söylenebilir çünkü.
Çünkü, dudaklar mühürdür. En büyük belaysa dildir. Neler söyleriz de açarız insanlara kalbimizi. Ama dudaklar birleşirse kimse ölmez sözlerden. İnsanlar bu yüzden öperler sevilerinin dudaklarından. Ölmesin, hayatı birbirlerinde bulsunlar diye.
Öyle kimsenin düşündüğü kadar basit bir şey değil bu. Birini öpmek, kalbini görmektir, ha göremiyorsan da,başını da alıp çekmeyi bileceksin.
Çünkü dil yalan söyler ama dudaklar eğer sevinin dudağıyla birleştiğinde sızlıyorsa kimse yalan bir söz çıkaramaz o ağızdan. Onun sözü öldürmez çünkü. Barış kesindir.
Dudakları sızlar mı bilemem, ancak en küçük dokunuşta tüm bedeni titrer bu adamın.
.
Vaftiz.
Bir vaftiz lazımdı. Arınmak, temizlenmek,
bir günah lazımdı.
Eski bir ruha yeni bir kılıf lazımdı. Bu yüzden gözden geçiriyor bütün salonu. Yeni bir kılıf, bir taşıyıcı, bir beden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a little death | jegulus
Fanfic"belki bir gün, senin için bir sigara kadar değerli olurum ve sen de beni içindeki her acı ve hüzünle dudaklarına bastırırsın."