21

46 3 0
                                    

''Gevezeliğim tuttu, düştü dilim, susmam
Sanırım yersiz, çok güzelsin sağanak gecelerde
Bırakıverse işini gücünü, dolaşırız senelerce''

Eymir - Yaşlı Amca

''Eee, başka neler yaptınız?'' diye sordu Ali özlemden kavrulan yüreği ile bir haftadır görmediği arkadaşlarına; aslında çokta uzun bir süre değildi ayrı geçirilen günler ama aylardır bir gün bile olsun görüşmedikleri olmadığı için bu ona çok zor gelmişti, duygusal yapısı ise işin tuz biberi oluyordu.

''Başka mı?'' Tuna anlattıkları ile yetinemeyen genç ile atladığı bir şey var mı diye düşünmeye başladı. 7 günlük Ankara tatillerinde, galiba tatil kelimesi bu duruma tam uymuyordu ama olsun, çoğunlukla yapmak isteyip yapamadıkları şeyler üzerine yoğunlaşmışlardı; birlikte internet kafeye ve büyükçe bir alışveriş merkezine gitmiş, Eymir gölünün etrafında bisiklet turu attıktan sonra güzel bir kafede oturup göl manzarasını izlemişlerdi. Hepsi de, Liseli Erdemi arkadaşlarının çağırdığı ama malum durumu yüzünden reddetmek zorunda olduğu tekliflerdi, şuan 17 değil 23 olsa bile yanında sevgilisi varken bu anlardan deli gibi zevk almıştı. Tuna içinse, daha önceden oturdukları lojmana yakın olmasına rağmen babasının asla gitmesine izin vermediği parklara gitmiş, bol bol yürüyüp eğer kimse yoksa salıncaklarda birbirlerini sallayıp, en uzun veya en kıvrımlı kaydıraklardan peş peşe kaymışlardı. Bütün bunların yanında şehirdeki gençlerin uğrak yeri olan Bahçelievler ve Tunalıda sayısız kere tur atmış, keşfedilmeyi bekleyen küçük mekanlara girip saatlerce pencereden akan insan kalabalığını izlemiş ama en çokta ilişkilerini daha da derinleştirebilmek adına uzun uzun konuşmuşlardı. Kemal ve Cihanda işlerinden vakit buldukça onların yanına uğramışlar, en olmadı onları kendi mahallelerine çağırıp, kahvehanede oturup çay içip okey oynamışlardı sabahlara kadar. Ama zaten bunları 50 defa Aliye anlatmıştı Tuna o yüzden yanaklarını şişirip yeni duştan çıktığı için ıslak olan saçlarını karıştırdı sıkıntı ile. ''Valla, başka da bir şey yapmadık cano.'' Dedi en sonunda. ''Sen neler yaptın?''

Duyduğu soru ile tüyleri diken diken oldu Alinin; geçirdiği bir haftayı hatırlamak dahi istemiyordu, zorluydu, tamam arkadaşları yanında yoktu zaten sırf bu yüzden bile yeterince güzel bir hafta değildi ama aynı zamanda Cenk ile de durumlar pek iyiye gidiyor gibi görünmüyordu. Adam sanki ona olan ilginin farkındaymış gibi inadına daha da uzaklaşıyor, aksine diğer çalışanlara sığınıyordu kaçmak için, genci hep görmezden geliyor konuşmak zorundalarsa kısa kesip gidiveriyordu, üstelik bir kez bile olsun resimlerini sormamıştı oysa hep ilgiyle konuşurdu bu konu hakkında; böyle ufak şeylerin bile Alinin canını ne denli yaktığını bilse yine de böyle yapar mıydı acaba? ''Bu gariban ne yapabilir sence, iş ve ev arası mekik dokudum.'' Yine de karşısındakine bir şeyi belli etmek istemediği için geçiştirdi, onlara bu durumu elbette bir gün açıklamak zorunda kalacaktı ama şimdi değil, henüz hazır değildi karşılıksız acınası hislerinin dilinden zehir gibi akıp onu boğacak bir 'şey'e dönüşmesine. ''Özlemiş misiniz buraları?'' diye sordu onun yerine.

''Buralardan ziyade, evimi özlemişim be.'' Derken gözlerini küçük salonda gezdirmişti gülümseyerek.

''Bu arada,'' dedi Ali oluşan kısa sessizlikte aklına doluşan bilgiyle. ''Baban geldi.''

Ortam anında buz kesti, Tunanın duyduğu şeylerden hoşlanmadığı yüz metre ileriden bile fark edilebilir bir hale gelmişti, gerginlikle rahatça oturduğu koltukta dikleşmiş, kaşlarını çatmıştı. ''Ne istiyormuş?'' sesi bıçak gibi keskin, gözleri ise çakmak çakmaktı.

Ali onun bu haline şaşırmadı, ''Bana müsait bir anında ulaşmasını söyler misin dedi sadece. Ama,'' durdu, dudaklarını dişledi, ''Nasıl desem yavrum...'' uygun kelimeyi bulmaya çalıştı bir süre, arkadaşının babası hakkında olan hassasiyetini, pekte iyi olmayan geçmişlerini ve atlatmaya çalıştığı bağımlılığını biliyordu, e haliyle her şeyin nedeni olan adama olan kızgınlığı ve gerginliğini garip karşılamak bir yana onu gayet iyi anlıyor ancak yüzünden ve titreyen ellerinden bile ne denli kötü halde olduğu belli olan adama karşı acıyordu elinde olmaksızın. ''İyi değildi Tuna.'' Diyebildi en sonunda. ''Yani, tamam görüşmek istemiyorsun nedenlerini de çok iyi anlıyorum canım fakat gerçekten iyi bir halde değildi, hasta gibiydi.''

kendi halimde | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin