10.

14 2 0
                                    

Babamın gönderdiği adamlar gelmişti. Hazal Gece'yi oyalamak amaçlı çikolata alıp parka götürmüştü. Hesapta çikolataları da çocuklara vereceklerdi. Adamlara kileri gösterir göstermez oraya ilerlediler. Biri sertçe kapıyı açıp diğeri de silahı ile içeriye doğru atıldı. Kontrol ettikten sonra ise başını salladı. "Öldürdüm ben, belirtmedi mi babam size?" Diye sordum.

"Belirtti hanımefendi. Ancak kontrol amaçlı yapmamız gereken şeyler bunlar." Deyince başımı salladım.

Biri adamı kollarından tuttu, diğeri ise ayaklarından tutarak çekmeye başladılar. Önlerinden çekilerek, kapıya ilerledim. Arkadan gelen askerler de aynı şekilde diğer adamı aldı. Onları gördükçe kalbim çok yumuşuyordu. Çok seviyordum, belki kendimden bile çok.
"Güzel, tebrik ediyorum sizi hanımefendi."
"Teşekkür ederim. Keşke bende sizin gibi biri olabilseydim. Ülkenin kahramanlarından biri olabilseydim."
"Ben şahsen de olsa sizi kahraman olarak sayıyorum, yaptığınız şey çok zor bir şey. Özellikle de sivil biri olarak."
"Tekrar teşekkür ederim, zamanınızı bana ayırdığınız için." Diyerek konuşmamızı sonlandırdım.
"İyi günler. Kendinize dikkat edin." Diyerek gitti. Bir iç çekerek salona attım kendimi.

"Elin adamı asker olsun, ülkeyi kurtarsın. Kendi canı pahasına savaşın ortasına atsın kendini, sen git elin fotoğrafçısına aşık ol!"
Diyerek elimi vurdum.
"Babamın haberi olursa vurur vallahi çocuğu." Diyerek televizyon kumandasını elime aldım. Kanallarda gezinmeye başlamıştım ki kapı çaldı. Çalmadan dursa şaşırırdım zaten. Gece ve Hazal'dır diye direkt otomatiğe bastım. Sonra iç kapıyı da açıp salona geçtim tekrardan. Televizyon kanallarına bakarken adım sesleri geldi ve kapı kapatıldı.

"Selam." Dediği an başımı kapıya döndürdüm.
"Sen ne alaka?" Dediğimde bana doğru gelmeye başladı. Ayağa kalktım. "Senin ne işin var burada?"
Diye sordum.
"Ne ne alaka? Buradayım işte." Diyerek koluma yapıştı.
"Bırak kolumu." Diyerek çektim kolumu.
"Ama, gel hadi, oynayalım biraz." Diyerek tekrardan tuttu kolumdan. Diğer eliyle ise beyaz bir bez bastırdı dudaklarıma.
"Bıraksana!" Diyerek karnına bir tekme attım.
"Oo! Bizimki dövüşte öğrenmiş. Babandan iyi misin, ölçelim mi?" Diye boğazımı sardı. Nefesim kesilmişti. Benden istediği bilgiyi, öldürse bile vermezdim. Karşı çıkmadım.
"Sana,"
yutkunmaya çalıştım.
"Asla," yutkunamadım. "
Hiçbir şey," boğazımı daha çok sıktı. "Vermeyeceğim." Dediğim an bıraktı boğazımı.

Öksürük tutarken yüzüme bir yumruk attı.
"Öyle mi?" Derken karnıma bir tekme yedim. Nefesimi kontrol altına almaya çalışıyordum. O sırada birkaç tane daha yumruk yedim. Tam bana bir tekme atacağı an küçük bir hamle yaparak ters çevirdim onu. Yere yatırıp üstüne çıktım. Tek elimle de belini kontrol ettim. Ufak bir soğukluk hissedince ceketini çekip silahı aldım. Kafasına dayadım.
"Öldürecek misin beni?" Diye sordu dalga geçercesine.
"Belki, işkence edersem daha eğlenceli olabilir ama maalesef malzemelerim kısıtlı." Diyerek kafasına daha çok yasladım.
"Son sözünü eklemek ister misin?"
"Tatlı, narin bir kızdan elleri kanlı bir kıza mı geçmek istiyorsun?"
"O kanlı elleri daha önceden de gördüm, tatlılığımı koruyabildiğime göre?"
"O zaman, senin istemediğin yerde durmanın anlamı yok, sık gitsin."
"Kanlı ellerimi sizin gibi pisliklerden başka kimse görmeyeceği için sıkıntı yok." Diyerek silahın emniyetini kilidini açtım.
"Diğer tarafta görüşürüz, Meyla."
"Bana Meyla deme!" Diyerek sıktım. Evde büyük bir ses yankılandı. Birkaç defa daha silahı sıkmayı denedim ancak kurşun bitmişti. Hızlıca belini tekrardan kontrol edip bir çakı buldum. Hemen açtım.

"Bana Meyla deme! Neden hala Meyla diyorsun? Ne anlamı kaldı artık!" Diyerek çakıyı batırıp batırıp çıkarıyordum.

Bir süre sessiz kaldım. Cesedinin yanında oturup dakikalarca ona baktım. Düşünürken aklıma ilk birini öldürdüğüm zaman geldi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LalitaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin