Sinemada Olay Vaaar

221 24 26
                                    

Bir rüya görüyorum.

Karşımda Vargas.

Bana "gel" diyor.

Gidiyorum yanına.

Belimden tutuyor. Döndürüyor beni.

Öyle bir bakıyor ki bana. Sanki "Rüyada öpücük" der gibi.

Yaklaşıyor. Bir şey diyor.

Ağzından telefon alarmımın sesi geliyor.

Dur bi' dakika. Vargas ağzı ile alarm sesi mi yapıyor!

Yerimden sıçramamla uyandım. Meğersem alarm çalıyormuş. Gerizekalı şey! Rüyamın içine ettiniz! Ne güzel muah öpecekti beni!

Alarmı kapatıp yerimde durdum. Boş boş önümde ki duvara bakıyordum. Hiç kalkmakta istemiyorum. Vargas, her şey senin için! Senin için katlanıyorum tüm bunlara! Kıymetimi bilmezsen yazıklar olsun.

Yataktan kalktım ve hızlı bir duşa girdim. Bugün aşırı bakımlı olmak istiyordum. Saçlarımı kuruladıktan sonra kıyafetlerimi giydim. Haziran sıcağı yüzünden üstüme geniş, beyaz desenli tişört. Altıma siyah şort. Siyah renginde ki parfümüde sıktıktan sonra hazırdım.

Birazdan çıkmam gerekiyordu. Film erken gösterim alıyor ve kızlar şimdiden gitmişlerdir. Çantamı alıp boynumdan ve kolumdan geçirdim. Elimde telefonumla sürekli kontrol ederek gidiyordum. Araba anahtarımıda alıp çıktım. Kapıyı bilmem kaç yüzüncü kez kilitledim. Şansıma asansör olduğum kattaydı. Asansörlen inince dışarıya çıktım. Otoparkta ki arabama gidecekken evin önünde ki tanıdık araba ve arabaya yaslanmış Vargası görmemle durdum. Ne işi vardı burada?

Beni görünce gülümsedi. Eliyle "gel" dercesine salladı. Merdivenlerden inip yanına koştum. Beyaz bir tişört ve beyaz eşofman giymişti. Siyah güneş gözlükleri vardı. O kadar güzeldi ki. Çok tatlıydı, çok sevimli. Ona itiraf etmekten korkuyordum. Yada utanıyordum?

"Neden buradasın?" Sorumu ve diksiyonumu düşünürken ne kadar tehditkar olduğumu anladım. Heyecandan saçmalıyordum işte. Vargas, önce yüzünü ekşitti sonra düzeldi.

"Seni götürmeye geldim." Beni! Beni düşündü mü! Beni götürmek istiyor! Aman Ebrar, sakin ol! Şu an cilveli olmalısın kızım! Kendine gel ve evet de gülümseyerek!

"Zehra da geldi. Bakkala gitti oda, su alacakmış bize." Hay ben şansımı. Zaten gökten para yağsa millete dolar, bana lira yağar. Oda 5 lira. Şimdi bir su 5 lira be!

"Öyle mi? Sağol ya. Ben, arkaya bineyim o zaman." Arkaya geçtim hemen. Hatta atladım. Zehra, kızım sen nereden çıktın! Kısmetimin önünü kapatıyorsun, git kendine manita bul ya! Ben, nasıl evleneceğim o zaman Vargasla! Paraşütle atlayış yapıcaktık daha! Şampiyonluğu kazandıktan sonra bana evlenme teklifi edecek. Sonra ben... Neyse fazla ileriye gitmeyelim, bunun sonu son değil.

Arabaya da binmiyor. Zehrayı bekliyor. Beni bile beklemedin bu kadar!

Benim kafam karışık. Zehra mı zorluyor? Benimle hiç ilgilenmeyen kadın neden şimdi benimle ilgileniyor? Beni, eve bırakıyor. Beni, evden alıyor. Bana gülüyor. Bana çok tatlı bakıyor. Hayallerim gerçekleşiyor mu? Yoksa bunların hepsi yalan mı? Beni sevmiyor, sadece oyun mu oynuyor? Bana acı çektirmek mi istiyor? Eğer öyle bir şey yapıyorsa...

Zehra da gelince arabaya bindi. Bana selam verdi ama ben hiç takmadım. Vargas, kaşlarını çatıp dikiz aynasından bana baktı. Hep beni dikizliyor buradan, yana mı kaysam?

"Filme herkes gitmiş. Aşk filmiymiş." Zehra, heyecanla filmi anlatıyordu. Vargas, onun sohbetine katlıyordu. Bense elimde can kurtaran telefonumla ara sıra cevap veriyordum. Sinema umurumda bile değildi. Eğlenceli bir filme gitmiyorduk. Sadece bol klipli, bol bakışmalı, bol üstüne düşüp yanlış anlaşılmalı, bol bel altı şaka ve bol senaryo saçmalığı ile doluydu bu film. Muhtemelen uyuyacağım. Işıkları kapattılar mı fena uykum geliyor.

Sonunda alışveriş merkezine gelmiştik. Kızlar içerideydi. Sabah kimse bir şey yemeden gelmişlerdi. Belki sinemadan sonra tıkınırdık. Hemen içeri geçtik ve koltuklarımıza oturduk. Resmen sinema salonunu istila etmiştik. Herkes bize bakıyordu. Rezil olduk rezil! Beni de en köşeye attılar. Vargas ve Zehra yan yana oturmuşlardı. Film başlayınca keyifle izlediler. Ara sıra onlara bakıyordum. Vargas, kolunu Zehra'nın omuzlarına atmıştı. Zehra da başını, onun omzuna koymuş patlamış mısır yiyordu. Bende, yalnız, kaşlarım üzüntüyle çatılmış, ellerimin arasında mega boy patlamış mısırımla filmi izliyordum. Dediğim gibi; film saçmaydı.

Film yarı vermişken kızların çoğu tuvalete gittiler. Tek Vargas ve ben kaldım. Havasız bir ortamdı ve aşırı bunalmıştım. Biraz terasa çıkıp serinlemek istedim.

Kalkıp yanımda ki merdivenlerden indim. Yemek katındaydık, teras bu kattaydı. Tabi tüm masalar kapılmıştı. İşi olmayan da boş boş geziyor. Boş sandalye ararken yanıma gelenle duraksadım. Vargas da benimle gelmişti. Muhtemelen oda bunaldı.

"Sende bunaldın değil mi?" İkimizde yürürken sordum. Başını "evet" anlamında salladı. Çantalarımız kaldı ya! Ebrar, saçmalama kızım! Yanında afeti derman, gelmiş hala çanta peşindesin. Gerçi o sinemada ki hali neydi öyle?

Sonunda bir masa bulunca hemen oturduk. Derin bir nefes verip gözlerimi kapattım. Burnuma sigara kokusu geldi. Hangi piç içiyor lan... Deyince sigara içen Vargası gördüm. Hiç şaşırmadım.

Dumanı geliyor diye midem bulandı. Tamam, bende içiyordum kardeşim ama zararlı be. Sporcu insan sigara içmemeli. Sigara çok zararlı, dişleri sarartır, ciğeri öldürür. (Buda benden, size mesaj olsun😃)

"Rahatsız mı oldun?" Sigarayı biraz yana çekti. "Birazcık. Boşver." Ne konuşucam? Nasıl sohbet başlatsam acaba bilemiyorum. Ne desem, ne desem, ne desem!
"Neden Zehraya kötü davranıyorsun?"

Zehra mı? Zehra mı? Bunun için mi geldi? Bunun için mi yanıma oturdu? Zehra için mi? Benimle bir arkadaşlık başlatmak istemiyor mu? Doğru ya! Onun gibiler anca kendileri gibi harika insanlarla dost olur! Ne büyük hayaller kurmuşum. Kendi saflığım, kendi aptallığım.

"Evet, senin yakın arkadaşındı. Bizi kıskanıyor musun? Onunla yakınlaştığım için?" ARKADAŞINDI. Ne kadar kolay söylenen ama anlamı berbat olan bir kelime. Ben, çok sıkıldım! Öfkeden ne yapacağımı bilmiyorum. İçimden ağlamak geliyor, bağırmak geliyor, gülmek geliyor!

"Sizi kıskandığım falan yok Vargas. Evet, ben ve Zehra çok yakındık. Şimdi ise ikimizinde problemleri nedeni ile uzaklaştık fakat hala dostluğumuz sürüyor. Her şeyi kendi üstünde düşünmen aptalca." Son cümleyi söylememle dudaklarımı birbirine bastırdım. Ağzımdan kaçırdım! Hay Ebrar, ben, senin diline!

"Kendi üstümden düşündüğüm falan yok! Bunlar nereden aklına geliyor!" Sandalyeden kalktım. Sadece eve gitmek istiyorum. "Ben, eve gidiyorum. Kızlara söylersin." Umurlarında olursa tabi.

Terastan çıkıp, asansörle aşağı indim. Taksi binip, evime gitmek istiyordum. Yanımda cüzdanım vardı. Cebime sokmuşum.

Eve geldiğimde gözyaşlarım akmaya başladı. Saatlerdir kendimi tutuyordum. Yatağa atlayınca kafamı, yastığa gömdüm. Canım yanıyordu artık. Boğazımı sıkıyorlardı. Telefonum da tek bir bildirim bile yoktu. İlgisizlik öyle can yakıcı ki! Sonra çantamı orada unuttuğum aklıma geldi. Hay ben, böyle işin içine...

Kabul eder mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin