Duru Seçkin

7 2 0
                                    


     Dinlersem ağlarım diye geçtiğim şarkısın🧚‍♀️






(10.43)

Herzamankinden daha endişeliydim. Tuna'yı arıyorum ama açmıyodu.

2. Çalışında aramam yanıtlandı.

+ Alo tuna noldu , mesajlarını gördüm acil fala demişsin,  kötü bişey mi oldu.
- Tuna Şuanda burda değil hastanede benim seni aramamı söy-

Karşı taraf daha lafını bitirmeden ben sözünü kesip konuşmaya başladım

+Noldu tunaya mı bişey oldu hangi hastanede , bu arada siz Tuna'nın neyi oluyosunuz
Ben sözümü bitirdikten sonra karşı taraf konuşmasına devam etti.

-Yok tunaya bişey olmadı ama sanırım yakın bi arkadaşına bişey olmuş ve sizinde yakınınız oluyomuş. Bu arada ben Tuna nın kardeşi oluyorum, senin okulunun hemen yakınlarında bi hastane varmış galiba öyle bişeyler söyledi. Zaten tam net anlayamadım sana mesaj yazıp , üzerindeki eşofmanlarını bile değiştirmeden apar topar çıktı evden. Ama acil gitmeni söyledi.

Tunanın kardeşi konuşmasını bitir bitirmez

+Tamam ben hemen giderim 5 dk orda olurum , zaten yakınlardayım , haber verdiğin için teşekkürler

Deyip tam telefonu kapatacaktım ki karşı tarafın

- Bişey bulursan banada haber et

Dediğini duydum. Karşılık bile vermeden telefonu kapattım. Hızla telefonumu çantamın ön kısmında koyarak ilerlemeye devam ettim. Biraz yürüdükten sonra koşmaya başladım , koşunca rüzgar saçlarımı uçuşturuyodu , yürüyerek biraz uzun süreceğini düşünmüştüm. Okulumun önüne geldiğimde biraz durup soluklandım. Sonra tekrardan hızlı hızlı yürümeye devam ettim. Hastanenin önüne gelince önce kafamı yukarı doğru kaldırıp hastanenin uzunluğuna baktım. Havada olduğunca kapalıydı , Sonrada daha fazla vakit kaybetmeden içeri girdim.

Girer girmez beni karşılayan hastane kokusunun ardından biraz bocalamıştım. Hastane kokusu benim başımın dònmesine neden oluyodu. Direk önümdeki masalarda oturan asistanlardan birinin yanın gidip "buraya Tuna Yılmaz diye biri gelmiş. Nerde olduğuna bakarmısınız acaba" dedim. Kadın bilgisayardan bişeylere baktıktan sonra bana döndü ve " Malesef burada Tuna Yılmaz diye bi hastamız yok" dedi ve tebessüm etti. Ben hemen lafa atıldım ve "Yok hasta olarak gelmemiş zaten , bi yakını hastaymış onun için gelmiş , şöyle bi düşünseniz uzun boylu , zayıf , hatta 1 saniye" deyip telefonumu çıkarttım , tunanın boydan Birtane fotoğrafını açıp kadına gösterdim. Kadın tunayı görmüş gibi gülümsedi ve

"Evet kumral saçlı bu beyfendi girdi buraya" dedi. Bende tunayı bulmanın verdiği rahatlıkla kadına karşılık tebessüm ettim.

  Sonra tekrar bilgisayarına dönerek bişeyere baktı. Bakacağı şey hallolmuş olmaliki bana tekrar döndü ve "Duru Seçkin" dedi. "Bu beyfendi geldiğinde duru seçkin diye bi hastayı sormuştu" dedi. Duru denen kızın soy ismini duyar duymaz bian afallamıştım. Soyisimin bana tanıdık gelmesinin tamamen tesadüf olmasını dileyerek Duyduklarım karşısında "Duru kaçıncı numaralı odada"dedim. Kadında sorduğum soruyu cevaplamak için

    "3. Kat sağ tarafta 204. Oda dedi"

numarayı duyar duymaz hemen merdivenler yöneldim biyandanda kadına "teşekkürler" diye bağırıyodum.

3. Kata geldiğimde çok yorulmuşum. Ama bekliycek zamanım yoktu. Ne olup bittiğini bi an önce öğrenmem gerekiyodu. Koşarak sağ tarafa ilerledim bi yandan da kapı numaralarına bakıyodum. 204 sayısını okuduktan sonra bian duraksadım hiç içeri girmek istemiyodum. Niyesinide bilmiyodum. Direk odaya girdim. Hastane yatağında omzuna kadar dökülen sarı saçlarıyla 15-16 yaşlarında bi kız yatıyodu. Kız nedense bana çok tanıdık gelmişti ama kızı daha önce biryerde gördüğümüde hatırlamıyorum. Yatağın yanındaki koltukta oturmuş uyuklayan tunayı görünce hızlıca yanına gittim.

KELEBEĞİN ÖMRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin