2. Bölüm: Kaçış

129 29 9
                                    

🎧 Sweet But Psycho - Ava Max

Gece yarısı ayarladım gibi uyandım. Yatağımın yanında duran çantamı kapıp koridordan sessiz bir şekilde ilerleyip giriş kata indim. Pencereye doğru ilerleyip yavaşça açtım. Ağırlık yapmasın diye çantayı dışarı atıp pencereye tutunarak aşağı atladım.

Evet şimdi var gücümle koşmam gerek. Biraz uzaklaşınca durdum. Ve Reva'nın bana mektupla birlikte yolladığı haritayı montumun cebimden çıkardım. Kırmızı ile işaretlenen yer Reva'nın çalıştığı şirketin binasının olduğu yer. Hedefim şimdilik orası.

Off, bir saat boyunca haritayı takip ederek yürüdüm ve bu kadar uzak olduğunu hesaba katmamıştım. İki sağdan sonra soldan ve düz gideceğim. Biraz daha ilerlediğimde kenardaki otobüs durağını gördüm. Durağa kadar gidip oturdum. Oh be işte şimdi biraz dinlenebilirim.

On dakikadır bekliyorum. Hiç otobüs geçmedi. Zaten ne beklentim vardı ki? Gece yarısı otobüs gelecek değil ya. Tam kalktım gidiyordum ki motor sesi duydum. Arkama döndüğümde motor süren bir kız gördüm. O durağa kadar geldiğinde ona elimi uzattım.

Bunu fark etmiş olacak ki durdu "Beni Clinton Nüfus Müdürlüğüne götürebilir misin?" diye sordum. Ondan cevap gelmeyince "Para veririm," dedim. Beni şaşırtarak "Gerek yok gel hadi," dedi. "Bende oradan geçiyordum şansına," diye ekledi.

Birkaç adım atıp motora bindim. Bana yedek kaskı uzatırken ona içten teşekkür ettim. Yol boyunca kısa kısa sohbet ettik. Kızın adının Ece olduğunu öğrendim. Koyu kahverengi saçları ve gri renkli gözleri çekici duruyor. Ayrıca kaşlarına kadar uzanan kakülleri onu tatlı gösteriyor.

Aslında bu planı yapmak sandığınız kadar kolay değil. Reva benim yetimhanede tanıştığım tek yakın arkadaşım. Benden iki yaş büyük olmasına rağmen kafa dengi birisi. Birbirimize çok güvenirdik ve aramızda sır kalmazdı.

Reva evlat edindiğinde on sekiz yaşında sayılırdı bu yüzden çok şanslıydı. Hayatı resmen kusursuzdu. Başından beri en iyi şekilde büyütüldü ardından normal insanlar gibi kendine bir iş buldu. Telefonum olmadığı için mektuplaşarak konuşuyorduk. En son bana nerede çalıştığını yazan mektubu yolladı. Sonra ondan hiç mektup gelmedi.

Bir süre sonra karşımda görüp görebileceğim büyük bir binayla karşılaştım. Üstünde "Clinton Nüfus Müdürlüğü" yazıyor. "İşte geldik," dedi Ece. Tam teşekkür edip gidiyordum ki cebinden bir kağıt çıkarıp üstüne bir şeyler yazdıktan sonra bana uzattı. "Al numaram, zamanın olduğu zaman haberleşiriz," dedi gülümsemesini gizlemeyerek. Son bir kez daha teşekkür ettim ve oradan ayrıldım.

Dünyanın en mutlu insanıyım şu an. Geçite kadar gittim. Açmaya çalıştım ama açılmadı. Belli ki kilitli. Çalıların arasına saklanıp Reva'nın gelmesini beklemem gerek. Zaten sabahın ilk ışıklarıyla birlikte güneş, ufuk çizgisinin üzerinde belirmeye başlamıştı bile.

Perde ArkasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin