TEK BAŞINA

2.5K 44 2
                                    

Fakat duygularını gizlemekte o an olduğu kadar hiç zorlanmamıştı."İçinden ağlamak geliyordu ama onun gülmesi gerekiyordu." Aşk ve Gurur

Hani bazen evde öylesine otururken bir anda ya uzun zamandır dolabımı toparlamıyorum bir el atayım dediğimiz zamanlarda tam dolaptaki giysileri indiririz ve karşımıza bir anı kutusu çıkar o an her şeyi bırakıp onun içindekileri kurcalamaya başlayıp geçmişi yad ederiz ya Seyran'da bir anda eşyalarını toparlamaya karar verip onları yatağının üzerine indirirken bir kutuyla göz göze geldi bir kutu dediğime bakmayın siz herkesin o anılarını sakladığı büyük kutulardan bahsetmiyorum çünkü Seyran'ın o kutuda toplayabileceği ne bir sinema bileti vardı ne gittikleri bir restoranttan kalma bir fiş ne de ona alınmış bir çiçek buketinden kalma solmuş bir çiçek yaprağı.Seyran'ın o küçücük kutusunda yamuk yumuk yapılmış ama Seyran için çoğu mücevherden daha kıymetli bir bileklik vardı daha doğrusu hayatı boyunca ilk defa ona hediye olarak yapılıp verilmiş bir bileklik...Uzunca bir süre bakakaldı bilekliğe yutkunamadı yeşil cam gibi gözlerini bir buğu kapladı.Nefes aldı,yatağının ucuna kıvrıldı bilekliği izledi...İzledi...İzledi..Ve bir süre sonra kendi yansımasını gördü ayna da aylardır kaçmaya çalıştığı,asla kabul etmek istemediği o yenilgisini gördü.

Ağladı hiç beklemedik bir anda neden ağladığını bile bilmediği bir şekilde,tek başına.

Tek başınalık artık Seyran ile o kadar özdeşleşmişti ki yadırgamıyordu artık sormuyordu kendine annem,ablam nerde diye.Şimdi tek başına küçük bahçeli o evinde kendine yeni bir dünya kurmuştu Seyran.Tekrardan doğmuş gibi acılarını,pişmanlıklarını,çaresizliklerini ve aşkını o kapının dışında bırakıp girmişti o eve.

Seyran 2 odalı küçük mutfaklı bir evde yaşamaya başlamıştı.Yaşanan o kötü geceden sonra  kaçmıştı herkesten kimseye haber vermeden bu evde tesadüfen karşısına çıkmış bir umut olarak görmüştü.Çok tatlı bir komşusu vardı Seyran'ın.Bir çift yeni bebekleri olmuş aynı zamanda Seyran'ı da o minik dünyalarına da dahil etmişlerdi.Aslında Seyran tek başına değildi;acıları,pişmanlıkları,çaresizlikleri ve aşkı tek başınaydı.Her akşam yemeklerini mutlaka o aile ile yer zaman zaman o minik bebeğe Seyran göz kulak olurdu.Bunu söylemek çok acı ama Seyran'ın onu koruyan ona değer veren bir ablası ve abisi oluvermişlerdi.Aslı ve Kaan...

Aslı ve Kaan birbirlerini çok severek evlenmiş ama ailelerinin baskılarına dayanamayıp onları hayatlarından çıkarıp Seyran'ın yan dairesinde bir hayat kurmuşlardı.Aslı kötü bir hastalığa yakalanmış ve kendinden geriye bir mucize bırakmak istemişti.Kızları Derin. Henüz 1 yaşında bile değil gözleri boncuk boncuk saçları güneşten rol çalmış gibi ışıl ışıl.Seyran ona her baktığında kendi çocukluğunu görüyormuş gibi hissediyor belki de kendini görüyordu.Aslı'nın tedavisi bitse bile ayda bir mutlaka doktor kontrolüne gidiyor ve bu zaman zarfında Derin'i hep Seyran'a emanet ediyordu.

Seyran yaşananlardan sonra okulunu dondurmuş evde çeviriler yaparak,dövme ve takı tasarımları yapıp satarak geçimini sağlıyordu ama şu anki en büyük hedefi Franda'daki okuldan kabul almaktı.Eğer ki başvurusu yetişirse ikinci dönem Franda'da bir hayat sürdürecekti.Bu süreçte Aslı ve Kaan desteklerini hiç esirgememişlerdi bir an umutsuzluğa düştünde tekrardan içindeki umudu yeşertmişlerdi.

Seyran bir anda kıvrıldığı yataktan doğruldu göz yaşlarını silip banyoya gitti,elini yüzünü yıkadı yeşil gözleri ağlayınca hemen kıpkırmızı oluvermişlerdi halini görünce güldü kendine.Saçlarını kısa kestirdiği için toplayamadığından sinirlendi bir süre gözlerine düşen kahküllerini düzeltti yüzünü kuruladı ve çıktı banyodan.Tam mutfağa gidip kahve yapıp bilgisayarının başına oturacaktı ki kapının zili çaldı.Kapısını sadece Aslı ve Kaan çaldığı için "kim o?" demeden açtı kapıyı.Karşısında gördüğü kişi karşısında göz bebekleri kocaman olmuştu.

-Latif Bey?

YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin