İshak'tan
8 Yıl önce
"Lanet olsun Robert bunu yapamayız" "Bora bunu reddedemeyiz çocuğun ailesini katlettiler!" İçeriden gelen bağrışma sesleri tüm koridoru dolduruyordu. Yanımda oturan Carlos'un hıçkırık sesleri bu seslerle birleşince tam bir kaos ortamı oluşuyordu. Sıkıntıyla nefesimi verdim ve ayağa kalktım. "Yürü" kafasını usulca kaldırdı. "Nereye?" "Biraz kafa dağıtmaya gidelim" "Robert saçmalama!" Babamın sesi koridorda yankılandı. "Haklısın Isac" Isac mı? Bu çocuğun konuşma şekline yavaş yavaş alışacaktım. Yanıma gelince elimi omzuna attım ve çıkışa doğru ilerledik.
1 saat sonra
"Şimdi ne yapmayı planlıyorsun?" elindeki şişeden koca bir yudum aldı. "Bilemiyorum Rose teyzenin yanına gideceğim galiba" "Hey" dedim. Ağlamaktan gözyaşları tükenmişti ve sadece iç çekiyordu. "What?" daha Türkçeyi oturtamamıştı belli ki. "İstersen bende kalabilirsin" Kaşlarını havaya kaldırdı "Ama" "Ne ama?" diye sordum. Elim onun omzuna gitti. "Teyzen yeterince acı çekiyordur Carlos ona yük olmayalım bende kal bir süre sonra onun yanına dönersin" "İyide sana yük olmaz mıyım o zaman?" "Yük olacak olsaydın çağırmazdım" Şişesinden bir yudum daha aldı "İyi" Güldüm. Bu çocuk bize çok çektirecek.
Şirkette
"Are you sure about that?" Robert yine kendi diline dönmüştü. Carlos sıkıntıyla nefesini verdi. "Yes" Robert oturduğu yerden kalktı ve Carlos'a doğru yürüdü. "Oğlum" Carlos sabahtan beri ağladığı için gözleri kan çanağı olmuştu. Robert Carlos'u kolları arasına aldığında Carlos'un omuzları sarsılmaya başladı. Ama ağlayamıyordu sadece iç çekiyordu. Sarhoştu. Robert bunu hemen anlamış ve bana tip tip bakmaya başlamıştı. Daha fazla düşünüp kendini hırpalamasın diye onu sarhoş etmiştim. O içerken sadece izlemiş içiyormuş gibi yapmıştım. Robert'in kaşları daha fazla çatıldı "Ne yaptın sen?" Sırıttım. Fısıldarcasına "Alkollü küçük bir sihir" Sanki mümkünmüş gibi kaşlarını daha fazla çattı "Bora oğlunun çok sivri bir zekası var" Carlos artık hareket etmiyordu ve yavaş yavaş yere kaymaya başlamıştı. Yere düşmeden onu belinden yakaladım. Babam resmen burnundan soluyordu. "Ne yaptın lan sen?" Carlos'u kucağıma alıp "Uyku ilacı" dedim. Babam kükrercesine "Niye oğlum niye? Delirdin mi?" Büyük bir kahkaha patlattım. Bağırarak beni korkutmaya çalışıyordu. "Biraz daha kendini hırpalar ve yemek yemezse açlıktan oda ölecek" dedim. Jeton yeni düşmüştü belli ki. " C'yi ara bir doktor bulup eve gelsin" Kapıyı açtım ve odadan çıktım. Robert peşimden geliyordu. "Nereye?" Göz devirdi "Çocuk kucağındayken arabanın kapısını nasıl açmayı planlıyorsun?" Gayet mantıklı bir soruydu.
1 saat sonra
Arka koltukta yatan çocuğa bakınca öfkeyle kaşlarımı çattım. "Lanet herifler!" diye mırıldandım. 19 yaşındaki çocuğun ailesini niye öldürürsün? Evin bahçesine girince gözlerim C'yi aradı. Her zamanki gibi kapının önünde dikilmiş telefonuna bakıyordu. Bu yaşta ne demeye özel koruma olurdu bir insan. 24 yaşında gayet de genç bir çocuktu bence. Babası zamanında babam için çalışırken ölmüştü oda babasının izinden gidiyordu. Babası gibi oda ölürse yıkılırdım bunu çok iyi biliyordum. İkisi de hayatımın büyük bir kısmını kaplamıştı. Arabadan indiğimde yüzünde yine aynı sırıtış vardı. "Carlos'u içeri götür" Arka kapıyı açtığında hala aynı sırıtışla duruyordu. "Bir şey canınızı mı sıkıyor efendim?" Cebimdeki sigara pakedini çıkardım. "Şu günlerde her şey üst üste geliyor" Elimi çakmağın ateşine siper ederek sigaranın ucunu yaktım. "Sizi sigara içerken görmek çok alışıldık bir şey değil efendim" "Benimde alışık olmadığım bir durum" "Aklınızı kurcalayan bir şey mi var efendim?" "Evet ama bu konuyu konuşarak daha fazla dertlenmek istemiyorum" "Nasıl arzularsanız efendim" Carlos'u kucakladığı gibi içeriye doğru gitti. Elimdeki sigaraya baktım. "Lanet girsin" Elimdeki sigarayı yere fırlattım ve ayağımla ufaladım. Arabanın kapısını açtım ve bir anlığına duraksadım. Bunu yapmak zorunda değildim. Ama yapacaktım. Dostum için yapacaktım.
...
Kısa bir bölüm farkındayım ama o kadar uzun zamandır yazmıyorum ki olay örgüsünü unuttum yapacak bir şey yok
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dalgasız Deniz
Teen Fiction"Islak sigaralarda yanar Deniz" hayat bu kadar anlamsızdı işte. Islak sigaranın yanacağına inanmak kadar anlamsız . Kimisi kuruyunca yanacağına inanır. Kimisi de çoktan o sigaradan vazgeçmiştir.