İyi okumalarr💞💞
-
Hayatımın alt üst olduğu gündü kahveleri içtikten sonra yüzükleri takmak için babam ayağa kalktı. Annemse tepsiyi getirmişti. Ne ara her şey hazırlanmıştı bilmiyorum. Cihatla ayağa kalkıp yan yana durduk. Babam yüzükleri takmak için ellerimizi uzatmamızı istedi. Makası kurdeleye tuttu ve Baykal'a dönüp "Makas kesmiyor dünür." deyip kahkaha bastırdı. Baykal sırıtarak cebinden bir miktar para çıkartıp tepsinin üzerine bıraktı. Babam yüzüne kocaman gülümsemesiyle "Bakalım makasımız bilendi mi?" dedikten sonra kurdeleyi kesti. Kurdeleyi kestikten sonra kurdeledeki inciler tek tek yere düştü. Yerdeki incilere bakakaldım. Sonrasında gözlerim parmağımdaki yüzüğe çarptı. Bu küçük prangayla beni kendilerine mahkûm edebileceklerini mi sanıyorlardı? Farkında değillerdi ama intikam ateşiyle yanıp tutuşmaya başlamıştım. Ölümleri bu kadar kolay olmayacaktı. Ne yapıp edip kendimi ve Erva'yı bu bataklıktan kurtaracaktım. Yemin olsun kurtaracaktım. Bunun için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırdım. Ucunda ölüm de olsa biz buradan kaçacaktık...
Tam o sırada Cihat alnımı öpmek için bana yaklaştığında bir cam kırılma sesi ile hepimiz korkuyla yere eğildik. Cihat belindeki silahı çıkarıp temkinli adımlarda pencereye doğru yürüdü. Pencereden dışarıya doğru kafasını uzatıp kontrol ettiğinde kimseyi görmemiş olmalı ki yeniden olduğu yere geldi. Masanın altındaki kağıt sarılmış taşı fark etti. Taşı eline aldığında kağıdı açıp okumaya başladı. Yüzü korkuyla bembeyaz olmuşt. Acaba ne yazıyordu kağıtta?...
Baykal endişeli bir şekilde "Cihat, ne yazıyor o kağıtta?" diye sordu. Cihat kafasını kaldırıp babasına bakarak "En güzel günlerinizi zehir edeceğim. Tekrar geldiğimde bir taş parçası ile kalmayacağım Cihat Özdağ." dedi. Şaşkınlık ve sevinçle yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Kim bilir belki de bu taşı atan adamlar Cihat'ı ve Baykal'ı öldürecek benim de bir nevi kurtarıcım olacaktı...
Cihat yüzümdeki gülümsemeyi fark etmiş olmalı ki sinirle çekip gitti. Hemen yüz şeklimi annemin her zaman yaptığı gibi oynayarak korkmuş bir ifadeye çevirdim. Cihat'ın annesi yani adını Aynur olarak öğrendiğim kadın "Korkma kızım, önemli bir şey yok." dedi. Önceden olsa bu samimiyetine inanırdım ama beni satın alırken sesini çıkarmayan kadının samimiyetine bir daha nasıl inanayım ki?... Baykal söze girerek "Fatih Bey zararınızı ben karşılayacağım, siz merak etmeyin. Şimdi bize müsaade edin biz bu konuyu uygun bir zamanda yalnız başımıza konuşuruz." dedi. Babamda "Tamam dünür, sıkıntı yok konuşuruz biz sonra." dedikten sonra Aynur Hanım'la gittiler. Annem babama dönüp "Neyse yüzükleri taktık, Fatih." dedi. Babam da sadece başını sallamakla yetindi. Annem tekrar dayanamayıp "Kimdi onlar Fatih?" diye sorunca babam sinirli bir şekilde "Ne bileyim ben Sevim! Amma çok soru sordun ha!" diyerek bana döndü. "Sende çık kız odana sakın odandan dışarı çıktığını görmeyeyim!" dedi. Ona bakıp odaya ilerledim. Odaya geldiğimde kendimi direkt yatağa bıraktım. Bugün olanları düşünerek derin bir uykuya dalacakken kapının kilitlenme sesiyle irkildim. Sanki kaçacak bir yerim varmış gibi beni buraya mahsur bırakmışlardı. Onları düşünmemeye çalışarak kendimi uykunun derinliklerine bıraktım.
(2 saat sonra)
Kapının açılma sesi ile gözlerimi araladım. Gelen annemdi. Sonunda kapıyı açabilmişti. Büyük ihtimalle iş yapmak için çağıracak diye düşünürken, annem "Kaç saattir uyuyorsun yetmedi mi sana uyku?" dedi. Beni buraya kendisi kilitlemişti şimdi de hesap mı soruyordu? Saate baktığımda uyuduğum saatten bu yana sadece 2 saat geçmişti. Ne istiyordu yine? "Sana diyorum sana huu, alo dinlemiyor musun beni? Kaç saattir uyuyorsun yeter be! Daha üzerini bile değiştirmemişsin paspal. Kalk yemek yap acıktık biz. Baban sinirlenmeye başladı artık." Yüzüne öylece bakakaldım hem odaya kilitlenen ben olmuştum hem de odadan çıkmadım diye suçlu ben olmuştum. Kapı kilitli olmasına rağmen nasıl odadan çıkmamı bekliyorlardı?.. "5 dakika içinde aşağı inmiş ol." deyip odadan ayrıldı. Üzerimi değiştirip yatağımı topladıktan sonra aşağı indim ve yemek hazırlamaya başladım. O kadar hissizdim ki ne kendimi düşünüyordum ne de onların bana yapacaklarını. Yemeği yaptıktan sonra sofrayı kurdum yemeğe otururken babamın telefonu çaldı. Bana bakarak "Kalk kız telefonumu getir." dedi. Salondaki çalan telefonu babama götürürken kimin aradığına baktım Damat Arıyor... Yazıyordu. Yani Cihat arıyordu... Ne diyecekti acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
Fiksi Remaja+18, şiddet ve argo içermektedir! Dilsiz değildir suskunluk, çok şey anlatır anlayana... Kelimelerin anlatamadıklarını haykırır aslında... Bir kaçış değildir suskunluk, bir bakıştan çok daha fazlasıdır... Sessiz çığlıkların bir adım ötesidir.. Hayat...