İyi okumalar dilerimm❤️
-
Babaanne, "N'oldu yahu? Kötü bir haber vermişim gibi hepinizin yüzü düştü." dedi. Tabii düşer herkes asıl gerçeği biliyor ama 3 maymuna oynuyordu. Şaşkınlıktan ağızlarını bile kapatamıyorlardı.
Baykal boğazını temizleyerek "Olur mu annem? Biz sadece bu gereksiz testi yaptırdığınıza şaşırdık." dedi. Adi, pislik, şerefsiz... Ağzıma ne gelirse söylemek istiyordum. Nasıl bir insandı bu? Hiç mi korkmuyordu benim gerçekleri söyleyeceğime. Söylesem bile kimse inanmazdı ki bana... Keşke elimde bir kanıtım olsaydı...
Babaanne "Oğlum sen bilmezsin böyle işleri, bir kız namussuzsa bizim o kızla işimiz olmaz." dedikten sonra Cihat dönüp bana baktı. Yüzümdeki gülümseme soldu. Namussuz değildim ben!
Neden bu hayatta yanan hep kızlar oluyordu? İsyan etmek istemiyorum ama dayanamıyorum...
Allah'ım sen benim karşıma öyle bir işaret çıkar ki benim bir daha üzülmeme izin verme...
Kucağımda oturan Erva elini yüzüme koyarak "Ablaa tuvaletim geldii." dedi. Yüzüme koyduğu elini alıp öptüm ve elinden tutup ayağa kalktım. Cihat, Erva'nın dediğini duymuş olmalı ki "Koridorun sonunda soldaki kapı." dedi.
Başımı 'tamam' anlamında sallayıp koridora doğru ilerledik. Koridora geldiğimizde her yer Cihat'ın resimleriyle doluydu. Resimlere göz gezdirirken bir aile tablosu gözüme çarptı. Babaanne, Cihat, Baykal ve bir sürü tanımadığım insanlar...
Peki Aynur Hanım nerede? Bir onu görememiştim. Biraz daha ayrıntılı bir şekilde incelemeye başladım. Aynur Hanım ailenin uzak bir köşesinde elini önünde bağlamış öylece duruyordu. Neden onların yanında değildi?..
Ben tabloya bakarken Erva bacağımı dürtüp "Ablaa hadi gideliim." dedi. Erva'ya bakıp usulca gülümsedim. Erva'yı lavaboya götürdüğümde aklım hâlâ o tablodaydı. Aynur Hanım'ı neden dışlamışlardı ki?
Lavaboda işimiz bittiğinde salona geldik. Herkes gülüp eğleniyordu ama Aynur Hanım sadece onları izliyordu. Bu kadını neden hep dışlıyorlar? Aynı soru aklıma takılıp durmaya başlamıştı. Geldiğimizi gören babaanne "Hadi sofraya geçelim. Konuşacak daha çok şey var." dedi. Ne dediğini anlayamamıştım neyden bahsediyordu?
~ ~ ~
Yemeğe oturmuştuk. Koyu sohbet devam ediyordu. Onları hiç dinlemeyerek Erva'ya yemek yediriyordum. Annemin yine aç bıraktığına eminim...
Erva gözlerini kocaman açarak "İyi ki gelmişim ablacığım. Yokşa annem yayına kaday yemek veymeyecekti." deyince annem kısaca öksürdü ve "Kızım neden öyle diyorsun? gelmeden koca bir tabak makarna yedin ya." dedi. Erva kulağıma yaklaşarak "Hayıy abla annem yalan söylüyoy." dedi. Söylediği gibi yemek vermemişti annem...
Söz veriyorum meleğim kurtulacağız...
Babam kısa çaplı yalandan bir kahkaha atarak "Çocuk işte doymuyor." dedi ve sofrada kahkahalar atılmaya başladı. Tabii benden başka kimse anlayamazdı Erva'yı...
Babaanne gelen aşçılara bakarak "Heh halis muhlis Adana kebabımız da geldi." dedi ve ellerini 'lezzetli' dermiş gibi salladı. Çalışanlar yemeği sunduktan sonra "Başka bir isteğiniz var mı efendim?" dedi. Babaanne hepimizi uzunca süzdükten sonra "Başka bir isteğiniz varsa söyleyin, çekinmeyin." dedi. Babam serserice sırıtarak "Her şeyden fazlasıyla var daha ne olsun Zahide Hanım." dedi. 'Zahide' derken üstüne basarak söylemişti. Daha öncesinden Zehide dediği için babaanne sinirlenmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
Fiksi Remaja+18, şiddet ve argo içermektedir! Dilsiz değildir suskunluk, çok şey anlatır anlayana... Kelimelerin anlatamadıklarını haykırır aslında... Bir kaçış değildir suskunluk, bir bakıştan çok daha fazlasıdır... Sessiz çığlıkların bir adım ötesidir.. Hayat...