Nefes aldığın her an yaşadığını hissedecek misin bir yerlerde?
Kalbin parçalara ayrılacak.
Cam kırıklarına basacaksın, kanayacak.
Kanaman duracak.
Sevildiğini hissedeceksin.
Yarı yolda bırakacaklar.
Seveceksin. Gidecekler .
Parçalanacaksın,
yaşayamadığığını hissedeceksin,
hayır en çok sen yaşayacaksın .
En sonunda büyüdüğünde anlayacaksın cam kırıklarına basmamayı.
Yanlarından geçtiğin her saniye ise yer değiştirecekler, canının yanması için
her zerrene saplanmak için.
Ve bir gün akrep yelkovanla olan son dansını yaparken,
geride bırakacaksın her şeyi.
Zorunda bırakılacaksın .
Kötülerin kazandığı bir dünyada yaşayacaksın, yerin olmayacak kadar küçük kalacak kalbin .Dünyanın neresine giderseniz gidin filmler dışında iyiler hiçbir zaman kazanmaz.Kötüler iyilerin yüzüne bakarak sırıtırlar her darbede.Kötüler düştüğünde, onları ayağa kaldırmaya belki yine iyiler gelir. İyileri düşürenler ise her zaman kötüdür.
Kendi çelmelerini kendilerine takarlar, paradoksa girer, oyun bitmez.Oyun bitse bile oyunun kazananı hiçbir zaman iyiler olmaz.Gözlerimi aynaya çevirdiğimde üzerimdeki kıyafetlere son kez baktım,altıma geçirdiğim deri pantolon bacaklarımın belirli kısımlarına yapışıyor,bacaklarımın altlarına doğru bol gelmeye başlıyordu. Üzerime giydiğim askılı body vücudumu sarıyordu. Yüzümdeki siyah makyaj ortama uyuması için abartılıydı fakat kötü görünmediğini kendime inandırmıştım.
Son kez saçlarımın çıkan tellerini sprey ile sabitledikten sonra atkuyruğumu ellerimle iyice sıktım. Gecenin sonunda başımın ne kadar ağrıyacağının farkındaydım. Ama at kuyruğu için her yol mübahtır.
" İlayda hadi ama ya! Senin yüzünden gittiğimiz ilk yarışa da geç kalacağız." diyerek kapıyı yumruklamaya başladı. Ne işimiz var bizim bu yarışta, neden gidiyoruz diye 50 kere sormama rağmen asla beni umursamıyordu.
Akşamları telefonumdan izlediğim motor yarışlarının belki daha küçük çaplısını ama aynı adrenalin seviyesinde olanını izlemek için bir şans geçmişti elime. Çok istiyordum gitmek fakat bugün bunun için enerjim olmadığını biliyordum. Kayra'nın da gününü mahvetmekten korkuyordum öte yandan.Ama gelmezsem daha fazla üzüleceğini söylediği için elimden geldiğince mutlu görünmeye çalışıyordum.2 gün sonra babamın ölüm yıl dönümünün olması aklıma geldikçe, zihnim karadeliğe dönüşüyor, bütün düşüncelerimi içine hapsediyordu.
En sonunda üzerimdekiler kötü görünmediğine kendimi tamamen inandırmıştım, aslında inandırmak değil gerçekten beğenmiştim kendimi. Boyum 175 olduğu için bazen kendimi boy kompleksine sokuyordum fakat daha sonra bu kompleksten hemen hemen kendimi kurtarıyordum çünkü boyumu sevme nedenlerimden biri de çoğu kıyafeti taşıyabiliyor olmamdı. En azından Kayra buna da inandırmıştı beni.
Üç senedir tam anlamıyla yediğim ve içtiğimin ayrı gitmediği tek kişiydi. beni yargılamayacağına emin olduğum tek kişiydi belki hayatımdaki. Kardeş olsak bu kadar iyi anlaşır mıydık orası kocaman bir bilinmezlik. Çünkü kardeş olsak beni döveceğine adım kadar emindim.
Her şeyim olmuştu şu kısacık 3 senede.Kimseye düşmeyen dilim onunla beraberken sabaha kadar konuşmak için açılırdı.Sevgi karşılıklı olduğunda güzeldi.Karşılıksız ise ne sevmenin anlamı kalırdı ne de sevilmenin.
" Hala vazgeçmek için geç değil farkındasın değil mi Kayra? Evde hala mısır patlatabilirim, kız gecesi yapabiliriz. Allah aşkına bizim ne işimiz var orada ya."diyerek sitem ettiğimde dudaklarını büzerek bana baktı. Bu yarışa sadece okulda beğendiği çocuk yüzünden gittigimizi biliyordum. Beni almadan gitmesi için bir teklif sunsam da, beni zorla tuvalete kilitlemiş ve makyajımı yapana kadar çıkarmayacağını söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıvılcımdan Damlalar
Teen Fiction" Ya bir gün düştüğümde sen beni kaldırmak için yanımda olmazsan babacığım."dedi kız çocuğu babasının gözlerinin içine bakarak. Oysa adamın kafası çok başka yerlerdeydi. Korkuyordu adam,çok seviyordu kız. "Ben yanında olmadığım her an tek başına kal...