2. Bölüm

97 6 1
                                    

Nefes al.
Nefes ver.
Ciğerlerine havanın girmesine engel ol,
nefessiz yaşayamayacağını anladığın her an ise
bütün oksijeni doldur ciğerlerine.
Oksijeni umutlarınla doldur.
Gözlerini kapat,görme.
Karanlığa kalbini gömerken tekrar düşün,
tekrar,tekrar.
Umutla doldur her zerreni.
Gözlerini aç.
Nefes al.

Matem havası ne demekti tam olarak?Gözlerinizin yaşla dolması,sevginizi hatırlamak,öleni anımsamak mıydı?Gözlerimin yaşlarla dolu olması mı gerekirdi illaki?Gidenin, sesini toprağın içinden bile duyabilir miydiniz isteseydiniz?

Ölmek kolay mıydı gerçekten?Ölenle ölünmezdi fakat ölenle yaşanıyor muydu ki?3 koca sene.Yüzünü görmediğim,sesini duymadığım 3 koca sene.Sesini unutmamak için tekrar tekrar izlediğim videolarda mı atıyor kalbin artık?Atıyor mu ki kalbin artık?Atmıyor.

Geçer derlerdi,zamana bırak bu da geçer.Geçmiyordu.Sahte gözyaşlarınızla,baş sağlığı dileyip geçeceğini söylemenizle hiçbir şey değişmiyordu.

Ölenle ölünmez İlayda.
Ölenle yaşanılmaz da.
Arafta kalırsın sadece.Ne bir adım ileri ne bir adım geri.Ne ölebilirsin,ne yaşayabilirsin.

Kalbinin çarpması yaşadığın anlamına mı gelir?Hissetmek yaşadığının kanıtı mıdır ki?

Benim cennetim babamın gözlerinin içine hapsoldu.Gülümsemesinde,gamzelerinde saklandı tüm cennet.

13 Aralık.Zamanın lanetlediği gün.Babamın beni bırakışının ikinci senesi.

"Biliyorum ağlamamı istemiyorsun baba ve yine biliyorum bana ağlamayı hiç yakıştırmıyorsun."derken elimdeki resime bakıyordum,gözyaşlarım gözlerime inat akıyordu.
"ama çok özledim bilmiyor musun?Dayanamıyorum,bazen yapamayacağımı düşünüyorum.."gözlerimdeki yaşları sildikten sonra resime küçük bir öpücük kondurdum.

"sonra diyorum,İlayda baban seni böyle görse kesin kaşlarını çatardı,ağlamamanı söylerdi diyorum içimden."dediğimde hıçkırıklarıma engel olamayacağım seviyeye gelmiştim.

"Seni her şeyden çok seviyorum,nurlar içinde uyu babacım." diyerek elimdeki resmi tekrar çekmeceme koyduğumda başım dönmeye başlamıştı.

Tüm gün ifademi korumak için çaba sarf etsem de bazı zamanlarda sadece ağlamak geliyordu içimden.En çok da babam için ağlamak istiyordum.Kayra bugün babamın ölüm yıldönümünü olduğunu bilmiyordu çünkü söylememiştim.Birilerinin tesellisini almak bazı zamanlarda daha çok kötüleştiriyordu her şeyi.

Soğuk suyu yüzüme çarptığımda kapının kapanma sesi geldi.Kayra gelmişti.Birkaç kere daha yüzümü yıkamıştım.Suyun soğuğu etki etmeyene kadar tekrar tekrar yıkadım yüzümü.Ağlamayacaktım daha fazla.İnanıyordum bir yerlerde olduğuna,kızmasın bana,üzülmesin diye ağlamayacaktım daha fazla.

Tuvaletteki çekmecelerden birinden bir kapatıcı bulduktan sonra göz altıma ve burnuma dağıttım.Kızarıklıklar ağladığımı hemen ele verir daha sonra bitmek bilmez bir sorguya çekilirdim.Gerçekten şu an ihtiyacım olan şey kesinlikle bir sorgu değildi.

Yüzüme baktığımda kızarıklıkların artık belli olmadığından emin olarak tuvaletten çıktım,üzerimdeki pjamalardan kurtulup siyah bir eşofman ve beyaz bir sweat giydikten sonra salondaki L koltuğun bir köşesine oturdum.

Kayra mutfakta bir şeyler yapıyordu.Market alışverişini bugün yapabileceğini söyleyerek evden çıkmıştı.Biliyordu bir şeyler olduğunu,tek başıma kalmak istediğimi sanki söylemeden anlamıştı da o yüzden gitmişti.Hiçbir şey sormayacağını biliyordum.Ben anlatmadan sormazdı o.Çünkü o da bilirdi ki ben de ondan saklamazdım hiçbir şeyimi.

Kıvılcımdan DamlalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin