5.BÖLÜM

385 34 0
                                    

Aşk, bazen gitmekle kalmak arasında verdiğin en büyük savaştır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşk, bazen gitmekle kalmak arasında verdiğin en büyük savaştır. -Nazım Hikmet Ran-

Elini uzattı "Benimle gelebilirsin Liya, sorunsuz bir şekilde buradan çıkabiliriz. Tabii hala ait olmadığını düşündüğün yerde kalmak istemiyorsan" dedi.

Uzunca bir süre eline baktım. Kalbim kırıktı ama aptal bir aşıktı. Aktan'sız yapamayacağımı haykırıyordu.

Mantığım ise artık son noktaya geldiğimi söylüyordu.

Gitmem ona ihanet etmem demek miydi?

"Yapamam" dedim.

Gidemezdim, yapamazdım, o kadar güçlü değildim. Arkamı döndüm ve bir kez daha kalbime yenik düşmüştüm.

Bir adım atmadan kolumdan tutup durdurdu. Ona doğru yavaşça döndüğümde "Aktan suçlu" dedi.

Aktan'ın dedesi tehlikeli işlerdeydi. Bunu çocukken fark etmiştim bu işlerin Aktan'a kaldığı günü de biliyordum. Elinden tutmuştuk, kötü değildi Aktan. Olamazdı.

Belki de bu aralar düşmüştü. Gidemezdim ki elini tutmayı bırakamazdım.

"Ne kadarını biliyorsun?" derken benden uzaklaşmıştı ve düşünüyor gibiydi "Mesela nişanlının mafya olduğunu biliyor musun?"

Yüz ifademden her şeyi okuyordu. Sabit olmaya çalışmam bile her şeyi belli ediyordu.

"Peki bu adam ne mafyası?" derken yüzüme bakıyordu.

Bilmiyordum. Hiç sorgulamamıştım ama karanlık ve kötü işler deyip geçemeyecek kadar büyümüştüm.

"Yani sen şimdi nişanlının silahlarla oynadığını bilmiyorsun. Ne kadar tehlikeli insanlara ulaştırıp aldığı canlardan haberin yok"

Saçmalıyordu.

Holdingler vardı. İş alma, arsa, proje işlerinde karanlık bir tarafta olmalıydı. Ya da ben kendimi kandırmaya çalışıyordum çünkü eve kaç gece üstü kan içinde geldiğini hatırlıyorum.

"Değil, Aktan suçlu değil. Sen tanımıyorsun onu" dedim.

Yanlış yapmıştım. Bu adamla hiç konuşmamalıydım. Gitmeyi hiç düşünmemeliydim. Aktanla tekrar tekrar konuşmayı denemeliydim. Belki şu an ben çok bencildim, bana ihtiyacı vardı. Yine elinden tutmalıydım.

"Sen tanıyor musun?" dedi. Acıma tuz basmıştı. "Tanıdığın adamsa niye acı çekiyorsun? İnsan bazen en büyük haksızlığı kendine yapar Liya." dedi ve avucumun içine bir kağıt bıraktı "Şansın var artık bir şeylerin farkındasın"

Etrafı kolaçan etti ve ilerlemeye başladı.

Ben ne yapacaktım?

Kalbim ve mantığım o kadar büyük bir savaş içindeydi ki ben bu savaşı taşıyamıyordum.

BİR YANLIŞ BİN KASVET +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin