Merhaba Anne..?

3.7K 80 7
                                    

Ellerim titrerken kapıyı tıklayıp açılmasını bekledim. Büyük kapı aralanırken hizmetçi Gonca Abla kenara çekilip beni içeri buyur etti. Bakışlarında, Gaza Abi'nin aksine herhangi bir öfke veya hayal kırıklığı yoktu. Aksine şefkatli bakıyordu, belki de olanlardan haberi yoktu diye düşündüm. Yine de tavrını görmek bir nebze içimi rahatlatmıştı.

"Gel kuzum, Leyla Hanımlar da seni bekliyordu." Gülümseyerek içeri girdiğimde dudağımdaki gülümsemenin solması, evdeki ölüm sessizliği sayesinde çok geç olmadı.

Mutfaktaki aşçı Ayşe Abla ve Fatih Ağabey'e göz ucuyla baktım, işleriyle ilgilenirken hararetli bir şekilde kısık sesle konuşuyorlardı. Tereddütle salona girdiğimde annemle babamı camın kenarında sessizce otururken gördüm.

"Merhaba anne..." dedim anneme doğru. "Ve merhaba baba." Elimi kaldırıp hafifçe gülümsesem de sert bakışları yumuşamadı.

"Hoş geldin diyemeyeceğiz," dedi babam otoriter bir sesle. Babam her zaman daha yumuşaktı, annem ise daha otoriter. Ama sanırım biricik kızlarının Alaskalar'ın tek varisiyle manşet olması babama dokunmuştu, şu an bana alev saçan gözlerle bakıyordu.

"Haklısınız," dedim çantamı kenara bırakıp. "Oturabilir miyim?"

"Geç şöyle," dedi annem karşısını işaret ederek. Derince yutkunarak karşılarına oturdum.

"Ne yaptığını sanıyordun Leyal?" Konuşan yine babamdı.

"Haklısınız... Ben sadece-"

"Haklı olmak istemiyoruz küçük hanım," diye devam etti. "Bu haberleri görmemiş olmayı isterdik."

"Ama bab-"

"Aması yok Leyal! Senin özel hayatına hiçbir zaman müdahale etmedik, ipler senin elinde olunca hoş şeylerin olmadığını da bu sayede deneyimlemiş olduk!" Sesi yükseldikçe gözlerim doluyordu.

"Ben, özür dilerim..."

"Bu hiçbir şeyi değiştirmez Leyal." Hâlâ sertti. "Şirketimizin baş düşmanının tek varisiyle düşüp kalkmanın açıklamasını yapamadığın sürece, ve görüyorum ki yapamayacaksın, söylediklerin hiçbir şeyi değiştirmez."

"Üzgünüm." dedim sadece başımı öne eğip. Ufak bir damlanın yanağımdan süzüldüğünü hissettim.

"Bu yaptığın kabul edilemezdi, Leyal." dedi annem müdahil olarak. "Şirketin adını kirletmekle kalmadın, bizim sana güvenimizi de sarstın."

"Anne böyle söylemeyin-"

"Doğrular bunlar küçük hanım." dedi babam taviz vermeyerek. "Bu yüzden seni beklerken annenle bir karar aldık."

"Ne?" dedim gerginliği bütün damarlarımda hissederken.

"İngiltere'ye gidiyorsun, yüksek lisans yapmaya."

"Baba hayır!" dedim yalvaran bir tonda. Gözlerim hızla tekrar doldu ve yaşlar teker teker dökülmeye başladı.

"İtiraz kabul etmiyorum. 2 ay sonra başlayacak güz dönemine London Schools of Econ'a kaydın yapıldı, ev tutuldu bile. Bu süreçte düşünmek için bol bol zamanın olur. Odana çıkabilirsin."

Çantamı alarak gözyaşları içinde odama çıktım. Ben ülkemi de, evimi de, çevremi de çok seviyordum... Yurt dışı benim sadece turist olarak gitmek isteyeceğim bir yerdi, yaşayacağım değil! Şimdiyse kendi ailem beni fikrimi dahi almadan ülkemden, evimden, kendilerinden uzaklaştırıyordu.

Yatağa kendimi bıraktığımda hıçkırarak ağlamaya başladım, yapacak bir şeyim yoktu... Babam bir şey isterse yapardı ve bu konuda taviz vermeyeceği yeterince netti.

BİZİM GİZLİ AŞKIMIZ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin