[-46-]

4K 329 46
                                    

"Sonra ben de olay uzamasın diye eve döndüm." Dedim bir yandan tavanı izleyip, bir yandan da sweatshirtümün ipinin ucunu dişlerimin arasında ısırırken.

"İyi yapmışsın abi. Hem Emre'yi bilmiyor musun, yarın gelir vazgeçtim gitme der. Bipolar olduğunu unuttun mu." Dedi Mert hattın diğer ucunda.

"Oğlum evet de ne bileyim... baya ciddiydi."

"Merak etme en fazla bir gün sonra kararını değiştirir o."

"Umarım.." diye mırıldandım. "Hem Emre git dedi diye gidecek halim yok ya. Ne işim var tanımadığım yerde."

"Kanka sen de enayi misin amına koyayım? Abi git orada hem oku, hem gençliğini yaşa. Sonra buraya dönüp dolarları yersin." Gözlerimi devirdim.

"Hamza gibi konuştun."

"Haklıyım ama, elindeki fırsatı kaçırıyorsun."

"Değilsin, sus." O da git diyordu Emre gibi.

"Ben şeyi merak ediyorum..." dedi Mert daha fazla üstüme gitmeyerek. "Annen seni zamanında yurda bırakacakmış.  Şimdi onunla Amerika'ya gidersen bu yüzsüzlük olmaz mı? Emre ve teyzem olmasaydı giderdim diyorsun, annene kinlenmedin mi hiç?"

Dudaklarımız büzülürken düşündüm biraz. Açıkçası annemin beni zamanında bırakmış olması pek sikimde değildi. Zaten aşırı kinci bir insan değildim. Ayrıca annem beni bırakmasaydı dünyanın en mükemmel kadını olan teyzemle kalamayacaktım, ya da Emre'yle tanışamayacaktım. Bunlar elbet ki annem sayesinde olmamıştı. Yine de anneme kin tutmamıştım, sadece onu pek tanımadığım için çok yanında kalmak istemiyordum. Yoksa beni bıraktığı için kin tutmuşluğum yok. Annem hayatımda çok önemli bir yerde olmadığı içinde olabilirdi bu. Hiçbir zaman anneme büyük bir sevgi oluşmamıştı içimde. Çoğu kişinin annesine beslediği o yoğun sevgiyi hissetmiyordum.

"Kanka siklemiyorum açıkçası. Pek önemli değil benim için."

Mert 'hmm' diye bir ses çıkardı beni dinlerken. "Emre'ye duygularını söylediğin zaman sana vurmuştu, sen de kaç gün onu zorbalamıştın. Niye yine öyle yapmıyorsun?" Dedi kafası karışmış bir halde. Zorbalamak biraz yanlış olmuştu sanki.

"Oğlum aynı şey mi? Ben annemi doğru düzgün görmemişim şu zamana kadar. Çok önemli bir yeri yok ben de. Ama  Emre öyle mi. Bana öyle davranınca çok kötü olmuştum amına koyayım. Kusura bakma ama köpek gibi sevdiğin insanın sana vurması da koyuyor biraz." Dedim haklı olduğumu ima ederek.

Mert güldü. "Abi o zaman çok iyiydiniz ya. Prime döneminizdi." Dedi ve kahkaha attı.

"Ha ha ha," dedim yalandan bir gülmeyle. "İkimizinde ebesi sikilmişti o zamanlar."

Mert'in birden gülüşü soldu. "Ediz yavşağı da sana yürüyordu değil mi..." Önceden bunu umursamayacak olsa bile şu an Ediz'e duyguları olduğu belli olduğu için bunu umursaması normaldi.

"Of ergen ergen işlerdi ya, siktir et. Bitti geçti." Dedim konuyu dağıtmaya çalışarak. Bundan bahsetmek garip ve rahatsız ediciydi.

Odamın kapısı tıklatılıp aralanınca gözlerimi oraya çevirdim. Teyzem gülümseyerek başını eğdi ve "Geleyim mi?" Dedi.

"Gel gel." Dedim ve yerimde doğruldum. "Kanka ben seni sonra ararım."

"Tamam, iyi geceler. Sen de çok düşünme ha." Dediğinde görmese bile başımı salladım.

"Sana da bol gamzeli iyi geceler." Dediğimde afallayarak birkaç şey dedi ama onu umursamadan telefonu kapattım.

"Gamze kim?" Dedi teyzem yanıma oturup.

"Mert'in manitasının gamzeleri var." Diyerek açıkladığımda teyzem kaşlarını kaldırarak güldü.

"Ediz miydi neydi, o çocuk mu?" Ona sürekli olanları anlattığım için tanıyordu. Başımı salladığımda şaşırmış gibi oldu. "Mert'le o çocuk çok zıt değil mi?"

"Öyle ama emin ol Mert ona uyum sağlıyordur."

Elimi atıp teyzemin kahverengi saçlarına dokundum ve bozulan kısmı düzelttim. Benim de saçlarım teyzem ve annem gibi açık kahverengiydi. Birbirlerine çok benziyorlardı renk tonları, hatta aynı bile diyebilirdim.

"Bebeğim," dediğinde tekrardan gözlerine baktım. "Ben ablamla konuştum. Eğer gitmek istemezsen çok ısrar etmemesi konusunda, ama inat etmiş resmen. Çok istiyor rahat bir geleceğinin olmasını."

Ofladım. "Teyze güzel gelecek sadece okulla mı oluyor Allah aşkına." Dedim yakınarak ve gözlerimi odama çevirdim.

Teyzem elini saçlarıma koydu ve okşadı. "Olmuyor elbet, ama faydası çok oğlum."

Hitap şekliyle gözlerimi ona çevirdim tekrardan. Annemden çok teyzemin bana oğlum demesi hoşuma gidiyordu.

"Ben sana asla git demiyorum, sadece..." Durdu. Gözleri yere kilitlenirken cümlelerini toparlayamıyor gibiydi. "Belki oraya gidersen iyi bir şans geçer eline?" Gözlerim büyüdü. "Denemiş olursun, baktın olmuyor, mutlu değilsin. İlk bilette dönersin buraya."

Dudaklarım bükülürken "Gideyim mi?" Diye zorlukla konuştum. Teyzemin istemediğimi bildiği halde böyle demesi kalbime bir sızı vermişti.

"Git demiyorum," diyerek aceleyle tekrarladı az önceki cümlesini. "İstemezsen denemek için bile gitmezsin. Biliyorum, Emre'yi bırakıp gitmek zor olur, anlıyorum seni. Ama ablamın senin için seçtiği okulu gördüm, çok güzel ve buradakilerden çok daha iyi. Ben de üniversite okudum ve ne kadar zor olduğunu kendim gördüm. Senin de zorlanmanı istemiyorum." 

"Zorlanmam ki..." dedim onu ikna etmek ister gibi. "Sen varsın yanımda, Emre var." Yutkundum. "Güçlüyümdür hem ben, okul mu zorlayacak beni."

Teyzem gözlerime gizlemeye çalıştığı bir üzüntüyle bakıyordu. "Yavrum ben her zaman yanındayım, sen ablamla gitsen bile yanındayım." Bu cümlesi kalbimdeki sızının artmasına sebep oldu. "O yüzden sakın orada yalnız kalırım düşüncesine kapılma. Hem emin ol Emre de benim gibi düşünüyordur." Ona Emre'nin verdiği tepkiyi özet geçerek anlatmıştım.

Gözlerim önüme dönerken teyzem saçlarımı okşadı biraz daha. "Benim içinde bunları söylemek kolay değil. Ama mantıklı düşününce bu senin için daha iyi olur. Yoksa ben hiç benden, sevgilinden ayrı durmanı ister miyim."

Sızlayan burnumu çektim bir kere. "Sen düşün bunu tamam mı?" Diyerek saçlarımı öptü. "İyi geceler." Karşılık vermemiştim. Teyzem birkaç saniye beni izleyip odadan çıktı.

Dizlerimi kendime çekip kollarını üzerime koydum. Burnumu çektim dolan gözlerimi yatağımın örtülerinden ayırmadan.

Neden herkes bana aynı şeyi diyordu? Ben defalarca gitmek istemediğimi söylemiştim, niye üzerime geliyorlardı?

Ben tanımadığım bir kadınla, tanımadığım bir ülkeye gitmek istemiyordum. Burada sevdiklerim vardı.

Annemin yıllar önce beni bırakıp gitmesini umursamazken teyzemin sadece 'benim iyiliğim için' yaptığı bir git imasıyla gözlerim dolmuştu.

Benim bu hayatta teyzem ve Emre'den başka kimim vardı ki. Teyzem benim yanında büyüdüğüm kadın, Emre de yanında yaşlanmak istediğim adamdı.
Ama şu an ikisi de benim gitmemi istiyordu. Benim iyiliğim için.

Eğer aynı durum Emre için olsa ben gitsin istemezdim. Hele ki kendisi gitmek istemediğini söylerse.

Eminki Emre de gitmemi istemiyordu. Fakat engel olmuyordu, bir gitme bile demiyordu.

Dolan gözlerimden yanaklarıma yaşlar akarken gözlerimi kollarıma gömdüm. "Gitmek istemiyorum ben." Diye kendi kendime mırıldandım. Aynı şeyleri daha öncede demiş olmama rağmen şu anda da sesimi duysunlar istiyordum. Gitmek istemediğimi tekrardan duysunlar.

Emre'yle dünden beri konuşmamıştık. O da gitmemi istiyordu. Bu yüzden mi aramamıştı beni hiç? Zaten gideceğim için mi?

Gözlerimden yaşlar akarken kendimi çok çaresiz hissediyordum.

***

Bir bölüm sonra final.

SAPIK -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin