17

53 10 0
                                    

Allah rızası için satır arası yorumlarınızı benden esirgemeyin. (Not: Dilenci değilim.)

Keyifli okumalar!

"Ayaz? Doğru mu bu?"

Mete'nin sorusu ile bakışlarımı Ayaz'a sabitledim. Doğruydu, bakışlarından anlardım.

"Neden?" diye mırıldandım.

Ayaz bakışlarını bana çevirdi.

"Ben sadece..."

Sözünü kesen şey Berk'in o iğrenç sesi oldu.

"Dur dur, ben anlatayım. Çok zevkli bir hikaye bu."

Sinirle ona döndüm.

"Yeter! Sus artık siktir git şuradan!"

Söylediklerimden sonra kocaman bir kahkaha patlattı.

Kahkahasına sıçtığım.

"Ne oldu bir yıkıldınız sanki?" dedi keyifle.

Bu sefer Ayaz araya girdi. Ben Ayaz'a güveniyordum. Eminim, önemli bir sebebi vardır onun.

"Gereksiz seslerin olmadığı bir yere gidelim ve yalnız konuşalım. Her şeyi anlatacağım."

Onu başımızla onayladık ve Berk sanki orada değilmişçesine yüzüne bile bakmadan arkamızı dönüp yürümeye başladık.

Nereye gideceğimizi konuşmamıştık ama üçümüz de biliyorduk. Bizim yerimize gidiyorduk.

Nehirin kenarında, ormanlık bir alanda olan ağaç evimize varmıştık. Yol boyunca kimse konuşmamıştı. Şimdi ise ağaç evin minik puflarında oturuyorduk.

Hepimizin pufunun rengi farklıydı. Benimki mavi bir puftu. Küçükken Ayaz ve Mete mavi rengin beni yansıttığını söyleyerek seçmişti. Ayaz'ın pufu ise kırmızıydı onu da Mete ve ben seçmiştik. Mete'nin pufu ise sarıydı, Ayaz ile birlikte seçmiştik.

Bu puflarda oturmak bizi geçmişe sürüklüyor ve sessizlik uzuyordu. Ben de bu sessizlikten sıkılarak sessizliği bozdum.

"Evet, seni dinliyoruz Ayaz?"

Ayaz derin bir nefes aldı. Anlatmak istemiyor gibiydi. Başka bir durum olsa bunu fark ettiğimde anlatmasına engel olurdum fakat şuan bunu yapmayacaktım. O da bunun farkındaydı.

"Bir yıl önce, Mart'ın on ikisinde yine çok işkence çektiğim bir gündü. Artık bedenim o kadar kötü bir haldeydi ki yürümeye bile mecalim yoktu."

Bir nefes bıraktığı sırada yüzünde buruk bir tebessüm belirdi.

"Bir kız vardı o zamanlar yan odamda kalan. Benim halimi görmüştü ve acımıştı bana sanırım."

Sesi titremeye başladı gözleri doldu ama yüzündeki buruk tebessüm hâlâ yerindeydi.

"Yanıma geldi konuştu benimle, uzun uzun konuştu. Yıllar sonra ilk defa o kadar uzun konuşmuştum. Normalde söylediğim birkaç kelime olurdu, onlar da acıdan kurtulmak için olan yalvarışlarım."

İkimizde çıt çıkarmadan Ayaz'ı dinliyorduk.

"O kız bana yardım edebileceğini söyledi. Öyle büyük bir inançla baktı ki bana, aylar önce yitirdiğim umudum tekrar gün yüzüne çıktı. İnandım ona, beni kurtaracağına inandım."

Alaylı fakat bir o kadar da acılı bir kahkaha döküldü dudaklarından.

Kahkahasını özlemiştim, ama böylesi acı veriyordu.

Yeni Bir BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin