Efruz o akşam belki canına kıymamıştı ama canı kadar sevdiği saçlarına kıymıştı. Belli belirsiz kesilmiş saçları ile yerde dizlerini kendine çekmiş, ileri geri sallanan bir Efruz vardı. Her yere o narin yumuşacık saçları dökülmüştü. Bazen kendine kıyamayanlar saçlarına kıyarmış. Efruz da tam olarak bunu yapmıştı. O adamın dokunduğu saçları kesmişti, kendine değil de saçlarına kıymıştı.
Toprak Efruz ’un yanına yaklaşmaya başlayınca, Efruz elleri ile ‘dur’ işareti yapmıştı. Toprak ise olduğu yerde dursa bile gelmek için gözleriyle yalvarıyordu. Efruz’ un söylediği bir cümle ise Toprağın kalbindeki boşluğu daha da derinleştirmişti. “ O adamın dokunduğu saçlara basma.” Bunu söylerken gözyaşları süzülüyordu yanaklarından. Toprak umursamayıp yaklaştı, işte o zaman her şeyin ipi koptu.
“GELME DEDİM TOPRAK, BASMA DİYORUM DUYMUYOR MUSUN BENİ, GELME DİYORUM SANA GELME.” Toprak bunların hiçbirini umursamayıp Efruz ’un yanına çöktü. O narin, yaralarla dolu bedeni kendine çekip, kollarıyla sarıp sarmaladı. Efruz ’un ise bu sarılmayla ağlaması, haykırışlara dönüştü. Hıçkırıkları arasından zoraki konuştu.
“ Toprak, dokundu bana, yine bana dokundu. Neden gelmedin, neden korumadın beni, neden o adamın ellerinden kurtarmadın beni. Neden yetişemedin Toprak, neden yine geç kaldın. Bana yine neden geç kaldın Toprak.” Bu cümleleri söylerken, yumruk yapmış olduğu ellerini Toprağın omzuna vuruyordu. Toprak ise onunla birlikte gözyaşlarını döküyordu. Sadece Toprak değil herkes Efruz’ la birlikte ağlıyordu. En sonunda Efruz toprağın gözlerine bakıp bir iki cümle söyledi.
“ Senin dokunduğun saçlara dokundu Toprak. Senin elinin değdiği saçlarıma değdi elleri.” Yerdeki saçları avucuna aldı ve toprağa doğru tuttu ellerini ve devam etti. “ Ellerin onun eline değsin istemedim, ondan kestim saçlarımı. Onun dokunduğu saçlarıma dokun istemedim. Benim ellerim kirlendi seninki temiz kalsın istedim. “Cümlelerine bir kaç tane daha ekledi. ”Önceden geç kaldın diye özür dilemiştin, yine geç kaldın Toprak. Bu sefer gerçekten çok geç kaldın.”
Son kez göz göze geldiler. Efruz’ un gözleri acı çektiğini belirtircesine haykırıyordu. Efruz ’un söylediği son cümleleri ise, herkesin kalbine bıçak gibi saplandı. Toprağın kollarında bayılmadan önceki son sözleri ise bunlar oldu.
“ Ben babama Toprak gelir dedim, o beni korur o bana inanır dedim. Bekledim Toprak, gelmeni bekledim, inanmanı bekledim. Ama sen gelmedin Toprak. Sen o adamı haklı çıkardın, sen beni orda bıraktın.”
°°°
Toprak Efruz’u yerine yatırdıktan sonra, son kez bakmıştı o yaralı kıza. Yetişemediği kıza bir daha uzun uzun bakmıştı. En son ise nefesi bedenine yetmeyince, arkasındaki seslere aldırış etmeden attı kendini sokaklara. Toprak için zaman kavramı artık yok olmuştu. O sözlerden sonra yaşamak onun için bir acıydı. Geç kalmıştı, doğru söylüyordu yine geç kalmıştı. Yaralarını sarmak için söz verdiği kızın yeni yaralarına bile yetişememişti. Saatlerce dolu gözlerle gezindi sokaklarda, sığamadı hiçbir yere.Onun yaralarını saracağına söz vermişti. Yeni yaralar açacağını bilmeden. Toprak en sonunda kendini bir denizin kenarında dizlerinin üzerinde buldu. Boğazında bir düğüm vardı, içinde ruhu parçalanıyordu. İçindeki çığlıkları dışarı vurmak istedi. Özür dilemek istedi, af dilemek istedi.
“Özür dilerim Efruz, özür dilerim yine yetişemedim, özür dilerim o adamı haklı çıkardım. Özür dilerim, yaralarını yine saramadım. Sana layık olamadığım için özür dilerim. Senin kadar masum olamadığım için özür dilerim. Özür dilerim beni beklediğin ve gelmediğim her dakika, her umut için özür dilerim. Affetme beni Efruz ben kendimi affedemiyorum. Sende beni sakın affetme”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENİKS
Misterio / Suspenso"Merhaba! Ben çağla, hayatı bir doğum günü gecesi durmuş, 19 yaşında bir kız. Hayatının çoğu bölümünde sevgisizlikle savaşan, hayatını güzelleştirmeye çabalayan genç bir kız. Babası tarafından genç yaşında ruhunu kaybeden, ruhundaki derin yaraları h...