Merhaba. Ben Çağla Acar, 20 Şubat’a kadar hayatı tozpembe yaşayan 19 yaşında bir genç kız. Hayalleri olan, umutları olan, en çok da babası olan bir kızdım ben. Doğum günü hediyem bir beden, pastam ise kanlı bir yatak oluvermişti. Doğduğum gün ölmüştüm, annem bile durdurmak istememişti. Küçük bedenimin o yataktaki haykırışları arasında hayatın pembeliğinin bir yalan olduğunu öğrenmiştim. Ne acı değil mi? Normalde başka kızların babaları kızlarını kötülüklerden korur, ben neden babamı kendimden korumak zorunda kalmıştım.Günlük tutmaya aşık bir kızın, günlüğünden son sayfa okudunuz, ruhunu henüz kaybetmemiş, hayalleri olan, dudaklarından gülümsemesi bir an bile eksik olmayan o kızın günlüğünü...
-1 Ay Önce-
“Babamm, günaydınnn.”
Çağla koşarak her gün yaptığı gibi babasının sırtına atladı, babası yine sabah ona kahvaltı hazırlamıştı.
“Benim güzel prensesim uyanmış mı ? Günaydın meleğim.”
“Prensim bana yine ne hazırlıyormuş.”
“Krep hazırlıyorum babacım sen çok seversin”
Her gün yaptıkları gibi şarkı açıp bağıra bağıra söylediler, yine bütün aile o sofrada toplanmış kahkahalarla kahvaltı ediyordu. Kahkahalar bir anda babasının telefonuna gelen mesajla durmuştu. “Evet canım ailem size güzel bir haberim var, bütün eksikler tamamlandı, İspanya’ya gidiyorum.”
Bu haber onların bir aydır beklediği haberdi, babası şirket kurmak istiyordu ama eksikler vardı onlar tamamlanmıştı, ortağıyla her şeyi konuşup anlaşmışlardı. Sıra Çağla için veda vaktiydi, Çağla babasına çok düşkün bir kız çocuğuydu gerçi her kız babasına düşkündü ama Çağla babası için ölürdü bile.
Günler haftaları kovaladı hazırlıklar devam etti, ve işte o gün geldi, babasının gideceği gün. Çağla yine gözleri dolu dôlu bakıyordu babasına, bu zamana kadar hiç ayrılmamıştı ki babasından. Çağla son kez içten bir şekilde sarıldı babasına o kadar içten sarıldı ki sanki bir daha babası gelmeyecek gibi. Gözyaşları arasında zorla konuştu Çağla.
“Babacım sakın üşütme tamam mı ?”
“Bide kendini çok yorma, üzme de. Gözün arkada kalmasın biz hep iyi olacağız.”
Son kez bütün aile sarıldı ve gözleri dolu dôlu eve döndüler. Evde koca bir boşluk vardı, Çağla için evin neşesi babasıydı sadece evin değil hayatındaki en büyük neşe kaynağı babasıydı.
Günler haftaları haftalar ayları kovaladı her şey çok güzel ilerliyordu, herkes mutlu mesut hayatına devam ederken bir gün babası, her şeyden çok sevdiği kızını bile tersler olmuştu.
Annesi bile babasından boşanacak hale gelmişti, sanki babası o eskiden aşık olduğu ilk aşkı değilmiş gibiydi, farklı bir adam olmuştu . Artık meleğim demiyordu ismiyle sesleniyordu. Artık telefonları ilk çalışta açan meleğim diyen bir babası yoktu onun yerine belki iki üç gün sonra aramalarına dönen, açınca ise “ ne var ? Yine ne istiyorsun ? “Diyen bir babaya sahip olmuştu, bir gariplik vardı, hissetmişti Çağla ama anlamlandıramadı, babasını bu denli değiştiren şey neydi ki. Günler geçti boşanma günü geldi annesi çok kararlıydı, o gün o odada ne öğrendi bilmiyordu ama annesinin o dağlar kadar olan aşkını bir anda söndürmeye yetmişti .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENİKS
Gizem / Gerilim"Merhaba! Ben çağla, hayatı bir doğum günü gecesi durmuş, 19 yaşında bir kız. Hayatının çoğu bölümünde sevgisizlikle savaşan, hayatını güzelleştirmeye çabalayan genç bir kız. Babası tarafından genç yaşında ruhunu kaybeden, ruhundaki derin yaraları h...