8. Bölüm: Kabuk Bağlamaz Yaralar

104 12 25
                                    

Efruz yataktan kan, ter içinde sıçrayarak uyanmıştı. Yanında onunla birlikte hemen gözlerini açan, elini tutan bir Toprak görmesiyle içi biraz daha rahatladı. Demek ki gördüğü her şey rüyadan ibaretti. Demek ki Toprak ona 'git' dememişti, Toprak onu bırakmamıştı.

Kalktığımda başta neler olduğunu anlamlandıramamıştım. Her şey rüyadan mı ibaretti yani, Toprak git dememiş miydi ona, bırakmamış mıydı onu. Rüya ve gerçeklik algımı kaybetmiş, hatta birbirine karıştırmıştım. Toprak bana mahcup gözlerle bakıyordu, neden böyle baktığını da anlamadım. Sonra izin isteyip yatağın ucuna oturdu. Ben neler olduğunu anlatmasını istediğimde çok şaşırmıştım. O sözcükleri ben nasıl ona söylerdim. Anlattığına göre, ben onu geç kalmakla suçlamıştım, ona babamı haklı çıkardığını söylemiştim.

Ben hayal meyal hatırlıyordum, net değildi bazı şeyler. Bir şey çok dikkatimi çekmişti, Toprak bunları anlatırken, ellerini sürekli gizleme peşindeydi. En sonunda dayanamadım ve sormaya karar verdim. " Sürekli neden elini gizliyorsun, bir şey mi oldu ?" Hala elini gizlemeye devam etti ve gözlerini kaçırarak cevap verdi. " Bir şey gizlemiyorum Efruz, ellerim üşüdü biraz ondan yani, yoksa başka bir şey yok." Gözlerini hala kaçırıyordu, inanmadım. Az zaman geçirmiş olsak bile birbirimizi yeteri kadar tanıyorduk.

Utanarak, biraz da korkarak biraz yanına yaklaştım. O ise ne olduğunu anlamadığı için direk gözlerime bakmıştı. O an gördüm gözündeki çaresizliği, yalan söylüyordu doğru hissetmiştim. Elimi uzattığım an ne olduğunu anlamadı, ben ise ne yaptığımı. Neden böyle yapıyordum bilmiyordum, iç güdüsel hareket ediyordum. Ellerine dokundum, ellerim titriyordu. Avucumun içine aldığımda elimi, yaralarını gördüm. Bu bana bir yerden tanıdık gelmişti, dejavu yaşıyordum sanki. "Neden yaptın bunu kendine Toprak ?"

Bu sefer rüyada mıyım yoksa gerçek mi anlamıyordum. Toprak ise başı eğik bir şekilde konuşmaya başladı. " Efruz, ben özür dilerim sana yetişemediğim için, özür dilerim o adamı haklı çıkardığım için. Seni koruyamadım, sana yetişemedim. Belkide ben senin sandığın kadar..." Bu söylediği cümle çok tanıdıktı, gördüğüm rüya gerçek oluyordu. Bir hışımla kalktım ayağı, sesim biraz sert ve sesli çıkmaktı.

" HAYIR" istemeden geri geri gidiyordum. Elimde olmadan korkuyordum." HAYIR, BİTİRME O CÜMLEYİ, BEN BİLİYORUM GÖRDÜM, SÖYLEME DİNLEMİYORUM SENİ" Kulaklarımı kapatarak aşağı doğru inmeye başladım, bir yandan istemeden kelimeleri tekrarlıyordum. Sanki kendime kanıtlamak istercesine.
"HAYIR, HAYIR, DİNLEMİYORUM,DİNLEMİCEM, İSTEMİYORUM"

Ben bu şekilde merdivenlerden inince, ev haklı da normal olarak ayaklandı. Ben hala gözlerim yaşlı kulaklarımı kapatıyordum. Asya abla geldi yanıma, nazik bir biçimde kulaklarımı kapattığım elleri indirdi." Ne oldu kızım, anlatmak ister misin ?" Ben bu soru karşısında çenemin titremesini daha da tutamadım, sonrasında bir hıçkırık çıktı dudaklarımdan. Zor olsa da konuşmaya çalıştım. Rüyanın gerçek olma olasılığı beni çok korkutuyordu. Neden korkuyordum bu kadar bilmiyordum ama korkuyordum.

Bana 'git' demesinden korkuyordum." Toprak, bana istersen gidebilirsin diyecek, beni istemiyor artık." Sözüm bittiği zaman Toprağın yüzüne baktım, o ise şaşırmış bir şekilde bana baktı. Annesi ise sinirlendi ve Toprağa sesini yükseltti.
" Ben yaşadığım sürece bu kız bu evden asla gitmeyecek, duydun mu beni Toprak." Sonrasında Elvan çok sinirlendi, nerden anladım çünkü Atlas kolunu tutuyordu. Yine de dayanamamış ki elvan atladı." Bana bak Toprak, sen benim kardeşimi bu evden kovamazsın. Hem onun arkasında ben varım gerekirse ben bakarım kardeşime. " Hepsi de onaylar biçimde 'biz bakarız' dediler.

Toprak istemeden sesini yükseltmiş ve sinirlenmişti. " Ya siz anlamıyor musunuz, ben bir şey demedim diyorum. " Sonra bana dönüp, yaklaşmaya başladı ve devam etti. " Efruz ben sana öyle bir şey dedim mi ? Ya onu bırak ben sana öyle bir şey der miyim ? Sen bunu nasıl düşünürsün anlamıyorum ben." Ben ise titreyen sesimle konuştum. " Rüyamda demişti, gerçekten de aynı cümleleri söylüyordu bana." Diyeceksin ama biliyorum, aynı cümleleri kurdun. İstersen gidebilirsin dedin bana, aynı cümleleri kurdun.

FENİKSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin