Yatakta doğrulduğumda Barış'ın yanımda olmadığını gördüm hemencecik üzerimi giyinip, aşağıya indim. Barış'ın mutfaktan sesi geliyordu.
Bana gülümseyerek baktı,
"Sana krep hazırlıyorum, güzelim! "
"Neden? "
"Akşam için daha enerjik ol diye, seni ben doyuracam bugün! "
Gülerek sırtına şakayla vurdum.
Ellerimden tutup, yanına çekti beni."Piraye, ölmek üzereyim. "
Elini kalbine götürürken sızlandı.
"Ne oldu, iyi misin? "
"Kalbimin yara almasının sebebi sensin. " diyince kusar gibi yaptım.
"Iyy, şu koskoca bir yıl geçti,mizah seviyen yine düşmüş! "
"Ama bak bu olmadı, yavrum ben gayet ciddiydim oysaki! "
Telefonumun, çalmasıyla ondan uzaklaştım.
"Efendim? "
"Oho, hala uyanamadın mı? "
"Ne var be, söyle çabuk! "
"İşin diyorum, güzel olmak işe yaramıyormuş demek ki, iyi bir zekâ da önemli! "
"Tamam, Kent şovu bırak ne için aradın? "
"Hani bana gelecektin ya, 3 gün oluyor, unuttun mu diye aradım. "
"Anaaa, cidden unuttum, akşama gelirim. "
"İyi, seni becermiyeceğim merak etme! "
"Ay, ne olur beni becer, lütfen ya! "
"Bu kadar ısrar ediyorsan, bana işi halletmek düşer! "
Barış'ın göğsünde yatarken, Barış konuşmaya başladı.
"Piraye, sen neden bana ihanet ettin? "
"Bu konuyu kapatacaktık, diye hatırlıyorum. "
"Kapattık, zaten ama aileni terk etmişsin ya onu merak ediyorum. "
"Bilmene gerek yok, Barış! " dedim sinirlerle, bana yaşattıkları aklıma gelince ondan uzaklaştım.
...
Bundan sonraki bölümü hemen atacağım bu bölümün açıklaması falan olacak .