wish I was good

86 15 43
                                    

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Tatilde olduğum bu birkaç günde herkesten ve her şeyden kaçtım. Olabildiğince uzaklaştım, görmezden geldim. Seungmin'den bile uzak durdum. Şu üç yıldır benim için zor olan bir şeydi bu. İmkansızdı belki de. Ya da tahmin dahi edemediğim bir şey.

Seungmin beni görmese de ben her zaman onun yanındaydım. Onun hayaliyle geçiştirmiştim bana zor gelen o günleri. Fakat şimdi her şey bunalmamı daha da sağlıyordu. Geceleri uyumamı engelliyordu gördüklerim, belki de Seungmin'in bana söyledikleri. Bilemiyorum ama bir şeylerin canımı feci derecede yaktığı belli.

Tatilde olmamım sebebi yediğim dayaktı bu arada. Annem o gün bilmem kaçıncı seferden sonra açtığı telefonu sonrasında, iyi ebeveyn olmaya karar vermişti. Büyük bir telaş içerisinde ağlayarak ve büyük bir endişeyle gelmişti okula. Chan Hyung ve benden şikayetçi olmak için gelen Hanbin'in ailesi ile de büyük bir kavga etmişti. Aynı zamanda Chan Hyung'un babası da gelmişti. Fakat Chan Hyung yoktu. O gün gördüklerinden sonra gitmiş, attığım mesajlara da cevap vermemişti. Ben de çok kurcalamamıştım. Çünkü biliyordum. Gördüklerinden sonra kendine gelemeyeceğini, kendine gelebilmek için de buraya dönmeyeceğini biliyordum.

Çözdüğüm test kitabında, yine düşünmekten dolayı bakakaldığım sorudan çektim gözlerimi. Masamın arkasında duran camdan dışarıya baktım. Çiseleyen yağmura baktım. İçimdeki bu duyguları yok etmesini umdum, alıp götürmesini istedim. İçimdeki karamsarlık duygusunu bastıramadım yine ya da imkansızlığı, ihaneti. Her neyiyse. Seungmin bana yeşil ışık dahi yakmış olsa, Changbin gerçeğini kafamdan silemiyordum. Changbin'in onu aldatmasını ya da onun için hala çabalamasını. Her şeyin kafamı karıştırmasından nefret ediyordum. Ve bu karmaşadan da kurtulamıyordum.

Kapımın tıklatılmasıyla kafamı oraya çevirdim.
"Daha iyi misin?" dedi annem ilgili tutmaya çalıştığı ses tonuyla.
"Dünden daha iyiyim anne, bir şey mi oldu?"
"Senin yanına sadece bir şey olduğunda mı geliyorum? Annenim ben senin, geldim öylesine..." dedi şey oldukça komikti aslında. Belki de diğer günlerin birinde olsam uzunca güleceğim bir sözdü bu. Fakat bugün sadece küçük bir gülümsemeyle önüme dönmeyi tercih ettim.

"Arkadaşınla olan şey ne?"
"Hangi arkadaşımla?"
"Şu bizim apartmanda olan, üst kattaki çocuk. Neydi adı-"
"Seungmin mi?" ismini hazırda beklermiş gibi hızlıca söylememle annemin gözleri gözlerimde oyalandı bir süre. Sanki bir şeyleri biliyor ya da tahmin ediyor gibiydi şu birkaç günde o da.

Seungmin'in her okul çıkışı eve uğraması, fakat onunla görüşmemek için anneme yalan bahaneler uydurtmam onda bir kuşku uyandırmıştı pek tabii. Ben ise vicdan azabıyla karışık bir utanç duyuyordum bu yaptıklarımdan. Onunla deli gibi görüşmek de istesem, yaşayacağım vicdan azabı söz konusuydu. Sevdiğim adama sevgilisinin onu aldattığını söylemek mi daha zordu, alacağım tepki mi bilemiyordum. Korkuyordum, kalbimin daha fazla kırılmasından korkuyordum. Ve bu korkaklığım beni yeniden kaçmaya itiyordu.

cry.jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin