i know it hurts you

109 16 38
                                    

"1948 yılında Yi Seungman cumhurbaşkanı seçilmiştir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"1948 yılında Yi Seungman cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ee devamı?"

Chan Hyung'un salonunun ortasında halıya yüz üstü uzanmış bir haldeyim. Önümde yapacağımız proje için yazdığım birkaç sayfa var. Chan Hyung'da yanı başımdaki koltukta bilgisayardan araştırma yapıp bana söylüyor.

Söylediği kısımı yazıp devamını bekledim, bir şeyler söylemeyince kafamı kaldırıp bilgisayara değil de telefonuna odaklanan Chan Hyung'la karşılaştım. Beni unutmuş da telefonundaki o önemli şeye dikkatini vermiş gibiydi.

"Ne oldu?" dedim şaşkınlıkla. Telefonundan başını kaldırmadan konuştu.
"Üç ay sonranın ödevini, Seungmin'den kaçtığın için mi şimdi yapmaya karar verdin?"
Ağzım Ne der gibi açıldı. Chan Hyung telefonunun kilit tuşuna basıp orta sehpaya doğru telefonunu adeta fırlattı.

Seungmin'in evinden çıkıp Chan Hyung'a gittiğimden beri kendimi oyalayacak şeyler arıyorum. Kütüphanede saatler geçiriyorum mesela. Annem şu birkaç gündür bu durumdan oldukça hoşlanıyor. Belli de ediyor.

Garip bir şekilde bana inanıyor bazı şeylerde. Kütüphanedeyim dediğimde sorgulamıyor, peşime takılmıyor. Belki de biliyor yalnızlığımı, yalan söylemek için çabalamayacağımı.

Kendimi meşgul etmemin onunla karşılaşmamak mı olduğunu, yoksa beni arayacağını mı düşündüğümden dolayı olduğunu bilmiyorum hala. Seungmin benim peşimden gelecek biri değildi bana göre. Ama beni hatırladı da.

Beni hatırlaması, o biricik sevgilisinin gelip de dudaklarına yapışmasını bile unutturdu ara sıra. Öpmek için can attığım o dudaklara hırçınca yapışmasını unutamadım ama. Hızlıca hatırladım. Aklımdan kolayca silinen bir görüntü olmadı. Kalbimin sızısı, gözlerimin yaşarmasını sağladı. Belki de geceleri beni ağlatacak kadar zorladı beni. Yaşların akmasına da izin verdim böylece.

Seungmin'e olan aşkımın daha önce beni ağlatacağını düşünmemiştim açıkcası. Benim için Seungmin'in mutlu olması yeterliydi. Başkasının yanında olmasının bir önemi yoktu ama benimle konuştu. Beni hatırladı ve bu umutsuzca ona aşık olan kalbimin küçük bir umut ışığına sahip olmasını sağladı.

Yeniden hızlı hızlı atmasını, yeniden kalbimin aşk acısı çekmesini sağladı.

Ve o umutsuzlukla kendini bana unutturan kalbim, yeniden gün yüzüne çıkarak onu takip etmem için zorladı beni. Zekanın ve mantığın, belki de siktiğimin etik değerlerinin yok olmasını sağladı benim için kolayca.

Seungmin'i istiyordum işte. Sadece bana baksın, sadece beni görsün istiyorumdum. O dudaklarıyla sadece beni öpsün istiyordum. Benim ona olan bağlılığımı o da bana hissetsin istiyorumdum.

Ama günün sonunda yanı başında o vardı. Biricik sevgilisi Changbin.

Onun elini tutuyor, onunla eve yürüyor, onu öpüyor, belki de onunla sevişiyor. Kıskançlıktan herkesten nefret etmemi sağlıyordu bu düşünceler.

cry.jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin