i swear I'll only make you cry

103 19 37
                                    

———

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

———

Yemekhanede bir köşede oturmuş yemeğimle oynuyordum. Açıkcası yemek yemek için iştahım bi hayli yoktu. Buraya da sırf Seungmin'i görmek umuduyla gelmiştim fakat görünürde o da yoktu zaten.

Onun yerine çubuklarımla yemeklerimi kurcalarken, annemin babamla telefonda yaptığı tartışmayı düşünüyordum. Anladığım kadarıyla yine babamın bir sevgilisi olmuş, annem ise bunun kavgasını benim üzerimden yapıyor gibi duruyordu.

Yalnızca bir cümlesi kafamda yer edindi annemin.
"O eve oğlun geliyor, her seferinde farklı bir kadınla karşısına çıkamazsın!"
Bunun farkında mı değildi, yoksa sadece kızmak için ürettiği bir bahane miydi bilmiyorum ama ben babamı uzun zamandır görmüyordum.

Bu konuşma sonucunda farkına varmıştım bunun. Elimde olsa annemi de görmek isteyeceğimi sanmıyordum ama babam resmen hafızamdan, günlük yaşantımdan, hayatımdan silinmiş gibiydi. Onun da kendini hatırlatmak gibi bir niyeti yoktu elbette.

Yine de tuhaf gelmişti, babamla yaşadığım onca şeyden sonra onu unutmak... Tuhaf gelmişti.

Evine gittiğimde ise basitçe günümüzü geçirirdik zaten. Televizyon izler, dışardan hazır yemekler söyler, sessiz, konuşmadan geçen haftasonlarından sonra beni eve bırakırdı. Biraz daha büyüdüğümde, babamın beni kendi sözde 'bekar evinde' yalnız bırakmasıyla devam etti bu durum. Daha sonrasında ise annemin sınava hazırlanacağımı söylemesiyle de iyice kesildi bu görüşmeler. Tek yaptığı ayda bir para atmasıydı. Bir de annemi çileden çıkarması.

O yeni hayatına oldukça alışmış, beni unutmuş, yeni ilişkilere yelken açmışken; annemin ne kadar zorlandığını da görebiliyordum. Babamın dışarıdan görünen hayatı annemi çıldırtıyordu ve ben bu siniri en yakınından gören tek kişiydim. Bütün acılarıyla hem de.

Masama konan tabldotla ilk başta Chan Hyung'un geldiğini düşünmüştüm. Bu yüzden kafamı kaldırma cüretinde bile bulunmamıştım ilk birkaç saniye. Fakat bu sesin sahibi kesinlikle Chan Hyung değildi.

"Oturabilir miyim?"

Kafamı kaldırdığımda Seungmin; pembeleşmiş yanakları, özenle taranmış saçları ve parıldayan kahveleriyle bana bakıyordu. Bu güzelliği kafama kazımak, saatlerce bakmak istiyordum. Hatta herkesin buna şahit olmasını istiyordum, beni bu denli kendine aşık eden, her sıkıntımı o kahveleriyle yok eden bu adamı herkesin bilmesini istiyordum.

Madem iki erkeğin birbirine aşık olması yanlıştı, bu şey nasıl en doğruyu hissettiriyordu bana. Nasıl oluyordu da hayatımın amacını bulduruyordu. Bu nasıl yanlış olabilirdi ki...

"Tabi, otur."

Gözleri etrafta bir tur atıp hızlıca karşıma oturdu. Yemekhanenin en köşesinde olduğumuzdan dolayı kimsenin bizi fark edemeyeceğini hissediyordum, kimsenin bizi duyamayacağını, göremeyeceğini.

cry.jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin