my heart just can't be faithful for long

72 14 18
                                    

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

"...Derin nefes al Yang Jeongin! Sakin ol, bilemediğini atlarsın zaten. Bu zamana kadar iyi geldin, geleceğini tehlikeye atacak şeyler yapma sakın. Umarım emeklerimizin karşılığını verirsin ve çok güzel bir üniversite kazanırsın. Senden ne kadar yüksek beklentilerim olduğunu biliyorsun..."

Annem, elindeki pet şişeden sürekli yudumlar alarak bana sınav konuşması yapıyordu. Bu iğneleyici, nazik fakat aslında nezaketten çok uzak olan konuşmada ana konu belliydi. Benim istediğim yeri kazan Jeongin ve benim istediğim gibi yaşa.

Bunu istemediğimi biliyordum, bu zamana kadar da sadece annemin susması için birkaç onaylayıcı cümle dışında ona yorum dahi yapmamıştım. Gerek de yoktu, yine kendi bildiklerini okuyacaktı o kadar. Eskiden bu konuyla ilgili defalarca ettiğimiz kavgalarda olan buydu nasıl olsa. Şimdi gereksizdi tekrardan aynı şeyleri söylemek. Fakat nedense, sona yaklaşma hissiyatı yüzünden içimde bir öfke kıvılcımlanıyordu.

Belki de olan olaylar, stres ve şimdi de bu siktiğimin sınavı artık anneme olan sabrımın sonuna getirmişti beni. Son zamanlarda her konuşmamda bir şeyler değişmişti. Artık söylediğim sözler havada kaybolmuyordu. Bir etkisi oluyordu, bir noktayı değiştiriyordu. Bu belki de bir şeyleri değiştirmişti ben de.

"...umarım yüzüstü bırakmazsın beni. Anneni üzmek istemezsin de mi Jeongin! Bu yüzden-"
"Benden ne beklediğini umursamıyorum."
"Anlamadım?"
"Benden ne beklediğini, nasıl bir hayat yaşamamı istediğini umursamıyorum anne! Kendi istediğin gibi bi hayat yaşıyıcam, hem de senden çok uzakta buna emin olabilirsin." sakin konuşmam annemin sinirini daha da arttırıyordu. Mimiklerinden belli olan bu sinirinin acısını ilerleyen günlerde benden çıkaracaktı buna eminim.

Belki sınavı kazanamazdım ve burada, olduğum yerde bu hayatı yaşamaya devam ederdim. Bilemiyorum fakat cesaretimin yeniden solmaması için çabalayacaktım artık. Çünkü tekrardan onu geri getirmek çok zor oluyordu.

Annemin laf etmek için açtığı ağzı, yanımıza gelen kişiler tarafından kapatılmıştı. Kim olduklarına bakmadan birkaç adım uzaklaştım oradan. Annemin bana bile göstermediği büyük bir sevgi ve çoşkuyla konuştuğu kişiler arasında yanıma yaklaşan bir beden olduğu bariz belliydi. Kafamı yerden kaldırdığımda bir çift kahverengi parlak göz görmemle, anneme olan sinirim, sınava olan stresim uçmuştu.

"Takma anneni." dedi sakin ses tonuyla.
"Takmam."dedim gülümseyerek.
"Heyecanlı mısın?"
"Sana sarılmak istiyorum!" dedim hiç beklemeden.

Bu sorusuna bir cevap mıydı bilmiyorum. Sorusunun cevabını kendim de bilmiyordum ya! Sadece bedenim bunun için yanıyordu, bunu biliyordum.
"Changbin'e ayrılmak istediğimi söyledim." dedi söylediğime karşılık. Yüzümdeki gülümseme silinirken gerginlik bütün bedenimi sardı.
"Ne dedi?" dedim sınava gireceğimiz okulun bahçesinde gezdirirken gözlerimi.

cry.jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin