Louis, ilk kez kendisine bu şekilde konuşan çocukla beraber bir şey demedi. Onu incelemeye başladı; üzerine geçirdiği beyaz şişme montu önünü kapatmıyordu ve pembe transparan gömleği, beyaz tenini karanlıkta bile teşhir ediyordu. İnce bacaklarını saran kadife kumaş, emindi ki onu soğuktan korumakta pek başarılı değildi. Tıpkı gömleği gibi.
Gözlerine kırgınlık ve kızgınlıkla bakan gözlere karşın düşündü; bu konuşmayı yapmasını Liam istemişti, çünkü kendisi yapamazdı ve Zayn de bundan haberdar olmamalıydı. Kötü adam rolü, her zamanki gibi Louis için biçilmiş kaftandı.
Liam'ın neden böyle bir şey istediğini anlayabiliyordu az-çok. Kendisine olan düşkünlüğü kat be kat fazlaydı, yeniden eski vakaları yaşamasını istemediği de son derece açıktı. Ama Louis bunu gereksiz bulmuştu yine de, sonuçta Harry artık o hesabı kullanmaktan vazgeçmişti, değil mi?
Ve onun kırgın yeşil gözlerine bakarken, bu yaptıkları şeyin ne kadar gereksiz olduğuna bir kez daha karar kaldı. Bir kere Zayn, Louis'ye karşı olan herhangi bir oyunda bulunmazdı. Aksine, o oyunu bozardı. Fakat Liam, başına gelenleri bildiği için titiz davranmak istemişti.
"Ne duruyorsun?" diye öfkeyle soluyan gence bakmayı sürdürdü. Ona karşı çok fazla ileri gidiyordu, çünkü Harry'de kendisini tetikleyen bir şeyler mevcuttu; cüretkârlığı, asiliği, bunları kendisine karşı kullanması, sınırları zorlaması adına Louis'yi hırpalayan eller gibiydi.
Kendisinin hiç de masum olmadığının farkındaydı, Harry etkiye tepki gösteriyordu fakat Louis'nin buna tahammülü yoktu. Tamamen bencil bir karakterdi ve her ne yaparsa yapsın sınırları aşmış olsa dahi kendi alanına ihlal yapılmasına müsaade etmezdi.
Bu sebeple, "Senin öğretmenin olduğumu unutma ve buna göre konuş," diye uyardı Harry'yi daha fazla zorlamış olmayı umursamadan. Kendisi saygısızlık etse bile, bencil ve narsist herifin teki olduğu için kendisine yapılan saygısızlığa tahammül edemiyordu.
"Sen ne saçmalıyorsun?" dedi Harry öfkeyle gülerek. "Az önce bana dayayan kimdi? Ondan öncesinde bana sokulup sabrımı sınayan kimdi!"
Sona doğru sesi yükselen çocuğa tepkisizce baktı. Evet, kesinlikle haklıydı. Öğrencileriyle bu şekilde bir yakınlaşmada bulunmazken Harry'ye karşı takındığı tavır kendisiyle çelişmesine sebep oluyordu. Ancak bu da umrunda olmadı, belki içinde biraz olsun acıma duygusu olsaydı şimdi çekip gidebilirdi. Hatta bir daha Harry'ye yaklaşmaması gerekirdi.
Fakat Louis, hiçbir zaman merhametli bir adam olmamıştı. Ona göre, merhamet mantığı körelten şeylerden biriydi çünkü. Bunu bizzat deneyimlemişti.
"Durdurmadın," dedi sadece bu bir gerekçeymiş gibi.
"Sen bana sordun mu ki!"
Bir an onun rahatsız olup olmadığını düşünmesiyle kaşları çatıldı. Sahiden, ona dokunurken Harry'nin ne düşüneceği aklına gelmemişti. Ama mesajlaşmalarından çıkardığı anlam, onun kendisini cinsel konulara çekmeye çalışarak tavlamaya çalıştığıydı. Hata mı yapmıştı? Tekrar?
"Rahatsız oldun," dedi kafasını sallayarak. "Bir daha sana dokunmayacağım, üzgünüm."
"Bu iki oldu Bay Tomlinson, önce bana dokunup sonra özür dileyemezsiniz. Beni etkilediğinizi bile bile üzerime oynamanız kabul edilemez."
Rahatsız olduğu durum ona dokunması değil de, dokunma sebepleri miydi yani? Bu durumun onu gerdiğini, kendisini rahat bıraktıktan sonra fark etti. Kötünün iyisi de kabul edilebilir bir şey değildi aslına bakılırsa, fakat onun genç bedenini izinsiz bir hoyratlıkla kullanmış olma fikri kendisini duvara toslamış gibi hissettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Account// Larry Stylinson
FanfictionArkadaşımın sevgilisini denemek için fake bir hesaptan kadınmış gibi konuşmuştum, en fazla ne olabilirdi ki? ⚓ harrietstyles: Louis sana söylemem gereken iki şey var. harrietstyles: Birincisi ben kadın değilim. ...