My Poor Baby

279 27 170
                                    

Merhabalar bölüm yazmayalı uzun zaman oluyor... Umarım hikayede neler olduğunu unutmamışsınızdır 🥰

Ayrıca bu bölümü mevrus askima hitap ediyorum 😍 bugün doğumgünü İYİKİ DOĞDUN MERVUS

Her neyse iyi okumalar...

___________________________________________

Karşımızda duran Nikolai'nin eski sevgilisi ve dört adamına karşı ne desem bilemedim açıkçası. Bize -özellikle Charlie- gözlerinde nefretle bakmaktan çekinmiyorlardı.

Belki de bardaki o olay hiç yaşanmamış olsa, bize bu kadar kafayı takmazlardı ama bilirsiniz işte; Nikolai yine yerinde duramamıştı.

"Kafamı bar tezgahlarında sürükleyip hiçbir şey olmadan kurtulacağını mı sandın? Doğrusu bu kadar aptal olmanı beklemezdim." Charlie kendinden emin bir şekilde konuştuğunda kolumu destek almak istercesine tutan Niko'nun irkildiğini ve titremeye başladığını hissettim.

Bana bakmıyordu, tamda Charlie'nin yüzüne kilitlenmişti. "O an bunu düşünebilecek kadar ayık olduğumu söylesem yalan olur." Sözleri bedeninin aksine kendinden emin ve zerre miktarı  korkudan bile aciz çıkmıştı.

"Her neyse... Sonuç olarak bunu yapan sendin, cezasını çekmeye de hazır olmalısın. Ayrıca şu arkadaşlarına da söyle onlarda kendilerini hazırlasın. Çünkü biz, bize yapılanı misliyle öderiz."
Adamın sözlerinden sonra içimde ona karşı olan kinimin büyüdüğünü hissettim.

Nikolai'nin önüne geçip: "eğer gözlerin de bi sıkıntı yoksa bizim de burada olup seni duyabildiğimizi biliyor olman gerek, değil mi?" dedim.

Charlie denilecek adam derince bir nefes çekti ve adamlarına işaret verdi. Onlar bize yaklaşamadan Niko: "bekle!" dedi. Adam 'ne oldu' dercesine başını kaldırınca Niko devam etti "onları bırak gitsinler. Senin işin benle, değil mi?"

"Haklısın öyleydi. Ama artık o sülüklere de dayanamıyorum. Boşu boşuna yalvarmaya çalışma her türlü sıçtınız."

Adamları bize doğru gelirken Poe hiçbir şey anlamadığını belirterek bize bakıyordu. Ranpo ona "zamanı değil" diye fısıldadı ve "has siktir, eğilin!" Diye bağırdı. Ne olduğunu anlamadan dediğini yaptık ve arkamızdan bize demir sopayla vurmak isteyen iki adamdan kurtulduk.

"Bunlar her yerde" diye fısıldadım. Resmen kapana kıstırılmıştık. Dördümüz ortada, onlarsa neredeyse etrafımızı sarmışlardı.

Arkamız da olanlardan biri Nikolai'nin kafasına elindeki demir sopayı geçirmek üzereyken kolumu Niko'nun kafasının oraya getirerek darbeyi kollarıma yedirtmiştim.

Her zaman dövüşte iyi olmuştum fakat şuan onlar sayı olarak üstündü ayrıca silahları var da denebilirdi.

"Ah-" koluma sertçe gelen demirin acısıyla sessizce inlediğimde iyice sinirlenen adam bu sefer tamamen savunmasız olan Ranpo'nun yanına hızlıca gitmiş ve sopayı tam olarak karın boşluğuna hızlıca vurmuştu. Acıdan dolayı yere yığılan Ranpo'ya bakarak ismini haykırmıştık.

"Ranpo-!" Ranpo'nun yere kapaklanmasıyla bizde oluşan boşluğu değerlendirmek isteyen diğerleri bu sefer de sopalarını ve yumruklarını bize geçirmeye başlamışlardı.

Bazı ataklarını savunabilmiştik ama sonuç olarak fazlasıyla dayak yemiştik.
En son Ranpo'nun ilk baştan olacakları Tecchou'ya haber vermesiyle ve gelen polislerle ellerinden kurtulmuştuk ama perişan olduğumuz gerçeği değişmezdi.

Hepimiz polis arabasıyla hastaneye giderken kimseden çıt çıkmıyordu. Ranpo ve Nikolai zaten baygındı. Normalde de kırılgan olan bedenleri fazla darbe almıştı.

Hollywood //soukoku//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin