I FOUND MY SUGAR DADY

387 24 247
                                    


İyi okumalar...

___________________________________________

Poe bizim üçlüyü barın -ki ne kadar bar denilir bilemiyorum- çünkü ne kadar bir kısmı klasik barlar gibi de olsa Poe'nin onları götürdüğü kısım daha özel gibiydi.

Etrafta daha değerli malzemelerden yapıldığı belli olan eşyalar vardı. Nikolai ve Chuuya etrafa bakınırken Ranpo'nun gözleri hâlâ kapalılığını koruyordu.

Poe büyük ihtimalle onları alt katın aksine neredeyse kimsenin olmadığı daha rahat konuşacakları kısma götürüyordu.

Nikolai kızılın kulağına eğilip: "buranın bar olduğuna emin miyiz?" diye fısıldamıştı.

"Biz özel misafir falanız heralde." Chuuya hafif sırıtıp, dalga geçer hâlde cevaplamıştı.

Yürüdükleri koridorun sonuna geldiklerinde karşılarına bir kapı çıkmıştı, açıktı.

İçeriye baktıklarında restoran gibi olan ama eğlence yerini de andıran bir yer görmüşlerdi. Poe ise tamda o kapıyı işaret ederek: "buyurun" demiş ve içeri davet etmişti.

(Yazar notu = Allah'ım diğer zingolardansa Poe'nin sahnelerini yazmak çok hoş...)

Poe diğerlerini oturması için köşeye yakın bir masaya kadar eşlik etti ve kendisi de oraya oturdu, tabii rakunu Karl da masada yerini almıştı.

Üzeri sade, beyaz ve zarif bir örtü ve ufak beyaz bir çiçekle dizayn edilmiş masaya diğerleri de otururken garson da onların peşinden gelmişti.

"Ne içmek istersiniz efendim?" Garson karşılarında eğilip konuşurken diğerleri siparişini veriyor, Ranpo ise düşünüyordu.

Bunların hepsi arkadaşlarının yaptıkları orospulukları örtmek için bir jest miydi yoksa gerçekten de o gün için bir telafi miydi?

Yada diğerleri gibi karşısında oturan kişide sadece eğlenmek mi istiyordu? Evet, bu da bi seçenekti.

"Ranpo sen ne istiyorsun?" Yanındaki kızıl arkadaşından gelen soruyla Ranpo da garsona dönüp, yüzüne bir gülümseme yerleştirmiş ve: "bilemiyorum... Bana burada en çok beğenilen içeceği getirir misiniz?" demişti.

"Tabii efendim, izninizle." Herkesin siparişini alan garson yanlarından ayrılmıştı.

"Eğer sorun değilse- ne işle uğraştığınızı sorabilir miyim?" Poe kollarını masaya yaslarken konuştuğunda diğerleri ona karşı içlerinde besledikleri ön yargıyı atmaya başlamışlardı.

Ranpo da dahildi buna tabii. Sonuçta neden böyle davranma gereği duysun ki?
Olan olmuştu zaten, bunlar hiçbir şeyi değiştiremezdi. Bu da demekti ki; o sadece fazla kibar biriydi.

Hayatı boyunca angutlarla uğraşan Ranpo'ya bu garip, güzel ve değerli hissettirmişti. Bunu sevmişti.

"Sorun olmaz tabii! Ben daha yeni model olarak çalışmaya başladım aslında... Senin de arkadaşın olan Fyodor'un babası için."

Poe içinden ne kadar şaşırsa da bunu yüzüne vurmamak konusunda iyi bir iş çıkarmış ve Nikolai'ye dönerek:
"Fyodor daha öncesinde neler olduğunu anlatmıştı... Buna rağmen kabul etmesine şaşırdım doğrusu. Gerçekten işinin ehli olmalısın." dedi.

Nikolai olduğu yerde yayılıp yine söze girişti: "övünmek gibi olmasın ama öyleyimdir. Oh- adımı söylemeyi unuttum sanırım, Nikolai ben."

"Memnun oldum, Nikolai."

"Eğer Niko'yu tanıyorsan beni de biliyorsundur zaten. Chuuya ben."

Poe içinden Dazai'ye yaptıkları için söverken nasıl karşısında ki Chuuya'nın yüzüne bakacağını düşünüyordu. O bile bunu düşünüyordu fakat Dazai'nin bunu umursamayacağını da biliyordu.

Hollywood //soukoku//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin