Kitapta çok fazla hızlı duygu değişimi yaşanıyor gibi gözüküyor-
Bilmiyorum.. belki de öyledir. Yani benim okuduğum çoğu klasik kitaplarda böyle oluyordu sanırım ama tabi klasik yazmıyorum yani de ehem. Ayrıca gidişatı da saçma olabilir. Yani Chuuya'nın bu kadar zayıf gözükmesi gibi. Ama belirtmek isterim, Chuuya bu kadar yumuşak tabi ki de değil. Bu sadece "kendi içinde" yaşadıkları yani. (Benim hikayeye göre :DD) Yoksa Dazai'ye yüz verecek kadar gurursuz değil. Kullanılmaya can atan birisi de değil. Onun sadık olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz zaten. Eğer Dazai onun güvenini kazansaydı, Chuuya ona ömür boyu ona sadık kalırdı. Ki bakarsak da sanırım kalıyor. Emin değilim. Herneyse, öhm yani demek istediğim çok fazla dram var gibi duruyor olabilir ama Chuuya kendini zaten yalnız hissediyor yani ve.. hoşunuza gitmiyorsa üzgünüm..Ayrıca bu seri boyunca yaşayacağınız mutluluk, üzüntü, tiksinti, öfke ve daha farklı duyguları birlikte yaşayacağımız için heyecanlıyım. Yorum yapmayı unutmayın lütfen!
-*-*-*-
Vücudunun acı içinde haykırmasıyla acı, tüm kemiklerine yayılmış öylece kızıllının uyanmasını bekliyordu. Kızıllı uykulu haliyle daha fazla bu acıya dayanamayacağını fark ederek gözlerini yeni yeni açmış ve ardından koltukta yavaşça doğrulmuştu. Yattığı yerin kendini nasıl da yıprattığına lanet çekti.
Telefonun çığlıkları onun kulaklarını iğneymişçesine delerken tek yapmak istediği bu lanet sesten kurtulmaktı. Gözlerini açık tutmakta zorlanıyor, uykusuna kaldığı yerden devam etmek istiyordu. Ancak telefondaki arayan kişi o kadar zorluyordu ki kızıllı daha fazla dayanamayarak telefonu yavaşça eline aldı. İlk olarak ekranda gelen bildirimi görmüştü. Bir "mesaj" gönderilmişti ona.Mori'dendi.
Arayan kişiyse, bu Mori denen adamla tamamen aynı kişilerdi.
Kızıllı bedenini ele geçiren korkuya rağmen bekletmeden telefonu açması gerektiğine kendini ikna etti. Dün gece gelen mesajı okumalıydı.. Peki ya şimdi uyuduğu için mi suçlanacaktı?
Saçma olurdu.. Sanırım.Ardından hemen telefonu açtı,
"Patron?" sesinde kendisinin bile bilemediği bir korku vardı kızıllının.
Mori şaşırtıcı bir şekilde kızgın değildi. Eğer olsaydı şuana dek yapacağını çoktan belirlemiş ve yaptırmış olurdu.
"Chuuya-kun." dedi klasik bir edayla Mori. Ardından devam etti,
"Sana kesin ve önemli bir emrim olacak." dedi itiraz kabul etmeyecek olduğunu belirtircesine.
"Dinliyorum" diye karşılık verdi Chuuya her zamanki sadakatiyle.
"Bu görevi kabul etmek isteyeceğini sanmıyorum. Ama zorundasın. Emirlerimi yerine getireceksin Chuuya." dedi soğuk itici bir tonla Mori.
"Emriniz nedir patron..?" dedi kızıllı bu sefer endişeli ve tereddüt eden bir sesle.
Duyacağı kelimelerden korkmuştu Chuuya. Nedensizce duymak istemedi. Sonra nedense buna mecbur olduğunu hatırladı. Ardından tüm seslerin yok olduğu ortamda Mori konuştu,
"Ajansın bu gizli görevinde... ajansla birlikte olacaksın." dedi ve sustu. Kızıllının ne duygular altında ezileceğini farkında ama bir o kadar da umursamazca söylemişti.
Onun ne hissettiği umurunda bile değildi.Chuuya sözlü kelimelerle kendini boğmak istemedi, "E..emredersiniz.."
ardından telefonu kapattı.Nefes aldığında bir sorun oluşuyordu gencin içinde. Bilmediği bir şey. Sanki acımasızca basınç uygulanıyordu göğsüne doğru. Bu hisleri boşa saymayı seçti. Eğer ajansla birlikte olacaktı ise, "duygu" kavramından soyutlaşması, uzaklaşması gerekiyordu. Ayrıca.. Dazai'ye yazdığı mektubu hala göndermiş değildi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-MEKTUP- (ꜱᴏᴜᴋᴏᴋᴜ)
FanficGökyüzüne bak sevgilim. İzle gökyüzünü tüm gece.. lacivert rengi gökyüzü gecenin siyahlığından yavaş yavaş mavinin tonlarına girecek. Sonra açılacak.. daha da açılacak.. en sonunda tamamen gökyüzü açık maviye boyanacak.. Ve böylelikle.. Yıldızları g...