Bölüm Uyarısı; Chuuya'ya küfür etmek, hakaret etmek yasaktır. Kızılıma hakaret istemiyorum. Fakat sinirleriniz dolayısıyla içinizdekileri dışa vurabilmeniz için yorumlarda sinirlenip istediğiniz kadar içinizdekileri atabileceğiniz yorumlar yapabilirsiniz tabii ki. Sadece çok ağır "kelimeler" kullanarak hakaret etmezseniz güzel olur. Yani gene laf edebilirsiniz, doğal hakkınız olarak :D
Ayrıca Chuuya da ne yapsın şimdi, cahil kalmış çocuğum... Hepsi ajansın suçu!
Hadi şimdi depresif havamıza geri dönelim ve iyi okumalar dileyelim...ʚɞ˚ ༘♡ ⋆。˚
Hissetmesi gerekenleri çoktan bir yana atmıştı. Aylardır çözülemeyen bir davanın içindeydi ve Ranpo'nun ona söylediği tek şey yaklaşmış olduklarıydı. Bu durumda ne yapmalıydı? Usulca sonucu mu beklemeliydi yani? Eğer böyle bir şey için buradaysa en başından beri neden yardım istemişlerdi? Sadece lanet olası evrak işleri için mi? Sadece...mantıksız geliyordu.
Ama bunların dışında onun içini en çok kasılmasına neden veren şey, neredeyse tüm ajans üyeleri oradaydı. 'Evet, Dazai dışında hepsi' diye düşündü.
Başkan, Ranpo, Kunikida, Kenji, Yosano ve Atsushi dışında, Tanizaki ve Kyoka da aralarına katılmıştı. Bu onu korkutan en büyük şeydi. Çünkü bunun anlamı, tek bir üyenin gelmediği anlamına gelirdi. Yani onun gelmek üzere olduğu... Daha fazla atak geçirme olasılığının olduğunu fark ettiğinde aklında bu düşünceyi hemen uzaklaştırdı. Şimdi, odaklanacağı tek bir işi var. Bilgi alamadığı işi. Akşamın getirdiği serinlikle içinin umutsuzlukla ürpermesine derin iç çekti. Pencereyi kapatmak için ayağa kalkarken bir yandan düşündü, 'Shuuji denen kişi her kimse, ajans üyelerinin performansını düşürmeyi başardı. Bu gayet fark edilebilen bir şey. Peki ya neden bunun Dazai ile bir ilgisi olduğunu hissediyorum?'Odasına yavaşça adım atarken, yıldızları birazdan izleyeceği sözünü vererek dava dosyalarını bir kez daha incelemeye koyuldu. Her kim ne derse desin bu ölen çocuğun Dazai ile ilgisi olduğunun farkındaydı. peki ya kimdi bu? O olaydan sonra bunu inceleyeceğini kesinleştirmişti. Aylardır hala başarısız olmasına sinirleniyordu. Beceriksiz değildi. Fakat peki ya neden hala bunu öğrenememişti? Dosya kağıtlarının aralarında geçiş yaparken bu düşünceyle kendini sıktı. Ardından Ranpo'nun ona ciddiyetle sunduğu tek cümleyi hatırladı,
"Shuuji'nin Dazai'den bir farkı olmadığını anlayacaksın."
"Bu cümleden nasıl bir anlam çıkarmam bekleniyor ki" sinirle dosyayı yatağının köşesine fırlatırken duygularıyla başa çıkmaya çalıştı. 'Buradan çıkarılacak tek şey, o çocuğun uskumruya ne kadar benzediği. İkizler falan mı demeye çalışıyor bu aptal? İmkansız olduğunun farkındayım ama... bir şeyler... başka bir şeyler olmalı' düşüncülerin onu boğmasına izin verirken neredeyse tekrardan pencereyi açma isteme dürtüsüne engel oldu.
"Bekle... o aptal dedektifin söylediği şey... daha derinden bakmam gerekir değil mi? O aptal hiçbir kelimeyi boşu boşuna söylemez. Yani, burada bahsettiği... İlk olarak, Shuuji'nin Dazai'ye çok fazla benzediğinden bahsetmişti." Bu cümlenin her kelimesine, her şekilde bakmıştı.
Biraz daha kafa yordu kızıllı. 'Kişilik benzerliğinden bahsediyorsa, onun gibi intihara meyilli olduğundan bahsediyor olabilir. Peki ya bu davalarında bir şey ifade ediyor mu? Hayır. Hem de kesinlikle hayır. Onun yaşayıp yaşamaması önemli değil. Önemli olan onun Dazai ile olan ilişkisi'
Farklı yönden bakmayı seçmişti daha önce bunu düşündüğünde. Kendilerine bakma şekilleri, yeme/uyuma şekillerindeki benzerlikleri gibi birçok alandaki ihtimalleri düşünmüştü. Bunu bulduğunda davanın bir parçasını çözmüş olacağını hissediyordu. Bunu aklına getirdiğinde biraz daha kendini zorladı. Ne benzerliği? Hangi alanda olmalıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-MEKTUP- (ꜱᴏᴜᴋᴏᴋᴜ)
FanfictionGökyüzüne bak sevgilim. İzle gökyüzünü tüm gece.. lacivert rengi gökyüzü gecenin siyahlığından yavaş yavaş mavinin tonlarına girecek. Sonra açılacak.. daha da açılacak.. en sonunda tamamen gökyüzü açık maviye boyanacak.. Ve böylelikle.. Yıldızları g...