BÖLÜM-2

18 4 0
                                    

Yarayayı açanda, açılan yaraya uygulanan şefkatta hep yakınlarımız tarafından geliyordu
Biri BABAYDI
Biri ANNE

🪧

Ya yara oluyordu ya da Yarayayı açanda, açılan yaraya uygulanan şefkatta hep yakınlarımız tarafından geliyordu

Babamın beni arayıp Diyarbakıra çağırması üzerine neredeyse bir hafta geçmişti. Benim yine söz hakkımın olmadığını yüzüme vurmuştu. Beni bir daha da alamamıştı zaten. Bir seçim hakkı bile sunmamıştı.

Ne kadar masum bir düşünce bilmiyorum ama Diyarbakırdan sürgün edilince dünyanın en mutlu insanı olmuştum. Okuyabilecektim çünkü. Kendi ayaklarımın üstünde durup ekonomik ve hukuki özgürlüğümü kazanmak için emek verecektim çünkü .

O gün telefonu kapattıktan sonra Eda yanıma gelmiş ve beni hızlıca eve getirmişti. Hızlı bir duştan sonra kıyafetlerimi kendisi giydirmiş ve bana zorla da olsa birkaç parça bir şey yedirmeye çalışmıştı.

Her an yardımıyla yanımda olan sinir küpü iyiki vardı.

Anne şefkati vardı küçük kızımda.

Daha sonra yemekleri toplayıp neşem yerine gelsin diye film izletmişti bana. Beni temsil eden bir kadını izlemiştim.

Nowhere

Hamile bir kadının çocuğunu yaşatmak için ülkesinden kaçtığını anlatıyordu.

Ben hamile değildim ya da bir çocuğum yoktu ama bende kendim için çabalıyordum. Bende kendimi kurtarmak için şehrimden kaçmıştım.

Olayın üzerinden bir hafta geçmesine rağmen hala toparlanamamıştım.

Nedeni bilinmez ama bütün olaylar üst üste gelmişti.

Sempozyumun iptal edilmesi. Annemin beni aramasının verdiği heyecan. Babamın beni uzuvlarıma kadar hiçliğe sürüklemesi ve en sonda bana evleneceğimin haberini vermesi .
Üstelik ne benim diyeceğim şeyi önemsemiş ne de bir şey dememe fırsat vermişti.

Sessiz sessiz bir haftadır kabuğuma çekilmişken okula doğru yürüyordum. İki gündür sabah kalkıyor okula gidiyor, derslerimi işliyor ve eve dönüyordum. Adeta bir kısır döngünün içindeydim.
Ama Edayı hiç görmemiştim. Okula gelmiyordu ya da ben görmüyordum.

Derslerimi aldıktan sonra kütüphanede işlerimi halledip eve doğru yol aldım.
Zaman çok çabuk geçiyordu ve mezuniyet töreni git gide yaklaşıyordu.
Ne var ki içimde zerre parti heyecanı yoktu.  Hiçbir şeyin de henüz hazır olmaması cabasıydı.

Ailemden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ya da ben mi onları çok suçluyorum kesinlikle hiçbir fikrim yok. Ancak bu karamsarlık yeni değildi.

Hep vardı.

Büyük partiler , güzel geziler, yapılan etkinlikler dahil küçük bir mesaj bile beni mutlu etmiyor daha da içine hapsediyordu.

Oysa be küçük bir merhabaya bile mutlu oluyordum.

Eve geçmeden önce gitmem gereken bir yer vardı ve o yöne doğru yürümeye başladım. Küçük bir çiçek demeti yaptıktan sonra isim tamamdı.
Bir taksi tuttuktan sonra yönümü direkt o tarafa yönlendirmiştim.

Çantamı ve çiçeğimi alıp yol parasını ödedikten sonra arabadan indim.

Ne zaman buraya gelsem kendimi hep mutlu hissederdim. Kimsesiz olmadığımı öğrenirdim. Birinin varlığının bana hep güç kaynağı olacağını bilirdim.

AYRINTILAR GÜZELDİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin