Selam kelebeklerimm. Yepyeni bir bölümle karşınızdayımm. Umarım beğenirsiniz. Bundan sonraki bölümü final yapmayı planlıyorum. Yani bu bölümde her şey açığa kavuşacak, herkes muradına erecek 😂 sizleri çok seviyorum. Keyifli okumalar dilerimm ❤️❤️❤️
🍁🍁🍁
(Felix'ten)
Yoongi Haewon'un yanına giderken diğerleri arabalara binip Jae-wook'un peşinden gitmişlerdi. Ancak, Jae-wook çoktan izini kaybettirmişti.
Minho: Jae-wook muhtemelen Nam-Hee amcamın bulduğu adrese gidiyor olmalı. Bence oraya gitmeliyiz.
Han: Katılıyorum.
Bangchan: Tamamdır.
Yolun geri kalanını çok sessiz geçirdik. Konuşmamız gerekenleri konuşmuştuk daha ne olabilirdi ki? Herkes Min-Chae'yi düşünüyordu. Eğer Jae-wook ona bir zarar verirse 1000 katını Jae-wook'a yapmadan öldürmez, ölmekten beter ederdik. Ya da, "edeceğiz" desem daha doğru olurdu.
Hyunjin: Geldik herkes insin.
Koşar adımlarla eve doğru giderken evin fazla korunaksız olması dikkatimi çekti.
Felix: Hyunjin, ev çok korunaksız. Dikkatli olalım.
Hyunjin: Haklısın, Felix. Ben diğerlerini de uyarayım.
Hyunjin yanımdan ayrılırken ben de Seungmin'in yanına gittim. Beraber eve doğru sessiz adımlarla koşmaya başladık. Ev ne çok büyük ne de çok küçüktü.
Eve girer girmez içerisinin çok karanlık olduğunu fark ettik. Sanki bomboştu. En ufak bir tıkırtı bile duyulmuyordu. Hiçbir ışık yanmıyordu. Sinema salonunda gibiydik. Jeongin yavaşça yanımıza yaklaştı.
Jeongin: Üst kata çıkalım ve dikkatli olalım.
Skz: Tamamdır.
Hep birlikte yavaş yavaş yukarı çıktık. Fenerlerimiz dikkat çekmemek için çok aydınlık değildi. Önümüzdeki ilk odaya girdik. Girdiğimiz anda odadaki ışıklar yandı. Ortam bir anda aydınlandığı için herkes gözlerini yumdu. Gözlerimiz yavaş yavaş ışığa alışıp göz kapaklarımızı aralayana kadar her şey normal gibiydi. Ta ki onları görene kadar...
(Rowoon'dan)
Sonunda eve gelmiştik. Min-Chae'nin bu evde olup olmadığını bile bilmiyorduk ancak başka çaremiz yoktu. Bir yandan Min-Chae'yi düşünürken bir yandan da bulunduğum ortama dikkat etmek beni her ne kadar zorlasa da buna mecbur olduğum için hiçbir şey yapamazdım.
Jeongin hyungtan gelen komutla üst kata çıktık. Girer girmez ışıklar yandı. Gelen ışıklarla hızla kolumu gözlerime siper ettim. Yavaş yavaş alışınca gözlerimi açtım. Herkes şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ne hissettiğim için miydi bu? Yoksa karşımdaki bu kişi yüzünden miydi?
Tae-ri...
Beni doğuran o kadın...
Beni döven o lanet kadın...
Babama ihanet eden o aşağılık kadın...
Tae-ri: Hoşgeldin, oğlum.
Sinirle yumruklarımı sıktım.
Rowoon: Bana oğlum deme.
Şuan ne hissettiğimi bilmiyordum. Uzun zamandır bu anı bekliyordum ve sonunda gelmişti. Neydi bu? İhanet duygusu muydu? Öfke miydi? Acı mıydı? İstemsizce ellerimin titremesine neden olan bu his..? Peki ya boğazımdaki bu düğüm? Gözlerim niye dolmuştu ki? Kalbim neden sızlıyordu peki? Nefesimin kesilmesine sebep olan şey de neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STRAY KİDS İLE 9 KİŞİLİK AİLEM
Fanfiction8 abiniz olduğunu hayal edin. Ve abilerinizin de Stray Kids olduğunu. Yalnız, şöyle bir sorun var ki, Stray Kids k-pop grubu değil. Mafya grubu! Sizce nasıl olurdu? İşte bu sorunun cevabını, maceralarıyla tam olarak bu kitap karşılıyor.