~ 8. Bölüm ~

30 10 0
                                    

Yıllarca çabalarız bazen... Belki bir sınav veya yaşam mücadelesi için. Kimilerinin artık dayanacak pek gücü kalmaz bu sebeple pes eder. Kimisi ise sonucunun olumlu ya da olumsuz olmasını umursamasadan o merdiveni tırmanmaya devam eder, bir süre sonra hedefi tam karşısındadır. Uykularından hatta bazen yiyeceği öğünden bile feda ederek çalıştığım gecelerin sonunda, hayali artık ellerinin altındadır. Peki siz hayatta çabalayanlardan mı yoksa ufacık zorluklarda bile pes edip, hayallerinden vazgeçenlerden misiniz?

"Ne?!"
Şaşkınlığımızın sonucunda Sam ile kurduğumuz cümleler aynı olmuştu. Anlık birbirimize baksak da tekrar Dina'ya döndük.

"Dina! Ben söyleyecektim!"
Dina'nın arkasındaki mutfak kapısından çıkan Abel'e baktım. Şu an ne oluyordu?
Dina omuz silkti.
"Bana ne? Annesi benim, ben söyledim."

Abel kendini acındırmak istermişçesine dudaklarını büzdü, şu an küçük bir çocuktan farkı yoktu.
"Ama babası benim."
"Ne?!"
Bu sefer bu bizim değil, lavabodan dönen Lucas'ın şaşkınlığıydı. Ağzı şaşkınlıktan beş karış açıktı.

"Hayır bir saniye, ben hiçbir şey anlamıyorum. Şaka değil mi?"
Anlamlandıramayan bakışlarım Abel ve Dina'nın üzerinde gidip geliyordu. Rüyamda olan olayların tam tersi gerçekleşiyordu...

Abel elini Dina'nın beline yerleştirdi,
"Amaris erken yaşta teyze olmak istemediğin için mi böyle yapıyorsun? Bizim minik kelebeğimz üzülür ama..."
Tekrardan dudaklarını büzdü ve kafasını hafif sağa doğru eğdi.
Dina kahkaha atmaya başladı.

"Ya hepinizin yüzü çok komik görünüyor! Tabii ki şaka yapıyoruz saçmalamayın."
Tekrar gülmeye devam etti. Onun bilmediği şey ise o beni şakaya inandığım için bu tepkiyi verdim sanıyorken, ben dün gece gördüğüm rüyadan dolayı bu haldeydim.

"Komik miydi şimdi? Anlık olarak kalp krizi geçiriyordum burada."
Lucas bir elini kalbinin üzerine koymuş, şaka ile karışık şekilde kaşlarını çatıyordu. Abel ise gururlu bir şekilde sırıtıyordu.
"Gayet makûl bir şakaydı bence."

Dina onun bu sözüne karşılık yandan ters bir bakış attı. Abel'in eli ise hâlâ Dina'nın belindeydi. Dina bunu fark etmiş olacak ki yerinde biraz rahatsızca kıpırdandı. Abel ise elini belinden çekti.
"Yani ne alaka bu hamilelik olayı bir anda? Siz benim aklımı oynatmak mı istiyorsunuz anlamadım ki."

Sam'in sorusuna karşılık Dina gözlerini devirdi.
"Alt tarafı şaka işte ne abarttın, hem yemek hazır hadi gelin de yiyelim. Hatta gelmeyin hepsini ben yerim sonuçta iki canlıyım değil mi?"
Söylediği şey ile kıkırdadım.

"İki canlı mı? Eğer şaka gerçek olsaydı üç canlı olurdun Dina ama doğru olmasa bile şu an gerçekten iki canlısın, normal bir insanın yiyeceğinden iki kat fazla yiyorsun yani."
Lucas'ın söylediği şey ile daha çok gülmeye başladım.

"Dikkat et, bir gün seni de yerim aç kalırsam."
Lucas'ın gözleri korku ile kocaman açıldı.
"Ben... Ben gidiyorum ya size iyi ölüml- aman iyi eğlenceler."
Kapıya doğru yöneldi.

"Hey cidden gidiyor musun? Nereye?"
Lucas dönüp bana baktı ve sırıttı.
"Kızlar bekliyor güzelim. İstersen sen de gel."
Cümlenin sonunda göz kırptı. Benim daha bir cevap vermeme kalmadan Sam'in yanındaki yastığı Lucas'ın tam suratına fırlatması ile şaşkınlıkla ona bakmaya başladım. O ise bana bakmak yerine ayağa kalktı.

"Yavşaklıkta master yapmış resmen, Lucas sen biraz dayak istiyorsun sanki."
Lucas bu sözler ile yastığı yere fırlatıp koşarak, daha doğrusu uçarcasına evden çıkıp gitti. Hepimiz onun bu şapşal hareketine güldük. Lucas'ı böyle seviyorduk, içinde hiç kötülük yoktu. Gerçekten görüp görebileceğimiz en saf kişilerden bile olabilirdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İKİZ ALEVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin